14- Kırk çiçek

6.1K 238 6
                                    

Bir ay sonra...

"Kiraz teyze ben çıkıyorum."

"Bade." Kiraz teyzenin gözleri doldu hemen.
"Bu birlikte aldığımız elbise mi?"

Konuşamadım. Gözlerimin içi yana yana kafa salladım sadece. "Çok güzel olmuşsun güzel gözlü kızım."

"Teşekkür ederim." Bir düğüm boğazıma kılçık gibi saplanıp kaldı.

"Ay, yok ağlama bak, şimdi beni de ağlatacaksın." der demez ikimizin de göz pınarları yaşlarla doldu.

"Şimdi burada olsaydı..." Yeniden dizildi cümleler boğazıma. "Onu çok özlüyorum Kiraz teyze. Onunla ilgili kurduğum hayaller hala capcanlı. Hatırlıyor musun? Fatih'in açtığı son ses müziklerde nasıl kıpır kıpır oynardı karnımda."

Gülerek dökülen gözyaşlarımız kendini koyverip gitti. Derin bir nefes alıp tuttum. Bunu sonraya saklıyordum çünkü.

"Ah güzel kızım." Sımsıkı sarıldık birbirimize.
"Melek, annesini cennetten ne de güzel izliyordur şimdi. Ölüm bir son değil, biliyorsun."

"Biliyorum, biliyorum da. Yine de... Neyse kimse uyanmadan ben kaçtım." Burnumu çekip çantamı omzuma taktım.

"Tamam canım kızım. Ne zaman gelirsin?"

"Öğleden sonra burada olurum herhalde."

"E annenler?"

"Gelecek ama ben onlardan önce gitmek istiyorum."

İçime işleyen bakışları yüreğimden geçeni anladığını gösteriyordu.

Beyaz tenli, dolgun etli, renkli gözlü, beyaz saçlı taptatlı bir kadın Kiraz teyze.

Geçmişte çok sevdiği adam askerde şehit düşünce başka hiç kimseyle evlenmemiş. O günden sonra da başka evlerde başka hayatlarda kendine bir rol edinerek akıl sağlığını bu şekilde koruyabilmiş. Annem hep böyle söylerdi.

Kimi zaman ev ablası, kimi zaman aşçı, kimi zaman bakıcı... Girdiği tüm evlerde herkes övünerek bahsederdi ondan.  Cesur'un evinde çalışmaya başlayalı da on yıl olmuş.

Cesur evlenince, Kiraz teyzenin ne kadar maharetli olduğunu bilen bir önceki çalıştığı yerdeki ev sahipleri, Cesur'un annesine öneride bulunmuş ve o da torunları için onunla görüşmüş, bu şekilde burada çalışmayı kabul etmiş.

Öyle kolay kolay kabul etmezdi bir işi Kiraz teyze. Prensipleri var kadının. Çalıştığı yerin parasına değil, zorluk derecesine bakardı. Hangisinin durumu daha zor, hangisinin daha çok ihtiyacı varsa ona göre çalışmaya devam ederdi.

Çocukluğumdan beri onun anılarıyla büyüdüm hep. Ona hayranım. O da beni çok sever. Bir eli hep üzerimdedir.

Kapıdan çıkarken bana hüzünle gülümsedi. Aynı şekilde ona karşılık verdim.

Kapıyı çektiğimde bir aydır devam eden yalnızlığım yeniden suratıma çarpıldı.

Cesur'la son konuşmamızdan sonra bir daha hiç eskisi gibi olmadık. Kızlarla dondurma yemeye gittiğimizde, parkta, dışarıda, eve birileri geldiğinde, biz bir yerlere gittiğimizde ilişkimiz son derece resmi bir şekilde devam etti.

Ara ara içim sızlamıyor değil. Bu bir ay içinde ona ihtiyacım olduğunu hissettiğim çok anlarım oldu; fakat çocuklarla maskelemeye çalıştım.

Bugün yeni bir zor anı tek başına atlatabilmek için çıkıyordum dışarı. Lohusalığımın bitişi, kızımın ve benim kırkıncı günümüz.

Görevimiz MutlulukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin