∝
Daha önce bir anıymış gibi hissettirecek kadar gerçek bir rüya gördünüz mü?
Aynada kendinizi gördüğünüz ve şaşırdığınız oldu mu? Sanki bir başkasının yüzünün size baktığını görmeyi bekliyormuşsunuz gibi.
Taehyung, dikiz aynasından kendi yansıması ile göz göze geldiğinde irkildi. Yeni bir şey değildi bu, kendine yabancı hissettiği ilk sefer hiç değildi ama yine de her defasında irkilirdi. Sanki... Sanki aynada başka birini görmeyi bekliyormuş gibi, karşılaştığı yansıma korkutuyordu onu her seferinde.
Bıkkın bir nefes verdi dudaklarının arasından, ardından takım elbisesinin ceketinin iç cebinden çıkardığı telefonun ekran kilidini açtı. Arama geçmişinin neredeyse tümünü kaplayan menajeri Jinhyung'un numarasına parmağının ucunu bastırarak telefonu kulağına götürdü. Telefon çaldı, çaldı ve çaldı... Taehyung neredeyse açmayacağını düşündüğü sırada ise hattın diğer tarafındaki aramayı cevaplamıştı.
"Hyung," diye heyecanla konuştu Taehyung. Günler sonra ilk kez, sonunda aramasına cevap alabilmişti. "Dergi ile görüştün mü? Çekimler ne zaman başlı—"
Hattın diğer tarafındaki öfkeli ses, Taehyung'un sözünü kesti: "Çekim falan olmayacak, Taehyung."
Nedenini bile bile, "Neden?" diye sordu.
"Çünkü artık hiçbir set çalışanı sana katlanamıyor! Açıkçası ben de katlanamıyorum."
Henüz bu sabah dergideki stilistin isteği üzerine boyattığı bal sarısı saçları arasından sinirle parmaklarını geçirdi Taehyung. "Hyung," diye uyarırcasına konuştu fakat menajeri geri adım atmaya istekli değildi.
"Herkesi korkutuyorsun, Taehyung. Kimse seninle çalışmak istemiyor ve eski ajansından da sürekli uyarı alıyorlar. Eğer şu hastalık mı her neyse, başa çıkmayı öğrenemezsen hayatının sonuna kadar kara listede kalacaksın. İnsanlar seni çoktan unutmaya başladı bile."
Kravatını çekiştirdi sıkıntıyla. Artık kirasını bile ödeyemeyecek raddeye gelmişti ve menajeri ona yardımcı olmak yerinde, köstek oluyordu.
"Hyung," dedi tekrardan. "Bana bir çekim bulmak zorundasın. Sadece bir tane olsa bile olur."
"Sen beni duyuyor musun?" dedi Jinhyung. "Kimse seni istemiyor diyorum! Vazgeç artık. Henüz gençsin. Başka alanlara yönelebilirsin—"
Daha fazla dinlemeye katlanamadığından telefonu menajerinin suratına kapattı. Ne gençliğinden bahsediyordu bu deli adam? Birkaç ay sonra otuzuna basacaktı, bu saatten sonra hangi alana yönelebilirdi? Bir üniversite diploması bile yoktu. Sanki bilmiyormuş gibi konuşuyordu aval aval.
Bu hale nasıl gelmişti?
Ah, elbette sebebini biliyordu. Dışarıda tertemiz geçmişleriyle bir düzine insan varken, şiddet geçmişi olan dengesiz, tescilli bir şizofren ile kim çalışmak isterdi ki? Düşünmeden hareket ettiğini de unutmamak gerekirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the reincarnationists | taekook
FanfictionŞizofrenik halüsinasyonlardan muzdarip Taehyung, bir uyuşturucu alışverişinin kötü sonuçlanmasıyla kendini reenkarnasyonistlerden oluşan bir örgütte bulur. ❝Hiç daha önce gitmediğin bir yere doğru çekildiğin oldu mu? Resmini gördüğün ama hiç bulun...