Herkese merhaba.
Ficte çok olmasa da hassas içerik bulunuyor, bunu dikkate alarak okumanızı tavsiye ederim.
İyi okumalar...
***
"Bay Jeon, yapmayın bir gören olacak."
Durmadan elinin üstüne ve avuç içine dudaklarımı değdiriyordum. Birinin bizi görmesi elbette kötü olurdu, ama bunu umursamayacak kadar fazla aşıktım.
"Gece vakti kim görecek bizi Taehyung? Sabahleyin göremiyorum zaten seni. Bırak karanlıkta seveyim güzel ruhunu."
Bir tepede buluşmuştuk onunla. Yeşil çimenlerin üzerine oturmuş, birbirimizi seviyorduk.
"Sizi seviyorum Bay Jeon. Beni asla bırakmayın, olur mu?"
Gülümsedim ve dudağının altıdaki beni öptüm. "Seni asla bırakmam. Bizi ölüm bile ayıramaz güzelim."
-
Terler içinde uyandım. Hava karanlık olduğu için bir şey göremiyordum. Tanrım... Bu kaçıncı oluyordu?
Son bir aydır neredeyse her gün, daha önce hiç görmediğim bir adam rüyalarıma giriyordu ve ona aşık oluyordum. Sonra ise terler içinde uyanıyordum.
Yataktan çıktım ve perdeyi çekip pencereyi açtım. Bu gece dolunay vardı.
Uykum tamamen kaçmıştı. İleride duran resim sehpasını pencerenin önüne çektim. Ay ışığına karşı bir şeyler çizmek istiyordum.
Daha yeni alınmış birkaç boyayı da resim sehpasının yanına, yere koydum. Hafif bir esinti, içeriye doğru geliyordu.
Derin bir nefes aldım ve bir şeyler çizmeye başladım. Aklımda belirli bir şey yoktu, hislerim yönlendirecekti beni.
Ne kadar süre geçtiğini bilmiyordum ama güneş doğmuştu bile.
Kapım hafifçe tıklatıldığında "gelebilirsiniz," dedim fazla bağırmadan. Gözlerimi tuvalden çekmiyordum, sadece kalemimin gittiği yerleri izliyordum.
Kapının açılma sesini duydum. "Aile yemeği için vakit geldi Jeongguk bey."
Her gün sesini duymaya alışık olduğum hizmetli kadına "tamam, gelirim şimdi," dedikten sonra odadan çıkmıştı.
Derin bir nefes almak amacıyla yüzümü tuvalden uzaklaştırdığımda çizdiğim resimde gözlerimi gezdirdim. Bu, her gün rüyalarıma giren adamın portresi değil miydi?
Ne yalan söyleyeyim rüyalarımdan daha net ve daha güzel gözüküyordu. Bu, kabullenebileceğim bir gerçekti.
İstemsizce gülümsedim ve dolabımdan kalın, renkli, yünlü bir kazak ve beyaz pantolon giyip odamdan çıktım. Aşağıya, yemek odasına gittim. Herkes oturmuş beni bekliyordu.
"Yemek saatinin kaç olduğunu görmüyor musun sen? Niye geç kaldın?" Diye azarladı beni babam. Aşırı katı ve disiplinli birisiydi. Yemek saatine bir dakika bile geç kaldığımız zaman çok sinirlenirdi. Ben ise yaklaşık beş dakika sonra gelmiştim. Daha bir sinirli gözüküyordu.
"Bir de evleneceksin yakında. Önce sorumluluklarını bil!"
Evlenmek mi? O da nereden çıkmıştı?
"Ne evliliği?" Diye sordum. Babam ağzına birkaç şey atıp yuttuktan sonra güldü. "Bak sen şuna. İki gün sonra evlenecek, daha yeni haberi oluyor!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Not Real || Taekook ✓
General FictionJeon Jeongguk, rüyalarına giren adama fena hâlde tutulmuştu. [OneShot]