İrkilerek uykumdan uyandım. Gözümü açmadan elimle telefonumu aramaya başladım. Küçücük yatakta nerede olabilirsin ki?
Bulduğum telefonun vakit geçirmeden güç tuşuna basıp acçtığım tek gözümle saate baktım. Öğlen 12'ye geliyordu. Ama bu çok uykum olduğu gerçeğini değiştirmeyecek.
Altay o kadar çok 'uyuma' demişti ki beynime yerleşmişti.
Elimi rastgele yatağın sol tarafına attığımda bir şeye dokunmuştum. Açık olmayan diğer gözümü de açtım.
Koltuğu çekmiş kafasını dirseğinin üzerine koyup yatağın bir kısmında uyuyan Altay'ı gördüm.
Kıyamam ama ben buna.
Çok masum gözüküyordu uyurken. Anlık gelen cesaretiyle elimi kıvırcık saçlarında hafifçe gezdirdim. Uyandırmam pek hoş olmayacaktı. Ama onu özlemiştim.
Yaklaşık 5 dakika boyunca saçlarıyla oynamıştım. Hatta 2 kere kıpırdanmasıyla yakalanma riski bile atlatmıştım.
Artık tehlikeli olduğuna karar verdiğim için sadece onu izliyordum. Hâlâ çok uykum vardı ama sırf yüzünü biraz daha görmek için gözlerime işkence yapıyordum resmen.
🌸
Duyduğum fısıltılarla uyanmıştım. Gözümü almamıştım henüz. Gelen seslerin kimin olduğunu anlamaya çalışıyordum.
"Şunlara bak Nur. Yok yapamıyoruz, yok ara verdik. Bak yine aynı odadalardı."
"Yok ama Duru'ya bunu anlatamazsın. Kafasına koydu ya ayrılacak."
Yoo kim demiş ayrılmayacağım.
Daha fazla onları beklemeden numaradan uyanarak gözlerimi açtım.
Çok rahat, çok profesyonel.
"Günaydınlar Duru Hanım ifşalandınız haberiniz olsun."
"Ne ifşası kız?"
Nur'a çevirdiğim bakışlarımı sol tarafıma çevirdiğimde Altay yoktu. Allah Allah ben uyku sersemliği ile hayal mi görmüştüm?
"Altay nerede? Siz gördünüz mü?"
"Gördük canım. Az önce gitti. İfşa diye ondan bahsediyor zaten Nur."
"Neyse gösteririm ben ifşayı sana. Asıl ne oldu onu anlat. Yine hastanelerdesin."
Nur'un konuşmasıyla yattığım yerden doğrularak yastığımı dikleştirip oturur hale geçtim.
"Ben hastaneye gelmiştim. Altay'ı ziyaret etmek için. Sakatlandı ya. Sonra bayılmışım Acile kaldırmışlar. Alerjim olduğu için de acil durum arama kısmına Altay vardı onu aramışlar bu kadar. Şu an çok iyiyim maşallah. Hadi çıkalım hastaneden."
"Dur dur yangından mal kaçırır gibi. Konuşuyoruz burada."
Hüda'yı onaylarak Nur lafa girdi.
"Evet. Madem hastanedesin bizi niye Altay arıyor? Vefasız misin sen? Biz haber verilmeyi hak etmiyor muyuz?"
"Yok Nur'um olur mu öyle şey. Siz telaşlanmayın diye Altay konuşsun istedim. Siz illa buraya gelmek isterdiniz, perişan olurdunuz."
"Bak Duru bir daha böyle bir şey olur aranmazsak ikimizde çok kötü olur."
"Yok Hüdoş'um yapar mıyım öyle bir şey?"
"Aferin. Ben çıkış işlemlerini halledeyim. Siz de Nur'la hazırlanın."
🌸
Benimle kalmak için dil döken Nur ve Hüda'yı yolcu ettikten sonra koltuğa geçip oturdum.
Kendimi yorgun hissediyordum ama daha çok Altay'ı merak ediyordum. Acaba arasa mıydım? Yok yok mesaj iyidir. Ne diyecektim ama?
Kendi kendime Altay'a mesaj atmak için bahane bulmaya çalışırken karnımdan gelen guruldamayla dün gece yarısı yediğim abur cuburlardan sonra bir şey yemediğim aklıma geldi.
Malum uyumaktan kahvaltıyı kaçırmıştım. Altay ne zaman gitmişti acaba? Umarım saçlarını okşadığımda uyanık değildir.
Çünkü Altay bunu bir şekilde bana ima eder utandırırdı beni.
Düşüncelerimi kenara bırakmadan mutfağa geçip kendime bir şeyler hazırlamaya başlamıştım. En kolayı makarnaydı. Suyu tencereye koyduktan sonra buzdolabından süt burger alıp tekrar oturduğum yere geçtim.
Telefonumu elime almış ilham gelmesini bekliyordum resmen. Elimdeki telefonun titremesiyle heyecanlanıp hemen tuş kilidini açmıştım.
İnşallah Altay'dandır. İnşallah Altay'dandır.
İnşallah Altay'dandır. İnşallah Altay'dandır.Direkt bildirime tıkladığımda Nur ile olan konuşma ekranımız açılmıştı. Hayal kırıklığı ile ekrana bakarken yüklenen fotoğrafla şoka uğramıştım.
Gözümün Nuuur'u:
Gözümün Nuuur'u: Al bakalım ifşanı.Siz: Çok güzel bu 🥺🥺
Mesajımı yazdıktan sonra sohbetteki fotoğrafa tıkladım. Zoomlayıp zoomlayıp fotoğrafı inceliyordum.
Bunu şu an paylaşsam ne olabilirdi?
🌸
Uyy guzelligim inşallah begendin guulusuguzel
diger bölüm en yakın zamanda diyelim
öptüm herkesçikleri 🤍