"Aşkım, yarın şu restorana gidelim mi yaa? Çok güzel duruyor, hem ikimiz de şık giyiniriz. Seni takım elbisenin içinde görünce aşırı hoşuma gidiyor biliyorsun." diyip göz kırptı, kumral, aralarda altın parlamalar olan saçlarıyla güzel yeşil gözlü kız. Yanındaki sevgilisi telefonundan kafasını kaldırdı, kızın gösterdiği fotoğrafa baktı ve sadece "Tamam, olur. Gideriz." dedi. Belli ki bu durumdan sıkılmıştı. Artık kızın onu kullandığını düşünüyordu. Bu durum canını sıkıyordu. Kızı çok seviyordu, evet ama bu paragözlük huyu ona çok batmaya başlamıştı. "Belki de Hürkan'ın dolduruşlarına geliyorum, Gizem'in öyle bir düşüncesi olsa şimdiden yiyebildiği kadar paramı yer ve beni terkederdi." diye geçirdi içinden.
Hürkan onun en yakın arkadaşıydı, sırdaşıydı, kardeşiydi. Onu her kararında destekleyen Hürkan, Gizem'le çıkmaya başladığından beri Ömer'e sürekli bu kızı hiç gözüm tutmadı diye uyarıyordu. Şimdiye kadar hiç ciddi ilişkisi olmamıştı, sadece cinsellik için olduğu insanlar vardı ve Gizem ilk defa uzun ilişki yaşadığı insandı. Bu tavır Ömer'i şüphelendirmişti. Daha önce böyle konulardan hiç bahsetmeyen Hürkan, şimdi her buluştuklarında Gizem'e demediğini bırakmıyordu.
Gerçi bu aralar Gizem de garip davranıyordu Ömer'e karşı. Artık manevi şeylere o kadar değer vermemeye, maddi şeylere değer vermeye başlamıştı. 1-2 ay önceki halinden çok daha soğuktu.
Ömer tüm bunları düşünürken kapı çaldı. Gizem kalkıp kapıyı açmaya gitti. Ömer kızın kapıyı açtığını duydu ama hâlâ içeri biri girmemişti. Bulunduğu odanın kapısına doğru yaklaştığında konuşulanları anca duyabilmişti. "Çekil Gizem. Ömer'le çok önemli bir şey konuşmam lazım." Hürkan'ın sesiydi. "Kesin benimle ilgilidir." dedi Gizem. "Evet! Seninle alakalı, senin rezilliklerinle alakalı Gizem. Ömer'in arkasından çevirdiğin işlerle alakalı!" Hürkan bunları dedikten sonra Gizem birden sinirlenip, "Gerizekalı mısın sen? Ne öğrendin de konuşuyorsun? Haddini bil Hürkan!" dedi. Tüm bunların arasında Ömer, Hürkan'ın Gizem hakkında öğrendiği "rezil, arkasından çevirdği" işlerin ne olabileceğini düşündü. Korktuğu ihtimaller vardı.
Bir anda sesler kesildi. Belli ki koridordan uzaklaşmışlardı. Ömer odadan çıkmak istemedi. Ne konuştuklarını da duymak istemedi. Hayatındaki insanları kaybetmek istemiyordu. Biri 6 senelik dostu, diğeri 8 aylık sevgilisiydi. İkisine de çok kıymet veriyordu. Ne olursa olsun aralarındaki sorunların çözülmesini istiyordu.
Salonda ise büyük bir karmaşa vardı. "Dua et Ömer duymamış olsun koridorda konuştuklarımızı. O üzülürse seni acımam öldürürüm kızım. Ne işler çevirdiğini biliyorum. Zaten para avcısı olduğun aşikardı ama Ömer'i aldatacağını düşünmezdim. Hem de parasını o kadar yerken." Hürkan bütün cümlelerini bitirdiğinde Gizem nefes almayı bıraktığını farketti, yüzü bembeyaz olmuştu. Hürkan bu görüntü karşısında gülümsedi ve "Ne kadar acınasısın biliyor musun? Aptal fahişe seni. Gördüğümde anlamıştım ne bok olduğunu." Gizem daha fazla Hürkan'la konuşmak istemiyordu ama anlaşma yapmak zorundaydı. "Bunları Ömer'e söylememek için ne yapmamı istiyorsun?" dedi titreyerek. Hürkan yine gülümsedi. "Ben söylemeyeceğim zaten kızım. Sen söyleyeceksin Ömer'e." Gizem daha da beyaz oldu. "Ne? Ne diyorsun Hürkan? Nasıl söyleyeyim bunu?"
"Tüm bunları yaparken utanmıyorsun da şimdi mi utanıyorsun, ne kadar yüzsüz bir insansın sen ya?" Kızın kolundan tutmuştu. Gizem acı çekiyormuş gibi bir surat ifadesi yaptıktan sonra sonunda konuşabildi. "Tamam, bana doğum günüme kadar zaman ver Hürkan. Gelecek ay zaten. O zamana kadar Ömer'e her şeyi anlatacağım. Şimdi bırak, elimi yüzümü yıkayayım n'olur." Hürkan tatmin olmuş şekilde gülümsedi ve Gizem'i bıraktı. Kız koşa koşa lavaboya giderken Hürkan da Ömer'in yanına gitmeye karar verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kurbağa senfonisi. -porgola
Fanfictionsenin karşında ne bu küstahlık; bir kere kendisine bakmıyor mu bu alık?