Lee felix'in günlüğü
Tarih: 02/11/1887
...
( Günün ilk ışıkları ile gözlerimi araladım.Yatağımdan inip aşağıya indim.Çatı katında kendime ait küçük bir odam vardı.Pek de büyük sayılabilecek bir evimiz yoktu zaten.
Ben, Babam,Annem ve iki kardeşim görültüden uzak tatlı bi kasabada yaşıyorduk.
Maddi durumumuz pek de iyi sayılmazdı açıkçası. Tek geçim kaynağımız olan tarlamız artık kurak ve bereketsizdi.Babam at bakıcılığı yapıyor, annem zengin, soylu ailelerin evlerine bazen temizliğe gidiyordu.Ancak kazanılan paranın çoğu babamın borçlarına gidince elimizde kocaman bir hiçlikten başka bir şey kalmıyordu...
Yeni uyandığım için merdivenleri uykulu gözlerle yavaş yavaş inmeye başladım.Aşağıda koşup oynayan kardeşlerimin sesleri evin her tarafını inletiyordu adeta.
Mutfakta kahvaltı hazırlayan Annemin yanına gidip ona günaydın öpücüğü verdikten sonra kendime bir sandalye çekip oturdum. Annem ise kahvaltı hazırlamak ile meşguldü.
5 dakika sonra kahvaltı hazır olunca büyük bir iştahla yemeğe koyuldum. Kardeşlerim de koşup masada yerlerini aldıktan sonra kahvaltı yapmaya başladık. 2 dakika sonra kapıdan giren babam ile bakışlarımız onu bulmuştu
"Bakıyorum da ben unutulmuşum"
Babamın dediği ile hepimiz kıkırdayıp kahvaltımıza geri döndük.Babam da gelip bize eşlik ettikten sonra sıcak bir aile kahvaltısı ile günümüze başlamıştık...
-
Rüzgar acımasızca esiyor,önüne gelen her şeyi savurup geçiyordu.
Artık sonbahara Girmiştik sabah kahvaltısından sonra babam işe gitmiş,Annem ev bahçe işleri ile ilgilenirken kız kardeşim Ryujin ve erkek kardeşim Jeongin ise evin içinde koşturup oyun oynuyordu.Ben ise çalı çırpı toplamak için ormana doğru adımlamaya başlamıştım.
Soğuk adeta kanıma işliyordu. işimi olabildiğince hızlı halletmek istiyordum. hızlıca dal parçalarını topluyor acemi davranıyorum.
Hava yavaştan kararmaya başlamıştı bile.Ben ise eve varmak üzereydim.
yüzümü ıslatan bir kaç damla ile yağmurun yağacağını anlayınca adımlarımı daha da hızlandırıp kendimi evin içine atmıştım.
Saçlarım hafiften ıslanmıştı bile neyseki topladığım dallar fazla ıslanmamıştı.
Sönmek üzere olan şöminenin yanına çömelip getirdiğim çalı çırpı ile evin biraz daha ısınmasını sağlandıktan sonra üst kata çıktım. üstümü değiştirip aşağıya indim.
salona girdiğimde babamın da geldiğini gördüm. Diğer bi fark etiğin şey ise ben aşağıya indiğimde annem ile konuşmayı sürdürmemeleriydi.
Anneme boş ve anlamsız gözler ile baktım sıkıntının ne olduğunu kavrayabilmek için ancak bir şey anladığım pekte sayılmazdı.
Babam anneme kalkıp ona yiyecek bir şeyler hazırlamasını söylemesi üzerine annem hızla ayaklanıp mutfağa doğru adımlamıştı.
Babam aslında iyi bir baba ve eş sayılacak biri değildi. Annem ona sırf bizim için katlandığını yoksa çoktan çekip gideceğini söyler durudu, pekte inandırıcı değil di açıkçası söyledikleri.
Ne kadar tartışsalarda babamı halla çok seviyordu. Ve onu bırakmamasının sebebi olarak sürekli bizi bahane edip duruyordu.
Babamın kumar alışkanlığı ve daha buna benzer bir sürü alışkanlığı için bazen çekilemez birine dönüşse de annem gibi bende babama sırt çevirmiyordum. Ne de olsa o benim babamdı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my lost jewel | Hyunlix |
Vampire"Sen benim kayıp mücevherimsin felix. işlemek istediğim en büyük günahım..." !KİTABIN İLK BÖLÜMLERİ DÜZENLENECEKTİR ONUN İÇİN 01.04.2023 TARİHİNE KADAR OKUMAYINIZ !