~19

150 11 4
                                    

Gece boyu onu düşünüp durdum. Uyuyamadım. Sabah olduğunda kahvemi yapıp yine odama geçtim kıyafetlerimi değiştirip diğerlerinin yanına gittim. Herkes sessizdi bugün herhangi bir görevimiz yada başka herhangi bir şey yoktu. Sonra Mina birden ortaya bir fikir attı ve otobüs ile tüm gün sürecek bir gezi yapma fikrini ortaya attı. Arabalar beni tutardı bu yüzden ilk başta tereddüt ettim ancak sonradan diğerleri onaylayınca bende tamam dedim. Otobüs büyüktü. Cam kenarını kaptım ve kulaklıklarımı hemen çıkardım sadece müzik dinleyip dışarıyı izlediğimde midem bulanmıyordu. Yanımda hafif bir kıpırtı hissedince başımı çevirdim. Mina hemen yanıma kuruldu ve telefonunu çıkarıp bir sürü fotoğraf çekmeye başladı birkaç dakika sonrasında tüm fotoğraflar sınıf grubundaydı. Otobüs hareket etti Güneş tam tepedeydi ve uzun ter temiz bir gölün yanından geçiyorduk. Kulağımda Amy winehouse - Back to black çalıyordu ve tamamen huzur içindeydim. Güneşin parlak ışıkları berrak suya temas ederken arkadaki melodinin ve sözlerin güzelliği başımı döndürüyordu. Daha sonra Mina birden sevinç çığlıkları atmaya başladı kimse anlam verememişti. Az önce aizawa sensei ile konuşup yolculuğun daha uzayabileceğini, Japonya'nın başka bir şehrine gidebileceğinizi söyledi. Yolculuk 2 gün sürecekti. Daha sonra tepkilerini ölçmek için geri kalanlara baktım ve oturma düzenlerini görmüş oldum. Kirishima ile bakugou, Deku ile Lida, Uraraka ile Tsuyu, Momo ile Jirou, Denki ile Tokoyami,  oturmuştu Bir tek todoroki tek oturuyordu. Diğerleri en arkada karışık oturuyorlardı. Ailem gibiydiler. Hepsi. Herkes gülüp  eğleniyordu (neredeyse herkes) onlarla evimde gibi hissediyordum. Az sonra rahatça arkama yaslanıp gözlerimi kapattım. Koltuk hafifden sallandı ve mina'nın ayaklandığını farkettim. Fotoğraf çekicektir diye düşündüm ve öylede oldu. Az sonra geri oturdu. Mina çok iyi biriydi. Her zaman pozitif, mutluluk saçan mükemmel biri. Bazen keşke onun kız kardeşi olsam diyorum. Bu düşünceler sürerken kafamı onun omzuna yasladım. Biraz durup kafamı manzaraya çevirdim. Daha sonra Mina'ya döndüm. OH SHİT!
Yanımda ki Mina değil Bakugou'ydu ve Mina kirishima ile oturuyordu. Hemen kafamı geri döndürdüm ve kızaran yanaklarımı saklamaya çalıştım o ise sadece buna güldü ve kulağıma eğilip aptal diye fısıldadı. İç çektim ona baktım. Sinirlenmiştim. İyice cama döndüm kafamı cama yasladım. Yanındakini rahatsız etmekten zevk duyan biri olduğu için kulaklığın tekini alıp kendine taktı ve sorgular gibi bana baktı. "Bunu mu dinliyorsun?" "Beğenmedin mi" dedim kibirli bir tavırla. O sırada life letters çalmaya başladı. İç çekip cama döndüm. O ne anlardı ki müzikten. "Seninde onu dinlemene şaşırdım" dedi. Şaşkınlığımı gizleyemedim. Onunda dinlemesi beni bir parça mutlu etmişti. Yol boyunca sadece listemde ki şarkıları dinledik. Sıkılmadı ve zevkle dinledi. Müzik zevkimiz benzerdi. Gezi bittiği zaman hep beraber mükemmel iki gün geçirmiş olduk ve gece saatlerinde herkes yorgun bir şekilde otobüse geri bindi. Gece geç saatlerde ve neredeyse herkes uyuyordu. Kafamı cama yaslamıştım. Ayı izlerken birden omuzumda bir ağırlık hissettim ve yavaşça yan tarafa doğru kafamı çevirdim. Bakugou omzuma yaslanarak uyuyakalmıştı. Panikledim. Hareket etmemeye özen göstererek diğerlerinden yardım istedim çünkü...çok yakındı. Nefesi omzunun üstünden boynuma çarpıyordu. Kokusu tüm vücudumu sarmalamıştı. Bir an saçlarına elimi sokup oynamak başını okşamak istedim ama bu imkansız gibi bir şeydi. Kokusu insanı mucizevi bir şekilde rahatlatıyordu. Yada sadece bana öyle geliyordu. Çok güzel uyuyordu. Sarı saçları uyurken yüzüne düşüyor ve kan kırmızısı gözlerini kapatan göz kapaklarını sarmalıyordu. Daha sonra onu incelemeye devam ettim. Elleri teni gözleri saçı dudakları sesi kokusu hepsini düşündüm ve bir kusur aramaya çalıştım. Kusur aradım. En ufak bir kusur. Sadece biraz agresif davranıyordu ama bu yönü benim için sıkıntı değildi. Bana agresif davranmıyordu. İyi gibiydi. Yada ben onun bana iyi davranmasını, beni diğerlerinden farklı bulmasını umuyordum bilmiyorum. Zaman onu düşünerek yavaş yavaş akarken hava birden soğumaya başladı. Üstümde ki örtüyü Bakugou'nun üstüne örterken birden gözlerini araladı gülümsedi. Uyku sersemi halı çok tatlıydı. Örtünün ucunu tutan elimi yavaşça kavradı başını dizlerime indirdi ve örtüyü üzerimize çekti. Diğer eli elimi kavrarken elimi başının üzerine yerleştirdi ve örtünün altında iyice yerleşip uyuyakaldı. Elim saçlarındaydı. Yavaşça elimi saçlarında gezdirmeye başladım daha sonra gecenin derin karanlığına kendimi bıraktım ve belkide hayatım boyunca çektiğim en huzurlu en derin uykuya kaldım. Ne kadar uyuduğunu bilmiyordum ama tanıdık bir sesle uyandım. Masahiko karşımdaydı. "Gelmek üzereyiz" bakugou yoktu. Kalktım ve örtüyü üzerimden atıp otobüsteki dolaptan soğuk kahve aldım. Normalde bana farketmezdi ama şuan burda soğuk kahve vardı. Kahveyi tek dikişte bitirdim ve uykulu uykulu geri dönüp başımı cama yasladım. Çok huzurlu bir gece geçirmiştim. Daha sonra otobüsün ucundan Bakugou'nun sesi geldi. Kirishimaya bağırıyordu. O an sanki zaman yavaşladı. Herşey bir film sahnesi gibi yaşandı. Önümüzde küçük bir çocuk. Araba 120 ile gidiyor. Çocuğa çarpmamaya çalışırken keskin bir viraj alıyoruz. O sırada kimse virajın getirdiği sarsıntıyı hissedene kadar çocuğu farketmiyor. Viraj arabayı sert bir şekilde döndürüyor. Hemen ayaklanıp Bakugou'nun elini tutuyorum. Sanki bu ani bekliyormuş gibi belimden beni kavrayıp kendini herhangi bir durumda olabilecek birşeye karşı bana siper ediyor. Ancak birden savrulup otobüsün camına çarpıyorum. Korna sesleri, çığlık sesleri, Bakugou'nun sesi ve kafamdan akan yoğun bir sıcaklık hissi. Bütün bu kargaşa içinde gözlerim birden beyaz bir ışık ile parlıyor. Vanilya kokan bir yerdeyim. Karşımda biri var. Orta yaşlı bir adam. Bana benziyor. Adama koşuyorum. Ona sesleniyorum "Baba!" Babam uzakta bir yerlerde gözüküyor. Arka planda "Asuka! Yaşıyormusun!" "Asuka!" Gibi sesler varken ben sadece babama odaklanıyorum ve onun peşinden koşuyorum. Sonsuz bir yolda ilerliyor gibi koşuyorum. En sonunda bitkin düşüyorum ve gözlerim kapanıyor. Beyazlığın içinde yere düşüyorum ve sesler azalıyor. Son duyduğum şey şu sözler oluyor;

"Ambulans! Ambulansı arayın. Asuka...Nefes almıyor!"

Uzun bir aradan sonra konniçiva arkadaşlar. 😌☕

MY HERO ACADEMİA X READERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin