19- Utanç

4.6K 178 10
                                    

Eve sabaha karşı geç saatlerde döndük. Annemlerin, Kiraz teyzenin, diğerlerinin hiçbir şeyden haberi yoktu. Eve girer girmez de annemin bir şey sormasına izin vermeden ona sarılıp odamda dinleneceğimi söyledim. Perişan bir haldeydim.

Odaya adımımı atar atmaz canımın yanması, otelde düştüğüm durum bir yana Atilla'nın son hali gözümün önüne geldikçe elimde olmadan hıçkırıklara boğuluyordum. Her şey bu kadar karmaşık ve zamansız olmak zorunda mıydı?

Ağlarken Dolunay'a baktım. Olanlardan habersiz mışıl mışıl uyuyordu. Onu seyrederken bu kadar masum bir canlıdan nasıl zalim bir yaratık ortaya çıktığına şaşırıyorum.

Birkaç dakika sonra sessizce kapım tıklandı ve Kiraz teyze odaya girdi.

"Bade kızım iyi misin? Neden ağlıyorsun?" dedi yüzümü görür görmez.

"Yok bir şey." Burnumu çektim. Gözyaşlarımı sildim hızlıca.

"Ah Bade." Üzgün bir şekilde yanıma biraz daha yaklaştı. "Keşke böyle bir şeyin içine seni hiç sokmasaydım kızım. Hiç iyi bir şey yapmadım ben."

Sırtını sıvazladım.
"Belki sadece yaşanması gerekiyordur Kiraz teyze. Sıkma canını. Annem uyudu mu?"

"O gitti." dedi başını öne eğerek.

Kalbim sıkıntılı bir şekilde attı.

"Neden?"

Aşağıda yaşananları özetle anlattı Kiraz teyze. Annem beni yüzü asık bir şekilde görünce Cesur'un üzerine gitmeye başlamış. Cesur da onu bir şekilde ikna ederek eve göndermiş Murat abiyle. Babam ve Fatih de zaten önceden gitmişler. Kiraz teyzeyi de bana bakması için yanıma yollamış.

Bu sırada bir sızı indi göğüslerimden aşağıya doğru. Acıyla göğsümü tuttum. Her iki yanında sert yumrular vardı. Kiraz teyzeden izin isteyip hemen bir duş aldım ve göğüslerimi sağmaya başladım. Olmuyordu. Ne doğru dürüst süt geliyor ne de canımın acısı hafifliyordu.

O sırada uyanan Dolunay'ı emzirmeyi denedim. O da birkaç kere çektikten sonra attı memeyi bir kenara. Sanki yaşadıklarım çok hafifmiş gibi bir de bu yüzden kahroluyordum.

Kiraz teyze sürekli yanımdaydı. Bir şey söyleyecek ama çekiniyordu. Sonunda beni bu durumdan kurtarması için yüzüne yalvarırcasına baktım. Her fikre açık durumdaydım.

"Kara lahana haşlayıp saralım." dedi. "Bunun şifası budur." Hızla yanımdan ayrılıp mutfağa indi.

O sırada aniden aklıma Mahinur geldi. Meşhur doktor arkadaşım. Dolunay için konulan kolik teşhisinde verdiği ilaç ve öneriler çok işime yaramıştı. Bununla ilgili söyleyeceği şey de hayatımı kurtarabilirdi.

Geç oldu demedim belki cevap verir umuduyla ona mesaj çektim. Memelerde yanma ve kızarıklık olup olmadığını sordu hemen. Sağmak için baktığımda yanlarda hafif kızarıklıklar olduğunu görmüştüm. Zaten dokunamıyordum bile. Çıban gibi batıyordu.

Benim ateşimin olup olmadığını sorguladı sonra. Şu anlık olmadığını söyledim ve hemen teşhisi koydu.

Mastitten önceki son aşamadaymışım. Eğer hemen müdahale etmezsem sütüm azalır, canım daha çok yanmaya başlar ve memedeki iltihaptan dolayı ateşim çıkabilirmiş ve antibiyotik kullanmam gerekebilirmiş.

O sütü derhal sağmamı söyledikten sonra beni aradı.

"Bunun birkaç tane yolu var Badeciğim; sıcak suda göğüslere masaj yapıp elle ya da makineyle sağmak. Çabuk soğumayan sıcak bir şey bağlayıp öyle sağmak. Bunun için genelde lahana yaprağını kullanıyorlar. Sağarken aynı zamanda memelere masaj yap."

Görevimiz MutlulukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin