Kapıyı açıp içeri girmesine izin verdim. İçeri girdiğinde Cameronla karşılaşmayı beklemiyordu.
~Selam
~ Selam
~Bizi yalnız bırakabilir misin.
Diyen görkeme tip tip bakan cameron bana döndü evet anlamında başımı salladım. Dışarı çıktı. Görkem konuşmaya başladı.
~Bak herşey için-
~evet evet biliyorum üzgünsün. Seni affetmemi istiyorsun. Soykedikerin dedikodu. Bla bla benzeri. Cevabım HAYIR!
~emin misin? Canıma kıyarım.
Dediginde guldum. Ona yaklaştım.
~Umrumda değilsin. Hatta baksana bence lanet olası bir sürtük için deymez bence.
Dedigimde patkayacaktı sabrediyordu. Derin nefes aldı ve konuşmaya başladı.
~lafımı kesmeden beni dinle. İkimizde suçluyuz. Kabul benim suçum daha fazla. Ama bana izin ver kendimi affettireyim. İzin ver.
Sesimi yükselttim haatta bagırdım.
~benden uzak dur lanet olası. Yeter. Sen beni suçladın (başımın ağrısıyla başımı tutuyordum) sen benden vazgectin ben de senden vazgeciyorum. Defol!
Sözümü bitirdigimde başımın agrısına burun kanaması da eklendi.
~bana cameronu cagir ve odadan defol birdaha gormek istemiyorum seni aptal.
~iyi misin? Doktor cagiralim.
~DEFOL!!!!
Tüm gucumle bagirdigimda o da irkilmişti. Dizlerimin üstune coktum. Basimda donuyordu.
Dayandım dayandım. Taki Görkem odadan çıkana kadar. Ardından kendimi serbest bıraktım. Son hatırladığım kapıdan giren sağlık görevlileriydi...••••••••••Hadi biraz da Görkem agzından••••••
Odadan çıktığıda ilk işim bir sağlık görevlisi bulmak oldu. Onlar odaya girerken dışarda beklemekten başka bir şey yapamıyordum. Ciddi bir şey olmadığını var sayarak odaya ilerledim.
Merdivenlerden cıktım oda kartını okutup kapıyı itekledim ve aynı hizla kendimi yatağa fırlattım. Düşünmeye devam edemiyordum. Uykum vardı, uykunun kolları beni çağırıyor ve gelmem için yalvarıyorken bunu engelleyen tek şey otelin önünde tüm oteli inleten bir ambulans sireni ve genç bir adamın sitem dolu haykırışlarıydı. Dur, türk müydü o? Ece mi?
Duyduğum seslerle irkilip kafamı camdan disari uzattim ve otel kapisinin onundeki kalabalikla birlikte sedyede yatan genç baya-ECEEEE!
Düşuncemdeki ciglik sesime yansimisti,
~Ecee!!
İki üç kişinin bana bakması bir olmuştu. Tabi telefonumun çalmasıda, camdan ayrilip yataga firlattigim telefonu aldım.
~Görkem odandan in. Ece ölüyor. Biz hataneye gidiyoruz. Durumu agir. Süleyman iyi degil. Ona yardimci ol.
~....
~Görkem??
~....
~GÖRKEM!!
••••••••••••••••••ÜCÜNCU KİSİ AGİNDAN••••••••••••••••
Ve yüze kapanan bir telefonla genç adamın dışarıya firlamasi bir olmuştu.
Beyni idrak edemiyor, yürumekte bile zorlaniyor sanki 10-15 shot atmış gibi sendeliyordu. Ece'si, birtanesi onu affetmeden ellerinden kayip toprağa karışıyordu. İnanmak istemedi genc adam. O, bu genç adamın Juliyet'itdi. Onun güneşiydi. Jüliyet diyordu ki; onu oldürdüğünüzde parçalara ayirin ve gokyüzüne salin,o, o kadar parlak ki insanlar güneşe tapmayi birakcak, gokyuzunun hep gece olmasini isteyecekker.
Bu kez roller değişmısti Romeo bu dizeleri Jüliyeti icin satirlara dokuyordu.
Bu güzel kız, bu gencin ısıgiydi. Eğer giderse, bu genç kendini guneş sanip bir labirente atlayacak fakat kendinin gunes degilde samanin ucuna yakilmiş ama coktan sonmus bir ateşin koru oldugunu anladiginda bir daha ordan cikamayacakti, bu bu kadar basit ve açikti.
Genç çarptığı insanlara aldirmadan disari firladi, etrafi taradi. Kalabalik dagilmis araç gitmiş ama yerde bedenini taşiyamadigi icin asfaltin soguguna kendini sunmuş diger genci gormesiyle yanina gidip diz çoktü. Genç sayikliyordu. Öldü! Diyordu her nefes alişinda Öldü!
Yerdeki gencı sarstı, tokat attı.
~Ölmedi! Duyuyo musun lan beni? Benim işiğım sonmedi. Soyle hangi hastane nereye gittiler? Ne susuyosun amına kodum! Nerdeler?
~Öldü... O... O öldü görkem, gitti Romeo yalniz kaldi ,ışık sondu, perde kapandi ve oyun bitti...
°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°
•••••••••••••••••••••••••••••••••
°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°
•••••••••••••••••••••••••••••••••Tüm okuyucularima tesekkur ediyorum...
-Okçu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR TUTAM AŞK...
ChickLitHer hayat bir gün son bulmayacak mı? Cevabınızı duyar gibiyim... peki her hayat bir gün hangi şartlar altında ufalanacak? Hangi ışık hangi karanlıkta sönecek? Bu karanlıktan kurtuluş yok... Bu onun karanlığı, ışığıysa sönmek istemeyen, ama başka ka...