4. Bölüm: Patenler ve Kahveler

86 12 4
                                    

Ekim ayı yavaş yavaş sona ererken Roxy'yi saran his artık sadece endişe değildi. Korku da eklenmişti. Çünkü annesinin de gergin olduğunu hissedebiliyordu. Belli etmiyordu evet, ama annesi de onun durumundan ötürü kaygılıydı. Ve genç kızbunu biliyordu. Kendisini bir doktora götürmesinin an meselesi olduğundan da emindi. Sadece konuya nasıl gireceğini bilmiyordu muhtemelen. Roxy olabildiğince onunla yalnız kalmaktan kaçınıyordu. Annesini görmemek için okula gitmek bir kaçış oluyordu.

Okuldakiler nispeten alışmış gibilerdi Roxy'nin ıskarta olmasına. Onların gözünde hala "Moonlight'ın ıskarta kızı" idi tabii. Keşke dümdüz bir ıskarta olsaydı, cümlede hiç Moonlight'ın adı geçmeden. Yine de o skandal ve çalkantılı günler bir tık daha azalmıştı. Buna zıt olarak annesiyle arasındaki gerilim artıyor, ilişkileri bir yay gibi geriliyordu.

Roxy'nin güçlerinin ise ortaya çıkmaya hiç niyeti yok gibiydi. Bazı insanlar bu güçlerin kaynağının tanrılar olduğunu dile getiriyordu. Süperinsanların tanrıların çocukları olduğu gibi safsatalar..safsata olarak nitelendirse de özellikle sıradan halkın arasında buna ciddi anlamda inanan bir kesim de yok değildi. İnsanları koruma görevinin verildiği bir tür kutsal muhafızlar gibi görülüyorlardı. Bazı kahramanlar bu bakış açısından hoşlansa da Konsey bu tutumu tasvip etmiyordu. Gerçek olsun ya da olmasın kesin olam şuydu ki; tanrılar Roxy'yi pek sevmiyordu.

Artık genç kız eve döndüğünde direkt odasına kapanıyor, yataktan çıkmıyor ve Dido ile başlayıp Green Day ile devam eden, Linkin Park ile sonlanan şarkılar dinleyerek tüm hafta sonunugeçiriyordu. Kendini bir radyoaktif örümcek tarafından ısırtmasına veya uzaydan gelen ışınların içine atmasına ramak kalmıştı... Tabi böyle şeyler gerçekten olsaydı. Roxanne artık resmen asit tükürme gücüne bile razıydı, yeter ki bu kahraman dünyasında, ait olduğu dünyada kalabilsin. Büyük pencereden baktığında uğradığı şeyin haksızlık olduğunu düşünüyordu. Hiçbir öğrenci sene sonunda zorla okulundan atılmak zorunda kalmamalıydı! Lâkin Roxx'un yapabileceği bir şey yoktu.

Roxy'nin bu noktada elinde olan tek şey dersleriydi. Patlama Kimyası, Atomik Teknoloji, Kahraman Tarihi, Yakın Dövüş, Bomba İmha Sanatı.. Çünkü başkalarıyla aşık atabildiği tek dal buydu.

Annesinden uzaklaşırken yaklaştığı kişiyse yine başka biriydi. Roxy'yi rahatlatan tek kişi tuhaf biçimde Penteus'tu. Penteus karizmatik havası ve güven verici davudi sesiyle evlerine normalden daha sık gelmeye başlamıştı. Başkası olsa kahramanların rockstar'ı olan Supernova'nın gelişiyle delirirdi ama genç kızın dertleri Penteus'la kanka olmanın tadını almasını engelleyecek kadar büyüktü. Ünlü kahraman Roxy'ye gücünün ortaya çıkacağına dair güvence veriyordu. Roxx, onun bunu neye dayanarak söylediğini bilmiyordu ama onun yanında kendini güvende hissettiği için dert etmiyordu.

Okula gidişleri eskiden zindan gibi gelirken şimdi hem annesinden bir kaçıştı hem de okula dair tek iyi şey olan Darren'ı görmekti. Darren sayesinde okul daha çekilir haldeydi. Okulda konuşabilecekleri kısıtlı zamanları oluyordu ama her gece mesajlaşıyorlardı. Bazen sabaha kadar... Açıkçası Roxy aralarında ne olduğundan tam olarak emin değildi. Öğle yemeklerini birlikte yemiyorlar veya teneffüsleri birlikte geçirmiyorlardı. Ara sıra okul çıkışında birlikte döndükleri oluyordu.

Elain bu konuda Roxy'den bile heyecanlıydı ama Stephen için aynı şey söylenemezdi. Stephen sadece kendine dikkat etmesini ve okulun ilk senesi yapılan ilişkilerden bir cacık olmadığını beyan ediyordu. Elain ise onun bu sözlerinin ardından Steph'in yarattığı rüzgarla yere devirmişti.

"İşte bu yüzden sevgilin yok Steph! Kızlardan anlamıyorsun. Vincent Mallory'yi gördün mü? O kızlara nasıl davranması gerektiğini biliyor..."

Kahraman Olmak İçin Bir SebepHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin