Hala zemin kattaydık. Ayaklarımızın altında cam kırıkları ile kan izleri vardı.
Emre'nin omzuna zar zor ilk yardım yapmıştım çünkü bunu ilk defa yapıyordum. Bir an gözlerime baktı ve inleyen sesiyle ayağa zar zor kalktı.
" Arya. Bitirmemiz gereken bir iş var."
" Ne işi? " Dedim.
" Bu artık ajanlık olarak sonlanmyacak bir iş. Bu işin sonunda Gölge ve Katiller Çetesi'nin kökünü kazıycağız." Dedi.3 saat sonra
Eyşan ve Cem bizi almak için geri gelmişti ve karanlık hava eşliğinde arabadaydık. Üçü plan yaparken ben hala Pınar'ın öldüğü anı düşünüyordum. Bunu neden yapmıştı? Haindi.
Ama bize söyleyebilirdi. O da bir katildi.
Biz onu kurtarırdık. Hayır.İç sesim haklı mı haksız mı bilmiyordum.
Onda bir tuhaflık sezmiştim. Ama içimde bir yerde buna ihtimal vermek istemedim.
Telefonuma bir mesaj geldi.TUNA BALCI
Lan Aria iyi misin? Hepimiz sizi merak ettik. Pınar bizimle gelemedi. O sizin yanınızda mı?Ne söyleyecektim? Pınar öldü ve o bir haindi diyeceğiz.
Tuna. Gelince konuşuruz. Emre için bir yer ayırın hemen. Omzundan yaralandı. Kan kaybetti.
Hemen cevap geldi.
TUNA BALCI
Sen ciddi misin ! Burada bir sürü adam var. Onlar Emre'nin haberini almışlar. Merak etme burda ona iyi bakacaklar.Derin bir nefes alıp yanımda oturan Emre'ye baktım. O an sadece bir anlığına ona odaklandım ve içimde bir duygu hissettim o da acıydı. Acı çekiyordu. Hiç silah ile vurulmamış gibiydi.
" Bakalım ne kadar dayanıklısın."
" Yapma baba. Korkuyorum!"
Tabancasını bana doğru çevirmişti ve o ormanlık arazide beni saatlerce koşturmuştu. Arkama bakmadan ona bağırarak yalvarsam da durmadı. Babam beni haftada üç kere ormanlık araziye götürür ve öldürmeye çalışırdı ama bana kaçmam için şans da verirdi.
Saçlarımdan tuttu.
Saçlarımdan..
Saçlarımdan ..." Arya."
Saçlarımı okşuyordu. Emre..
Bana yarı baygın halde ama dikkatlice baktı. O an daldığımı fark ettim. Eyşan ve Cem bizi indirdi ve karanlık temalı bir yere götürdü.
Burası mezarlık !
" Buradan gelin."
Eyşan önde Cem arkasındaydı ve onları Emre ile takip ediyorduk. Eyşan büyük bir mezarlık kapısının önünde durdu ve kapıyı tekmeleyerek açtı. Kapının kilit yeri kırılınca kapı açıldı ve burnunuzun direğini sızlatan o küf kokusuyla karşılaştık.
" İğrenç kokuyor lan ! "
" Anlaşılan Cem burayı özlememiş."
Eyşan ve Cem konuşurken içeri girdik ama Emre ile burnumuzu kapatıyorduk.
Bir halının önünde durduk ve Eyşan ile Cem o halıyı kaldırdığında yerde aşağıya açılan bir kapı gördük.
" Cem yardım etsene."
Eyşan ile Cem kaldırırken ben Emre'nin belinden tutuyordum. Onu kendime yaslamıştım.
Yukarı doğru açılan tahta kapıdan aşağıya baktım ve tek gördüğüm karanlık oldu. Eyşan aşağı indi ve LED ışıkları teker teker açtı.
" Hadi ne bekliyorsunuz davetiye falan mı? "
Eyşan bunu söyleyip ellerini göğsünde birleştirdi ve bizi bekledi.
" Arya ilk önce sen in. Cem sen inince beni indirmeye çalışacak."
Onu onayladım ve sarıldığım belinden uzaklaştım.
Merdivenlerden dikkatlice aşağı indim ve Eyşan'ın yanında durdum. Cem ile Emre de yavaşça aşağı inince tahta kapıyı kapattılar.
Karşıma baktığımda simsiyah bir koridor gördüm. Yerde LED ışıklar vardı ve nereye gideceğimizi onlar gösteriyordu.
Eyşan ve Cem ile uzun koridorlar ve bir kaç kapı sonrasında geniş bir alana açıldık.
Teması siyah ve kırmızı olan bir şato gibi bir yerdeydik. Girişte şöyle yazıyordu.
" Burada güneş açmaz. Aynı kilitli anılar gibi."
İki cümleydi ama beni ürkütmeye yetmişti çünkü gerçekten buraya güneş ışığı bile sızmıyordu. Her tarafta lamba ve florasan ışıklar vardı. Gözlerim acıyordu.
" Burası.. çok korkunç. Gitmek istiyorum."
Gitmek istedim ama arkadan gelip kolumu tutan biri yüzünden hareket edemedim. Çırpındım ama öyle sıkı tutyorru ki canım acıyordu.
" Seni aşağılık bırak beni! "
Hala çırpınıyordum ve kollarım ağrımaya başlamıştı.
Adamın bacağına vuruyordum ama yine de fayda etmiyordu. Emre 'ye baktım ama o yanımda değildi. Eyşan ve Cem de ortalıkta yoktu.
" Emre ! "
Çırpınışlarım boşunaydı. Kaşlarımı çatarak beni tutan adama baktım. Adam korktuğum hamleyi yaptı ve sağ elini yumruk yapıp yüzüme salladı. O an ki baş dönmesiyle yere yapışmıştım ve hatırladığım tek şeyse birinin beni omzunda taşıdığıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARABORSA
Teen FictionBabası tarafından her seferinde ölümle burun buruna gelmiş bir kızın bir gün iki arkadaşıyla bilmedikleri bir minibüse binip kaçırılmalarını ve ajan olarak yetiştirilip düşmanları olan Katiller Çetesini konu alır. ( Kitap birinci kişi ağzından yazıl...