Taksi bizi kulübün önüne bırakmıştı ve iki blok öteye kadar binayı kaplayan kalabalık karşısında şaşkına uğramıştım. Bu akşam oraya girmemizin hiçbir olur yolu yok gibi görünüyordu. İçten içe sevinmeye başlamıştım çünkü buraya gelmeyi pekte istiyor sayılmazdım. Sakin bir restoranda yemek yemeyi tercih ederdim. Gürültü bir ortama ihtiyacım yoktu.
Berkay omuzlarını asıp dudağını büktü.
-''Siktir şu kuyruğa bak daha erken gelmeliydik.''
Kuyrukta ki insanlar içeriye girmeyi isterken bende bir an önce buradan gitmeyi düşünüyordum ki arkamdan birinin bana seslendiğini duydum.
-''Başak sen misin ? Hey Başak buradayım.''
Sesin geldiği yöne döndüğümde elini sallayıp yanına gelmemi isteyen Semih'i görüştüm. Üçümüz girişe doğru yürüyüp bir doksanın üzerinde, insanların gözünü korkutacak kadar yapılı olan Semih'in önünde durduk. Kollarını bana dolayıp sıkıca sarıldı.
-''Seni gördüğüme sevindim Başak.Bu akşam kulübe akmaya mı geldiniz ?''
Yok cnm yhaa olur mu hiç öyle şey piknik yapmaya geldik tabi ki buraya. Sepeti de arabaya bırakmışız hemen alıp geliyorum -_-
-''Evet eğlenmek için gelmiştik ama kuyruğa bakılırsa başka bir güne kalacak gibi görünüyor.''
-''Saçmalık üçünüz içeriye giriyorsunuz.''
İpi bizim geçmemiz için kaldırırken ona kötü bir bakış attım. Berkay ve Zeynep o kadar heyecanlıydılar ki yüzlerinde kocaman bir sırıtış belirmişti. Yanından geçerken Semih kolumu tuttu.
-''Eğer içeri de rahat edemez yada bir şeye ihtiyacın olursa bana söyle.''
Teşekkür ettiğimi belirtir şekilde başımı sallayıp gülümsedim.
Kulübün ana girişine açılan ufak koridorlardan beraber yürüdük. daha önce birçok kulübe gitmiştik. ama şimdiye kadar gördüğüm en kalabalık ve gürültülü yerlerden biriydi. Alanları dolduran insanlara baktım. Tavandan sarkan floresan ışıklarla aydınlatılan barın köşesine gittim. Kocaman bir dans pisti vardı ve rengarenk ışıklarla aydınlatılıyordu. Duvarlar süetti ve hafif ışıkta parlıyordu. Yer ayaklarımın altından titriyor, müziğin ritmine göre oynamama resmen beni zorluyordu.
Zeynep beni ve Berkay'ı dans pistine doğru çekti ve beraber saatlerce dans etmiş gibiydik. İçkiye ihtiyacım vardı ve ben de onları bırakarak bara doğru yol aldım. Bardaki son yeri doldurarak Cosmopolitan sipariş ettim. İçkimi yudumlarken olduğum yerden biraz uzakta ki bir masada bir adam ve kadının tartıştığını gördüm. Kadın parmağını adamın gözüne sokarcasına sallıyordu ve göğsünün parmağıyla birkaç kez ittirmişti. Kafamı sallayarak kahkaha atmama engel olamadım. Sürekli öpüp barışacaklar mı diye beklerken adam da kızmış ve bağırmaya başlamıştı. O da parmağını kıza doğru sallıyor ve öfkeli görünüyordu. Uzun boylu, güzel kadın adama tokat atıp topuklarının üstünde geriye dönüp çıkışa doğru yürümeye başlamıştı. Adamın yüzüne bakınca ifadesiz olduğunu ve uzaklara baktığını fark ettim.
Sürekli onun bulunduğu yere bakıyordum çünkü hayatımda gördüğüm göze hitap eden en iyi adamlardandı. Sarıya çalan kahverengi saçlarının kenarları kısa, üst kısmı ise dalgalı ve uzundu. Çıkık, köşeli çenesi oldukça dikkat çekiyordu. Keskin elmacık kemiklerinden gözümü alamıyordum. Çok uzakta ve yetersiz ışığın bulunduğu bir alanda oturduğu için göz rengini seçemiyordum fakat hangi kadın olursa olsun kendini o gözlerde kaybedebilirdi.
-''Baya yakışıklıymış Başak.''
Zeynep adama bakarken gülümsüyordu. Allah'ım adamı kestiğimi bilmesini istemiyordum çünkü hemen gidip aramızı yapmaya çalışacak kadar deli ve çılgın bir insan duruyordu karşımda.
-''Sadece bir kadın tarafından tokat yediği için ilgimi çekti.''
Zeynep yüksek sesle kahkaha atınca konuyu değiştirmenin zamanı geldiğini çoktan anlamıştım. Beni tekrar dans ve azgın adamlarla sürekli mücadele etmek zorunda kaldığım kalabalık dans pistine sürükledi.
Kulüp gittikçe bunaltıcı bir hale gelmeye başlamıştı ve oldukça fazla temiz havaya ihtiyacım vardı. Kapıya doğru ilerlerken Zeynep'e hemen geri döneceğimi söyleyip yanından uzaklaştım. Dışarıya çıktığımda Semih'in Bay Yakışıklı'ya dışarıya kadar refakat ettiğini gördüm.
-''Tamam Çağdaş Bey. Bu gece içkiyi fazla kaçırdınız eve gitme vaktiniz geldi.''
Adam bir o yana bir bu yana sallanırken anlamadığım bir takım şeyler söyledi.
-''Semih noluyor ?'' diye öylesine sordum.
-''Bu adam içkiyi biraz fazla kaçırmış barmenden yeni bir içki isteyip alamayınca da olay çıkartmış.''
-''Ne yapacaksın peki ?''
-''Böyle insanları içeriden çıkartıyorum. Çıktıktan sonra sorumlulukları benden değil.''
Semih'e bakarken başımı hafifçe yana eğdim.
-''Zorlukla ayakta durabiliyor senin yardımınla. Eve tek başına gidebileceğini sanmıyorum.''
Beynim hemen durmamı emrediyordu çünkü az sonra ne yapacağımın farkındaydı. Ama kalbim ona yardım etmemi söylüyordu.
-''Ben eve sağ salim gittiğinden emin olurum.'' demiştim bir anda Semih'e.
-''Başak bu hiç iyi bir fikir değil. Kiminle uğraştığından haberin yok.''
Ellerimi havaya kaldırıp konuşmasını yarıda kestim.
-''Ne yaptığımı biliyorum ve bu adamın yardıma ihtiyacı var.''
-''İyi bir kalbin var Başak ama bazen gerçekten deli olduğunu düşünüyorum.''
Çantamdan telefonumu çıkartıp taksiyi aradım. Bay Yakışıklı sırtı duvara dayalı bir şekilde kaldırımda öylece oturuyordu. Pahalı olduğu her halinden belli olan takımı bazı düğmeleri açılmış kaslı göğsünü gösteren gömleği dikkatimi çekmişti. Bir seksen boyunun üzerinde vücudu fit olmasına rağmen baya kaslıydı. Saçı ve yüzü gibi vücudu da mükemmel görünüyordu. Yanına gidip ayağa kalkmasında yardım etmek için kolundan tuttum.
-''Hadi seni eve götürelim.''
Bana sarhoş, yeşil gözlerle baktı.
-''Seni tanıyor muyum ?'' derken dili sürçmüştü.
Sırtına hafifçe vurduktan sonra adamı yeni gelen taksiye doğru yürütmeye çalıştım. Onu koltuğa oturtmadan önce cebinden cüzdanını alıp bende ardından bindim. Cüzdanını açıp içinde bulduğum adresi taksi şoförüne uzattım.
-''Onu bu adrese bırak.''
Şoför adresi bana verdiğinde adının ne olduğunu merak edip sürücü belgesine baktım. Adamın omzuna hafifçe tekrar vurdum.
-''Seninle tanıştığıma memnun oldum Çağdaş Erbay.''
Bana baktıktan sonra kafasını omzuma koydu. Ufak bir gülümsemenin yüzümde belirmesine izin verdim.
