Ülev içinden:koş Ülev koş!tren kaçıyor,koş...olanca gücüyle koşuyordu.ama vagonlar kapılarda oluşan insan salkımlarını yalayıp yutmak üzereydi.o yine de umutsuz değildi.son yolcu olarak son vagonun koynuna sokulabileceğine inanıyordu.bu yüzden soluk soluğa koşuyor koşuyordu.bu sırada yoldaki çamurun beline kadar sıçradığını duyumsuyordu.daha şimdiden içini paltoyu çamurdan arıtma kaygısı sarmıştı.bu dert yetmiyor gibi birden bağrına bastığı dosyadan kayan kitap çamurun gözüne düştü.beymimde çakan öfke şimşekleriyle gözleri karardıama kendini koy vermedi.yere eğilip kitabı kaparak koşmayı sürdürdü.son anda vagona daldı.onu taa uzaklardan beri izleyen makinist hoşnutluklu mırıldandı:"aferin kız!"Makinist sabahları treni kaçıran insanların gün boyu işlerinin ters gittiğine inanıyordu.bu yüzden ardında yolcu bırakmamaya özen gösteriyordu.Ülev çamıra bulanan bitabı başının üstüne doğru kaldırarak kendinden uzak tutmaya çabalıyordu.trenin sarsıntısıyla burun üstü devrilir gibi oldu.ama çabuk toparlandı.zaten etten duvarlarla çevrilmişti.yere kapaklanma gibi bir korkusu yoktu.bacaklarınıbiki yana açarak dengesini buldu.tepede tuttuğu kitabı yavaş yavaş göz düzeyine indirdi.