Nefretin ilk tohumları

37 4 8
                                    

[Lee Jeno]

Beyaz ve mavi renkli dört duvarın içinde ne için buraya geldiğini dahi bilmediğim mavi saçlı çocuğu dinliyordum. İnce uzun parmaklarım arasında sarı kalemi dolaştırırken bir kulağımı çocuğa verdim.

"Benim adım Na Jemin efendim, siz benim idolümsüzün bu kadar genç yaşta gerçekten güzel işler başardınız. Küçüklüğümden beri oyun oynamayı çok severim ve bunda iyi olduğuma sizi temin edebilirim. Beni eğer yanınızda staja alırsanız buna minnettar olurum."

Çocuğun sözlerini yarım yamalak dinledikten sonra umursamaz bir yüz ifadesi takındım.

"Üzgünüm ama daha 17 yaşında liseden yeni mezun olmuş bir çocuğu işe alacak değilim, en iyisi sen garsonluk işleri falan yap büyüdüğünde tekrar konuşuruz."

Ayağa kalktım ve yanına yaklaştım. Sağ elimi omzuna koydum ve boşta kalan elimle ona kapının yerini gösterdim.

Bana beni öldürmek istermişçesine bakıyordu, bu bakışlara alışıktım etrafımda ki herkes öyle bakardı, hoşuma da giderdi.

Çocuk elimi omzundan ittirip bir hışımla odayı terk etti.

Ne olmasını bekliyordu ki sadece oyun oynamayı bildiği için ona şirketimin kapılarını açmamı mı?

[Na Jaemin]

Lee Jeno'nun odasından çıktıktan sonra ne kadar aptal olduğumu düşündüm. Gerçekten, asla gerçek kahramanlarınızla tanışmamanız gerektiği fikrini unutmuşum.

Ama bu daha başlangıçtı, hırsım ile onu alaşağı edecektim öyle ki bana yalvarmak zorunda kalacaktı.

Bu fikir hoşuma gitmişti.

[3 sene sonra. Jaemin 20, Jeno 22]

Toplantı odasında çalışanlarım ile yeni oyun fikrimizi tartışıyorduk. Evet benim çalışanlarım. 3 sene içerisinde inanılmaz şeyler başarmıştım öyle ki Lee Jeno'nun şirketi ile başa baş gidiyordu oyun satışlarımız.

Bu şirketin benim olduğunu öğrenmesi için ise harika bir fikrim vardı ama önceliğim şu an bulunduğum toplantıydı ve kulağımı Jisung'ın dediklerine kabarttım.

Gerçekten parlak bir çocuktu henüz 18 yaşındaydı ve onu yetiştirebildiğim için kendimle gurur duyuyorum.

Jisung'ın sunumu bittikten sonra toplantı odasında ki herkes Jisung'ı alkışladı ve hep birlikte odadan ayeıldık.

"Efendim, Lee Jeno'ya kendinizi nasıl tanıtmayı düşünüyorsunuz aklınızda bir fikir var mı?" Sinsi gülüşümü takınıp dilimi dişlerimin üstünde gezdirdim.

"Sen o işi bana bırak Jisung, öyle sinirlenecek ki boynundaki güzel damarları patlayacak."

-birkaç saat sonra-

Lee Jeno'nun ofisinin önünde duruyordum, derin bir nefes alıp kapısını tıklattım. İçerden derin sesi duyuldu ve bana içeri gelmemi söyledi.

Beni karşısında görünce, dikleşti ve sinir bozucu gülümsemesini takındı.

"Ah, Na Jaemin tavsiyeme uymuşsun artık büyüdüğüne göre sana iş verebilirim ne dersin?" İçten olmayan bi kahkaha ile dediklerini karşıladım, yüzü düşmüştü belli bariz görülüyordu.

"Lee Jeno, sana çok teşekkür ederim hırsımı tetiklediğin için." Sandalyelerden birine yerleşip bacak bacak üstüne atıp konuşmama devam ettim.

"Eğer sen istersen benim şirketimde hademelik işi boşaldı, eminim hızlı öğrenirsin zaten şirketin batmanın eşiğinde işsiz kalmamış olursun."

Çenesi kasılmış, boynunda ki damarlar hafif belirginleşmişti. Onu sinirlendirmeyi başarmıştım.

"Senin şirketin mi? Bir dakika sen 'Na' gamers' şirketinin sahibi misin?"

"Evet, en büyük rakibin olan şirketin sahibiyim bebeğim, neyse ben seni tutmayayım ağlayıp zırlaman gereken konular var malum." Oturduğum yerden kalkıp yavaşça kapıya doğru adımladım, kapıyı açtıktan sonra arkama tekrardan dönüp konuştum.

"Ah unutmadan, seni bu piyasadan sileceğim Lee Jeno."

Merhabalarr!! Uzun süredir fic yayınlamıyordum ve eskilerin hepsini kaldırdım çünkü aşırı cringe geldiker gözüme nyse umarım beğenirsiniz ne sıklıkla bölüm yayınlarım bilmiyorm ama ilham geldikçe diyelim bölümleri uzun tutmaya çalışacağım şimdilik bir fikriniz olsun diye bu bölümü yayınladım intro gibi düşünün mwaahhh<3

Ambivalans, NominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin