"Bade, Bade iyi misin?"
"Şey... Ben... Ben..." Terleyen avuç içlerimi elbiseme sürtüp duruyordum. Dizlerimin bağı çözülüyordu. Ellerim titriyor, vücudumdan bir şeyler boşalıyordu sanki. Sinir atağı geçirmek üzereydim.
"Özür dilerim Cesur. Çok üzgünüm. Gerçekten çok üzgünüm."
Sırtımdan soğuk terler akarken titreyen elimi ağzıma götürüp ağlayarak uzaklaştım yanından.
"Neler oluyor?"
"O iyi mi?"
"Kötü bir haber mi aldı?"
"Dikkat çekmeye çalışıyor bence."
"Kesinlikle dikkat çekmeye çalışıyor."
"Bu ortamlara uygun biri değil zaten."İnsanların konuşmalarını duymazlıktan geldim. Birisi incindiğinde ne kadar acımasız olabildiklerini bir kez daha fark ettim onlar sayesinde.
"Hepinize geldiğiniz için teşekkür ederiz." Cesur'un titreyen sesini salonda duyabiliyordum. Daha çok ağlayarak merdivenleri çıkmaya başladım.
"Bade, kızım, ne oldu? İyi misin?" Kiraz teyze elleri bulaşık telaşla merdivenin önüne geldi. Ona baktım ama cevap vermeden yukarı çıkmaya devam ettim. Onun bile her şeyi bildiğini ve bana söylemediğini düşünüp daha çok mahvoluyordum.
"Cesur oğlum, nesi var?"
"Kiraz abla kızları yukarı çıkarma."
Odama girip ağlayarak hızlıca valizimi toplamaya başladım. O sırada Cesur girdi odama.
"Bade, Bade, dur, Bade!"
Omuzlarımdan tutup sarstı beni."Seni artık anlıyorum Cesur. Gizemli hareketlerini, Atilla'dan bahsederken neden bu denli benden nefret ettiğini, bana neden kaba davrandığını, neden sonradan nazikleştiğini... Ne yapmak istediğini anlıyorum."
Başını iki elinin arasına aldı.
"Hayır, hiçbir şey anladığın yok.""Cesur, onun eşi olduğumu bilerek beni kabul ettin. Neden?"
Cevap vermedi.
"Ben söyleyim. Çünkü kızkardeşinin intikamını almak istedin. Bunu kızkardeşine yapanın aynı acıyı çekmesini istedin. Ne yazık ki Atilla tek çocuktu ve geriye sadece ben kalmıştım. Aptal ben! Nasıl inandım sana, nasıl inandım sözlerine, anlaşmana!"
"Bade yapma, lütfen. Öyle bir şey değil." Çaresizlikle beni kolumdan tutup beni engellemeye çalışıyordu.
"Cesur ben zaten sana bir şey yapmadım, ailene bir şey yapmadım, kızkardeşine bir şey yapmadım. Bilsem Atilla'yla evlenmeyi kabul eder miydim?"
"Biliyorum. Biliyorum." Yüzümü avuçları arasına aldı. Darmadumandım. Yüzüm, gözüm birbirine karışmıştı. Çıldırmıştım. Deli gibi bakıyordum gözlerine.
"Lütfen, Bade, lütfen." Alnını yüzüme dayadı. "Lütfen sakin ol bak, konuşalım."
Onu itip sesli sesli ağlamaya başladım. Tacımı bir kenara fırlatıp parmaklarımı saçlarımın arasına daldırdım ve orada öylece bekledim.
"Nerede hata yaptım? Allahım ben nerede hata yaptım?" Ona dönüp işaret parmağımı salladım. "Sana inandım, güvendim, sevdim. Hiçbir zaman böbürlenmedim, kibirlenmedim. Kimseye nispet yapmadım. Kendi halimdeydim ben ya. Mutluydum."
"Lütfen böyle söyleme. Kahroluyorum Bade, lütfen." Benimle birlikte o da ağlamaya başladı. Sarılmak istedikçe onu ittim.
"Allahım ben şimdi ne yapacağım?" Yüreğim sıkışıyor, nefesim daralıyordu.
Yüzümü ovaladım. Valizime eşyaları tıkmaya devam edecekken Cesur kollarımı da tutup bana daha sıkı sarıldı.
"Bırak beni. Lütfen. Bırak artık." Ağlayarak kendimi aşağıya doğru bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Görevimiz Mutluluk
RomanceBebeğini kaybeden acılı bir anne ve bebeğine süt anne arayan terk edilmiş bir babanın aşk ve ihanetlerle çevrelenmiş sıra dışı sürprizlerle dolu hayat hikayesi. "Hiçbir şey göründüğü gibi değildir." Keyifli okumalar...