Telefona uzun süredir bakmıyordum, zaten gelen bir bildirim de yoktu. Abimler bahçede semaver yakmış çay içiyorlardı, bense çatının küçük camından onları izliyordum.
Eğer bana mesaj atan içlerinden biriyse şuan iletişim kurmanın tam zamanıydı.
Asiye:
Asiye: Bebeğim gel locadayıız, napıyosun bakalım?
Bildirim gittiğinde hepsine baktım, bir anda abim harici hepsi göz göze geldiler ve hızlıca telefonlarını çıkartıp kontrol ettiler ve kapattılar. Anlaşılan ya hepsi birilerinden mesaj bekliyordu ya da bana yazılan mesajlardan haberdarlardı.
Telefonuma gelen bildirim sesiyle hızlıca kilidini açtım.
0538x:
0538x: Evet süper zeka, çay içtiğimi biliyorsun dakikalardır orda olduğunu biliyorum. Sorduğun sorunun cevabını da almış oldun sanırım?
Asiye: Bir bak bakayım bana cevabı almış mıyım almamış mıyım o zaman anlarız
0538x: Olur Asiye hatta direkt geleyim ben yanına çıkayım.
Asiye: Demirden korksaydık trene binmezdik!
Aşağıda oturanları izlediğimde semaverin fotoğraf hizasına göre abim, Furkan abi ve Murat abi vardı. Abim olamayacağına göre ikisinden biriydi.
Asiye: Ya Murat'sın ya da Furkan!
0538x: Abi eklerine noldu? Dağa mı kaçtılar!
Tam mesaj yazacakken kafasını kaldırmıştı ki çoktan dağılmaya başlamışlardı. İlk kalkan Murat abiyle Furkan abi olmuştu. Murat abi bir nedenden dolayı kafasını çevirip sertçe bakmıştı Furkan abiye. Düşündüğüm şey olmaması adına izlemeye koyuldum. Herkes dağıldıktan sonra Hasan abi ve abim bir şeyler konuşmaya başladılar. Hasan abi çevik kuvvetti, abim ise yunustu. Beraber hazırlanmışlardı sınavlara, şimdi ise aldıkları tatil iznini yine beraber değerlendiriyorlardı. Camı açıp abime seslendim.
"Bardakları da alacakmışsın, annem öyle söyledi!"
Perdeyi çekip içeri girdiğimde dışarıya bakmaya devam ediyordum tabi kii.
Abim kafasını yavaşça salladığında Hasan abi bir süre daha bakındı pencereme, sonrasında kafasını çevirip abim ile konuşmaya devam etti.
Burdan bir nane olmazdı ya, boşu boşuna vaktimi harcamıştım. Çatı katına dayadığım merdivenlerden inecekken duyduğum araba sesi ile adımlarımı hızlandırdım. Aşağıya indiğimde üzerime doğru koşan bir Vera vardı, birkaç adım gerileyip dengemi kurmak istediğimde arkamda olan her kimse onu fark etmemiştim. Ayağı takılıp yere düştüğünde bende kendimi onun üzerinde bulmuştum.
Film sahnesi gibi gözüken bu sahneden hızlıca kurtulmak için ayaklandığımda gördüğüm gözler ile gecenin ayazında yanmaya başlamıştım bile. Gece boyu kafasını bile kaldırmayan Alparslan abi şuan tüm öfkesi ile bana bakıyordu.
"Kızım dikkat etsene, kör müsün sağır mısın arkandan seslendiğimi bile duymadın!"
Vera olan biteni şaşkınlıkla izlerken benimse gözlerim dolmaya başlamıştı, Alparslan abi çok ciddi bir adamdı tıpkı Mehmet abi gibi. İkisi de zamanında askeri lisede okumuş ve üniversitede de kara harp okuluna gitmişlerdi. Yüzbaşı olan Alparslan abi tüm gövdesiyle korku salarken, Mehmet abi ise bakışları ile birini öldürebilirdi.
Onlardan korkmuyordum fakat aramızda olan yaş farkı gereğiyle de olsa fazlasıyla çekiniyordum. Vera ise küçüklüğünden beridir onlarla vakit geçirdiği için alışıktı, ikiside Vera'nın kuzeniydi.
Gözlerimin dolduğunu gören Vera, annemin inekleri kovalamak için getirmiş olduğu fındık odununu hızlıca eline aldı ve Alparslan abinin bacağına yapıştırdı.
"Ne bağırıyosun kıza ayı! İnsanlıktan nasibini almamış şey seni! Kaybol çabuk defol bak elimde kalacaksın!"
Alparslan abi homurdanarak kafasını çevirdi ve elindeki fenerle yürüme başlamıştı. Bana sıkıca sarılan Vera ise arka balkona doğru yürümemi sağlamıştı.
______________________________
Selaaam bugün atılan son bölüm olabilir, devamı artık yarıın...
Ee nasıl gidiyor alıştınız mı minik karakterlerime? Her şey karışık gelebilir ama alışacaksınız kır çiçeklerim merak etmeyin 🧡🧡🧡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yayla Çiçeğim / yarı texting
Teen Fiction0543x: Geldin yine yaylaya güneşle beraber, kaç gündür sisliydi. 0543x: Gönlüme açtırdığın Güneşi bir bilsen, yaylayı kasıp kavururdu anasını satayım! Asiye: Kimsin? Gerçekten bir telefon sapığım eksikti! 0543x: O nasıl laf Asiye, sapık falan ayıp o...