Hazan'ın dediklerine gülerek karşılık verdi, ve sonunda bara gelmişlerdi.
Yekta arabadan indi ve ilerlerken;
"Ben arabada kalabilir miyim?"
"Olacaklar sorun değilse, keyfine bak"
"Ne?Hayır hayır seninle geleceğim." dedi korkarak.Ardından genç adamı takip etti.
Bu yer gerçekten iğrençti...ayak üstü sevişiyorlardı bildiğin, mide bulandırıcı.
Yekta ise önüne gelen her kıza selam veriyor, göz kırpıyordu.
En sonunda bir odaya girmişlerdi.Bu odada sadece masa ve koltuk vardı, ve koltuğa oturan siyah takım elbiseli bir beydi.
Yekta'yı görünce hemen ceketini ilikleyip kalktı.E tabi patronuydu.
Yekta ise Hazan'ı nasıl başından atacağını hesaplıyordu.
"Hoş geldiniz efendim"
"Kızlar ne oldu?" dedi göz kırparak.
"Biri bu gece sizinle efendim"
"Oda da değil mi?"
"Evet efendim"
Yekta gitmek için arkasını döndüğünde ona masum bakan Hazan'ı gördü.
"Sen içeride keyfine bak"
"Hayır..lütfen, böyle yerlerde bulunmadım hiç!" dedi korkarak genç kız.İnanamıyordu! ablasının kendisini bu şekilde bir yere gitmesine hiçbir şey dememesine inanamıyordu! Gerçekten korkuyordu, yabancıydı, ne bedeni ne ruhu.
"Saçmalama kızım! git eğlen keyfine bak!"
"Gerizekalı! Ben böyle bir yere ilk defa adımımı atıyorum! Bak gerçekten ben burada duramam!"
"Sen bana geri zekalı mı dedin?!" diyerek kolundan tutup savurdu genç kızı.Ve kapıdaki adamları çağırıp:
"Sizin olsun, ne yaparsanız yapın!" dediğinde Hazan şok oldu.Adamlar gözüyle yiyip bitimişti resmen.
Yekta gitmek için hareket ettiğinde genç kız yere oturarak bacaklarından tutup yere doğru konuştu.
"Özür dilerim..Lütfen!"
"Böyle ol, canımı ye" dedi sinsice gülümseyerek.
Ve tekrar arkasına dönüp giderken Hazan bir kere daha seslendi;
"Hey! nereye?"
"Burada dur işte!"
"Ben gerçekten korkarım, lütfen"
"Sen şimdi görürsün!" dedi ve Hazan'ın yaka paça hızlıca arabaya soktu.
"Ne oluyor?!"
"Göreceksin!" dedi ve gaza yüklenip hızlı bir şekilde arabayı kullandı.
Hazan gerçekten korkmuştu! bu hayrı alamet değildi!
2 SAAT SONRA
"Nereye geldik?" dediğinde kızı hiç dinlemeden yine kolundan asılıp evin kapısına kadar götürdü.
"Ne yapıyorsun Yekta? İmdaaat! İmdaat!" diyerek bağırmaya başladı.Genç adam kıza sinirlenmiş kimsenin bilmediği evine götürmüştü.
Bağırmasıyla eliyle ağzını kapatan Yekta, elinin ısırılmasıyla inledi.
"İmdaat!" dediğinde konuştu genç adam.
"Ya sus ya da ben susturacağım!"
"Lütfen yard—-" demeden Yekta, Hazan'ın dudaklarını sert bir şekilde esir almıştı.
Hazan bu iğrençlikten kurtulmak için savaşıyordu.Ve aniden ittirdi.Hıçkırarak ağlamaya başladı genç kız, bağıra bağıra.
"Bağırma demedim mi ben sana?!" diyerek kapıyı açıp genç kızı duvara yapıştırdı. ve boynuna gömüldü.Durmuyordu genç kız, savaşıyordu bedeni için.
Yekta fazla kıpırdamasına kızdığı için arkasındaki kapının kulubuna bastırarak hemen arkasında ki yatağa yatırdı genç kızı.
Yekta yatağın üzerine yatan kızdan ayrılarak üzerindeki beyaz gömleği çıkarmak için düğmelerini hızla çözerken konuştu Hazan;
"Yapma! Sana yalvarırım! Lütfen! Herşeyi veririm, her istediğini yaparım ama bunu yapma!" dedi hıçkırıklarının arasından.
"Sen hakkını kaybettin! Ben size demedim mi evimden defolun diye!" dediğinde yine gömüldü kızın boynuna.
Ve bir çırpıda tişörtünü çıkardı genç kızın.
Hazan kendinden iterek konuştu;
"İstedim! deliler gibi.Ama ablam..."
"Şimdi kurtarsın ablan seni!" dedi ve Hazan'ın göğüslerine kafasını gömerek.Genç kız hıçkırıklar arasında ağlayarak yine itti Yekta'yı.
"Ben ne yaptım?" dedi ağlayarak.
"Sen değil ablan yaptı! Senin tek suçun onunla gelmen!"
"O zaman bunu bana neden yapıyorsun?!" dedi Hazan.
"Ablan yüzünden!" "Onun hıncını neden benden çıkartıyorsun!"
"Benim canım istiyor!"
3 SAAT SONRAYekta bu gece sinirini, öfkesini almıştı.Ama daha yeni başlıyordu Hazan'a yapacakları.
Genç kız acı bir şekilde bağıra bağıra susuyordu.
Uyanan Yekta, yanındaki çıplak kadının omuzlarına minik bir öpücük konduruyor.
Hazan bundan iğrenmişti.
Yekta'nın dudakları hala Hazan'ın omzundaydı, genç kız aşırı huzursuzlanarak çarşafı üzerine alarak ayağa kalktı.
Yekta buna kızmıştı;
"Yerine geç!" Hazan deliler gibi öldürmek istiyordu genç adamı.
Ve dediğini yaparak yatağa geçti ve oturdu.
Sessizliği bozan Hazan oldu;
"Bana bunu nasıl yaparsın? Senden gerçekten iğreniyorum! Allah belanı versin!" dedi ağlayarak.Helak olmuştu genç kız, saatlerce ağlamaktan gözleri şişmişti.
"Ağlama!" diyerek bağırdı Yekta.
"Ağlama? Çok kolay değil mi? Senden nefret ediyorum, nefret!"
"2-3 saat önceye kadar bana ait oldun, ama inanır mısın hiç heyecan vermedin" dediğinde şişmiş gözleriyle Yekta'ya baktı, ve sert bir tokadı geçirdi suratına.
Genç adam tokattan sonra gülümsedi ve hırslı bir şekilde yanındaki kadını tekrar altına aldı.
"Bana bir daha hakaret edecek misin?! Bir daha dokunacak mısın?!" genç kız hiçbir şey söylemeden bitmeyen lanet olası göz yaşlarını döktü.
Yekta cevap alınmayınca genç kızın boynuna gömülüp, 2.kez hızlıca içine girdi.
Genç kız sesli ve acı bir şekilde bağırdı.
Genç adamın gel gitleri devam ediyordu;
"Bana hakaret edecek misin?" genç kız çığlıklarını arasında cevap verdi;
"H-Hayır!" dedikten sonra çekildi ve yan tarafa oturdu.
Genç kız acıyla inlerken Yekta kahkaha atıyordu;
"Eğer ters bir şey yaparsan, seni bu şekilde cezalandıracağım!"
"Tiksindim.Ne ağladım, ne kalbim kırıldı, büyürken ben en çok tiksindim"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sesi sonbahar
RomanceYekta,babasının genç kadınlarla evlenmesinden nefret eder, hele ki babasının annesini bu kadar çabuk unutması onu parçalıyor. Bu sefer ki evlilik bambaşka, Hazra evlendiği adamın oğlunu severken, kız kardeşinin nasıl bir işkencede olduğunu bilmiyor...