eve dönüş hikaye 2

46 9 7
                                    


Maske, mesafe, beş aşı ve Covid oldum. Lütfen sizlerde daha dikkatli olun. Hafif falanda geçirmiyorum. Dışarı çıkıp geldiğim her seferinde  duş aldığım halde.

 Bir hafta tecrit ve ilaçlar. Eğer başımın ağrısına dayana bilirsem yazmaya devam edeceğim. 

Bu hikaye biraz aksadı. hepinizden özür dilerim.


" Sude, devamını anlatma istersen. Senin üzülmene dayanamıyoruz." Sevgi.

"Daha önce söylediğim gibi ağlamam ve üzülmem güçsüzlüğümden veya çaresizliğimden değil. Nasıl bu kadar kör ve sağır oldum diye kendime kızmamdan. 

Ben nelere dayandım. Çok güçlüyümdür."

"Ağlamak güçten gelir. Güçsüzlükten değil." Bergüzar.

"Öyleyse başlıyorum. Mafya kılıklı adamla akşam bir otelin restoranında buluştuk. 

Orta yaşın biraz üzerinde şık giyimli iğrenç görünümlü birisi. Yanında kızı yaşında bir kadın var. İçeri girerken kızı mıncıklıyordu. 

Zafer, bu otelin ve daha bir çok otelin sahibi olduğunu ve ona bizim bir liraya kiraladığımız tekneleri on liraya kiralamamız gerektiğini ve adamı baştan çıkartmamı söyledi.

İtiraz edecek oldum, beni öperek, "Meraklanma sana zarar vermesine izin vermem," dedi.

Çok sonra öğrendim ki, adam bu teknelerde Arap iş adamlarını, Rusları falan ağırlıyormuş. Yani uyuşturucu ve seks.

Neyse yemek vukuatsız geçti. Zafer, anlaşma yapacaklarını ve ertesi gün adamın ofisinde buluşmak üzere anlaştı. Bunu kutlamak için de,  yemekten sonra gece kulübüne gittik. İçkiler su gibi. Adam bir ara kızın kulağına bir şeyler söyledi. Kız, Zaferin yanına geldi onu okşamaya başladı.

Zafer gülüyordu. Kız bir sigara yakıp Zaferin ağzına verdi ben şaşkın ama kafam biraz iyi olduğundan bir şey diyemiyorum. 

Sigara içmediğim halde,  Zafer, sigaradan bir nefes çekmem için beni zorladı ve ben sadece o nefesi ve öksürüğü hatırlıyorum.

 Ha, bir de adamın bana viski bardağını  kafama dikmesini. Her şey böyle başladı!

Gözlerimi açtığımda su diye yanıyordum ve başım çatlıyordu.

Etrafıma bakmayı akıl ettiğimde, iğrenç adamla yataktaydım. Üzerimde sadece inci kolye vardı.

Çığlık attım. Adam bana sarılıp," Ses yapma başım ağrıyor," dedi. 

Adamı daha kuvvetli itmeye çalıştığımda, üzerime çıktı ve ağzımı pis elleriyle kapatıp bana tecavüz etti.

İşi bittiğindeyse, beni yataktan attı.

"Git giyin, öğlenden sonra saat üçte kocanla ofise gelin, kocan yan odada benimkini beceriyordu," dedi.  

Nutkum tutulmuştu tüm bu olanlardan zaferin haberi vardı ve beni bilerek adamın koynuna yollamıştı. 

Doğru banyoya gidip kapıyı kilitledim. Vücudumu neredeyse kanayana kadar ovarak yıkadım  ağlayacak bile mecalim kalmamıştı.

Banyodan çıkıp süit odanın girişine giderken gördüm Zaferi. Kızın ellerini kelepçelemiş kaşık pozisyonunda yatıyorlardı. 

"Banyodan hiç çıkmayacaksın sandım güzelim!"

"Zafer ben senin soyadını taşıyorum bunu karına nasıl yaparsın. Sen insan mısın? v.b gibi ağzıma geleni söylemeye başladım.

Tek hamlede yanıma gelip, Ağzımı avucunun içine alıp baş ve işaret parmağı ile sıkarak,

"Bana bak. Bizim ortamda işler böyle yürür kızım bazen böyle bazen de başka türlü. Şimdi bekle beni burada bekle, duş alıp geliyorum."

Seninle bir yere gelmiyorum. İlk bulduğum uçakla dönüyorum ve boşanıyoruz.

"Kes sesini be, bana namus ayakları yapma. Bu kılıkla seni Palermo sokaklarında dolaştırmazlar bu bir , paran yok bu iki, öğleden sonra görüşmemiz var üç. 

Ayrıca bu gece adamın altında nasıl inlediğinin kayıtları var seni rezil ederim. O babanın ve kibirli annenin, hiç bir itibarı kalmaz."  

Balayım ve kör gözüm, ikinci haftada bitti. Bu evliliğe ve daha bir çok iğrençliğe iki yıla yakın katlandım. Şirketin ortağı ve tek yetkilisi bendim.

Sık sık turistlere rehberlik yapmak için onlarla seyahat etmeye başladım. 

Annem ve babam mutluluğuma imrenerek bakıyorlardı. Ablamsa kıskanarak. 

Zafer,  aileme karşı son derece cömert ve kibardı.

Evlilik hayatımız, bir çok kişiyi imrendirecek düzeydeydi.

Hafta sonları mutlaka ailemi çağırım mangal partisi verirdik. Masamdan güller hiç eksilmezdi.

Devamlı pahalı mücevherler , ya bir şampanya şişesine bağlı ya da orkidelerin içinden çıkardı.

Hepsi de ya çalışanların yanında, ya da ailemin yanında gelirdi. Başkaları varken sık sık sarılır ve öperdi.

O beni öptükçe midem bulanırdı ama, yine de gülümsemeye çalışırdım. 

Yani kızlar anlayacağınız içi beni dışı başkasını yakar dedikleri cinsten bir evliliğim vardı!

Annem bazen, "Artık bir torun sevsek mi Zafer oğlum," dediğinde bana sarılır,

"Karım daha çok genç ona doyamadım zamanı gelince o da olacak değil mi karıcığım," derdi.

Akşam eve birlikte geliyorduk. Eğer yurt dışından görüşmeye  veya davet ettiklerimizden gelen olursa, otelde onlara beni ikram etmekten ve onları kaydetmekten de ayrıca zevk aldığını anladım.

Bazı akşamlar onları izlerken benimle birlikte olurdu. İşkencem bitsin diye gün sayıyordum. 

Nasıl biteceğini bilmiyordum ama. 

Çok beklememe gerek yokmuş. Bir de ne dilediğine dikkat et derler ya! 

Gemiyle bizim turdan seyahat satın alan konuklarla birlikte on gün Akdeniz turundan sonra uçakla İstanbul'a döndük.

Konuklar çok memnun ve tek tek teşekkür ettiler. Çok mutluyum. Her rehberlik hizmeti verdikten sonra beğenileri alınca çok mutlu oluyordum zaten.

Konuklar çıktıktan sonra ben de çıktım. Gate kapısında dört kişi vardı iki kadın iki erkek.

"Sude Yıldız?"

"Kim öğrenmek istiyor?"

"Biz dolandırıcılık dairesinden polisleriz. Ben Hacer Gülen ekibin amiriyim.

 Sude hanım, sizi nitelikli dolandırıcılık,  uyuşturucu ticareti ve fuhuş yaptırma suçlarından tutukluyoruz. Arkadaşım haklarınızı okuyacak."

Dört sivil polis, iki kadın, iki erkek ellerime kelepçe geçirdiler. Ne diyeceğimi ve yapacağımı bilmiyordum.

Hava alanındaki insanların meraklı bakışları arasında sivil polis arabasına bindirildim.







AĞLADIĞIMA BAKMAYIN  (üç kadın)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin