Bölüm 17

50 17 0
                                    

Bölümle çok uyumlu bir parça=> Bikinisinde Astronomi

"Denizler cinayet işlemezler." Belki de çok şey anlatıyordur.

Liman sol tarafımda görünür hale geldiğinde atı yavaşlattım ve etrafımı incelemeye başladım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Liman sol tarafımda görünür hale geldiğinde atı yavaşlattım ve etrafımı incelemeye başladım. Bir taraf ufak tepelerle ve ağaçlar ile doluydu. Ancak diğer tarafta toprak yürüyüş yolunun yanında tahtadan yapılmış bir platform başlıyordu. Ortasından ise uzunca bir iskele çıkış yapıyordu. Sadece beş küçük balıkçı teknesi iskeleyi deniz tabanına bağlayan direklere bağlanmıştı.

İskelenin başından sonuna kadar olan kısımda üç tane sokak lambası vardı. Attan atladım ve dizginleri tek elimle çekiştirerek ortada duran direğe ilerlemeye başladım.

Uzun zamandır denizi görmüyordum ama benim için özleyeceğim tarzda bir yer değildi. Sular -nehir, göl, deniz, okyanus- genellikle insanlara huzur verirdi. Benim içinse içime bir sıkıntı oturtmaktan başka bir işe yaramıyordu. Bunun sebebi yüzme veya boğulma korkusu da değildi. Çünkü yüzmeyi bilmediğim halde suya atlamam gereken bir an yaşamıştım ve bunun için tereddüt etmemiştim. Benim problemim buradaki kapalı havada herkesi yutacakmış gibi görünen kapkara denizdi.

Buraya, bu girişten girmeye sadece bir kere gelmiştim ve bir kerede de deniz sanki fırtınalıymışçasına beni yutacağını düşünmüştüm. Ondan sonra ise şehrin içinde bulunan farklı yerlerden giriş yapmıştım. Bu yerin üzerime çöken kasvetini asla ama asla çözemeyecektim.

Boğuluyormuş gibi hissetmemek için elimdeki deri kayışı çok fazla sıkmaya başlamıştım. Hissettiğim fiziksel acının üstüme binen ruhsal ağırlığı götürmesini beklemek aptalca mıydı?

Direğin yanına varınca emin olmak için yeri kontrol ettim. Ayağım direğin etrafını saran uzun tahtalara sert tekmeler attım ve bana geri dönüşleri tok ses yerine tiz metalik bir ses oldu. Doğru yerdeydim.

Atı -hâlâ isim koyamamıştım- bağlayacak düzgün bir yere ihtiyacım vardı ancak sadece bir geceliğine ortada kaybolmayacağım için yapabileceğim tek bir şey kalıyordu geriye. İskelenin uzun çıkıntısına doğru yürüyerek balıkçı teknelerinin isimlerini tek tek gözden geçirdim. At iskeleye vuran ve ayakkabılarımıza sıçrayan sudan çekinerek temkinli adımlar atsa da benimle sona kadar yürüdü ve en sondaki tekneye ulaşınca durdum. Bu tekne en son buraya geldiğimde de buradaydı. Oldukça paslanmış ve eski püskü kalmıştı. Bakımsızdı ancak eğer denize açılmak isterseniz belli bir ücret ile sizi biraz ileriye götürebilecek bir kaptana sahipti.

Anılar zihnimi işgal edip ruhumu damgalamaya çalıştığında gözlerimi kırpıştırıp başımı iki yana salladım. Kendime gelmem gerekiyordu. Belleğimin neresinden koptuğunu bilmediğim bölük pörçük anıların yol açtığı yıkımlar ile uğraşacak zamanım yoktu.

Atın dizgininin tutarken öndeki oturaklara uzanmış yanındaki şişeden sarhoş olduğunu tahmin ettiğim adamı uyandırmak için ayağımı şiddetlice tekneye vurdum. Geminin bir tarafı biraz suya girerken öteki tarafı kalktı ve şiddetlice sallandı.

KANATLARIN RUHUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin