1.3

652 61 100
                                    

Öncelikle 1320 kelime ve uzun bir bölüm oldu. Üşenmeyip okuyup, bölüm sonuna kadar beyni yanmayan okurlara birer🍪
İyi okumalaar.

------------------------------

"Jason... Hepsi onun suçu, inan bana."

Anlamaz bir şekilde başımı iki yana salladım.

"Ne? Jason mı... o ne yaptı?"

Bir seri katil veya suçlu olamazdı. Yine de ne olursa olsun yanında olacaktım. Bu onu bırakacağım anlamına gelmezdi.
Benim onu bırakmamdan korktuğu için mi, yoksa başı cidden büyük bir dertte olup anlatacak cesareti bulamamış olduğundan mı söylemiyordu... anlamıyordum.

Büyük irislere sahip olan gözlerini çekingen bir tavırla benden kaçırdı. Bakışları ellerindeki yüzüklerdeydi.

"Biliyorsun... uzun zamandır ailem olmadan yaşıyorum. En azından azda olsa her şeyi idare edebiliyordum.
Bazen işe giriyordum ve tabii ki ardından kovuluyordum. Sence de isteyerek mi üç defa mezun olamamıştım? Hiçbir şeyle uğraşmak istemedim. Kolay bir şekilde para kazanmanın yolunu arıyordum.
Sonra... Jason'la tanıştım.
"Bazı şeyler sattığı hakkında bir şeyler duyuyordum. Anlarsın ya."

Düşündüğüm şeyin olmamasını umaraktan güçlükle yutkundum.

"Düzenli olarak ondan almaya başladım. Bana benim de onlara katılıp sattığım sürece benden para almayacağını söylemişti. Oldukça kârlı çıktığım için teklifini kabul ettim. Chrissy'i bilirsin. O bile benden alır olmuştu. Erkek arkadaşının bir uyuşturucu satıcısı olduğunu bile bilmiyordu.
Çünkü herkes beni biliyordu, artık tanınıyordum. Resmen uyuşturucu alıp satıyordum işte.
Bir gün... Bir grup adamda benden almak istedi. Parayı çoktan vermişlerdi ama onlara istediklerini verememiştim. Jason artık bana ilaçları veremeyeceğini, bana verdiklerinin ve kendi sattıklarımın parasını vermemi istedi. Buna inanabiliyor musun?! Onlar için o kadar uğraşmışken."

Ben... Bunların hiçbiri mantıklı değildi.
İçim içimi sıkar olmuştu. Tüm bu anlattıklarına inanmak istemiyordum. Seri katil veya suçlu olma düşüncesi bile daha iyi geliyordu. Zaten bir nevi suçlu sayılmaz mıydı?
Koridordaki o insanlar haklıydı. Zihnimde yankılanan onca ses... "Sevgilin gerçekten satıyor mu?"

"Leslie! Çok yanlış yapıyorsun. Ona güvenmemelisin, hiçbir şey bilmiyorsun!"

Bu Eddie olamazdı. O her zaman bana karşı iyi olmuştu. Zor zamanlarında bile yanında hep ben vardım. O kadar insan sırf onunla takıldığım için beni dışlarken yine de onu bırakmamıştım. Çünkü kötü yanını asla görememiştim.
Tüm bunlar ne zaman ve nasıl olmuştu?

Ellerimi hızla ondan çekip nefes alışımı düzene sokmaya çalıştım. Bakışları anlık olarak elime gittiğinde dolmuş olan gözlerinden yaşlar hızla süzüldü. Her şey gittikçe üstüme geliyordu.

"Eddie... şu an tüm bu olanları sindiremezken- sen- sen... parayı vermemen gerektiğini savunuyorsun! Sence tek önemli olan bu mu?!"

"Düşündüğün gibi değil!"

Arkama yaslanıp gözlerimi kapattım. O hâlâ konuşurken ne yapacağımı düşünüyordum.

"Gece kapımıza gelenler. O adamlardı işte. Paralarını geri istiyorlar. Jason ise benim üstüme gelmekte ısrarcı. O adamları Jason'ın gönderdiğine eminim! Eğer aptal olup o teklifini kabul etmeseydim... her şey daha iyi olabilirdi. Hem beni okuldan attıran da o! Asıl onun gitmesi gerekirken ben atıldım! Bu mantıklı mı?"

Sorusu yanıtsız kaldığında tekrar elimi tutmaya yeltendi. Buna izin vermeyip ayağa kalktım ve salondan çıkıp yatak odasına ilerledim. Arkamdan gelmeden önce

86's Baby. • Eddie Munson •Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin