⁰³

222 28 41
                                    

jeongwoo
şok oldun dimi

tanrı tipine vermiş
bu konu hakkında
konuşmak istemiyorum

jeongwoo
sana demiştim
beni yakalamak o kadar
kolay değil

tanrı tipine vermiş
sonraki teneffüs
maçta görüşürüz :))

jeongwoo
yine elin boş
döneceksin :)

tanrı tipine vermiş
göreceğiz :)

°°°

"JEONGWOO BURADAYIM!"

Terden alnına yapışmış saçları onu rahatsız edip, dikkatini dağıtırken boğazı yırtılırcasına bağıran takım arkadaşına pas attı.

Toptan kurtulur kurtulmaz koşmayı bırakarak bir eliyle saçlarını geriye yatırdı ve dizlerine elini yaslayıp eğilirken soluklandı.

"Gel bakalım şöyle."

Kolundan tutulup çekildiğinde dengesini sağlayamadığı için biraz tökezlemişti. "Yavaş." Kolunu geri çekmeye çalışırken "Kaçmayacağım, bırak." dedi yorgun sesiyle.

Haruto hem onu hem de maçın ortasında ayrılıp gittikleri için söylenen takım arkadaşlarını duymazdan gelerek hızını kesmeden ilerlemeye devam etti.

"Nereye gidiyoruz?"

Jeongwoo'nun sesi telaşlı olmanın aksine fazlasıyla sakindi çünkü Haruto onu her ne kadar sıkı tutuyor da olsa kolayca kaçabileceğinden emindi.

O bir yolunu bulurdu.

Şimdiye kadar her zaman bulmuştu.

Soyunma odasına girdiklerinde Haruto kenarda duran oturaklardan birini kapının önüne çekerek herhangi bir öğretmenin gelme ihtimaline karşı önlem almıştı.

"Gerçekten dövecek misin?"

En az onun kadar terlemiş olan Haruto kapıya arkasını dönerek ona yüzünü gösterdiğinde Jeongwoo ağzının şaşkınlıkla açılmasını önlemek için dudaklarını birbirine bastırmak zorunda kaldı.

En berbat gözükmesi gereken halinde bile fazla güzeldi. Jeongwoo, onun bu kusursuz görüntünün bedeli olarak aptal olmakla cezalandırıldığına emindi.

Jeongwoo, karşısındaki çocuk üstüne doğru ağır adımlarla yürürken istemsizce sesli bir şekilde yutkunduğunda Haruto korkutucu olduğunu düşündüğü ama aslında esmer olanın daha da heyecanlanmasına neden olan bir şekilde sırıttı.

"Ne oldu korktun mu?"

"Hayır."

Yalan değildi, yutkunmasının nedeni Haruto'nun yüzüydü.

Eğer o, bir ünlü olsaydı Jeongwoo onun en büyük fanboyu olabilirdi. Hani şu her hareketinde delice çığlık atan türden.

"Tabii, eminim hiç korkmuyorsundur."

Jeongwoo karşısındaki beden ve duvar arasında kaldığında aniden transtan çıkmış, kaçış yolu bulmak için soyunma odasında gözlerini telaşla gezdirmişti.

Belki Jeongwoo farkında değildi ama korktuğu, telaşlandığı zamanlarda olduğundan çok daha sevimli görünüyordu bu da diğerinin hoşuna gidiyordu.

Haruto sönmüş siniri yüzünden kaldırdığı yumruğunu onun yüzüne indirmekte tereddüt ederken Jeongwoo "Özür dilerim." demişti.

"Özür dilemek için fazla geç kalmadın mı?"

"Bu özür birkaç saniye sonrası içindi."

Haruto anlamayarak kaşlarını hafifçe çatmışken gevşemiş yumruğunu bilinçsizce aşağı doğru indiriyordu, o sırada Jeongwoo bunun tam zamanı olduğuna karar vererek dizini bükmüş ve Haruto'nun kasıklarına sertçe vurmuştu.

Jeongwoo, Japon olan karşısında acıyla iki büklüm olurken kapının önündeki oturağı kenara iterek son hızda oradan uzaklaştı.

×××

çekirge bir sıçrar iki sıçrar

89ıq✘haruwooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin