+18
Bazen bir seni seviyorumla, bazen bir çocukla, bazen bir ölümle değişir insanın hayatı. Bazense davetsiz bir misafirin gökten inip hayatınızı alt üst etmesiyle değişir her şey.
Metin her şeyden kaçarak kendi halinde yaşarken Sezen ile tanışır. H...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
İşler ilginçleşmeye başlamıştı.
Elindeki listeden iki tane daha depo seçip ortalığın tozunu dumana katmıştı Sezen. Birinde hiçbir zorlukla karşılaşmadan kapıda bekleyen iki adamı halletmiş daha sonra deponun içine park edilmiş kamyonun kasasına yüklü olan un torbalarını yakmıştı.
Diğer depo biraz zorluk çıkarmıştı Sezen'e. Limandaki depoyu tabiri caizse patlattığı için oradaki üretim şehir merkezinin dışındaki başka bir depoya aktarılmıştı. Beklediğinden fazla bir kalabalıkla karşılaşmıştı ama kendi cepleri de doluydu. Bir glocktan daha fazlasını yanına almıştı. Öncelikle deponun karşısındaki yapımı daha inşaat aşamasında yarım kalmış olan izbe bir binaya yerleşmiş, bir iki saat gözlem yaptıktan sonra kapıda bekleyen iki adamı elindeki Maja'nın deepweb'te bulduğu keskin nişancı tüfeği ile halletmişti. Sesleri duyan içerideki adamlar bulunduğu yere kurşun yağdırmışlardı fakat Sezen daha öncesinden kararlaştırdığı rotayı izleyerek deponun çatısına çok yakın olan iskeleden atlayarak binaya girmiş tabancası ve hızlı refleksleri sayesinde amacına ulaşabilmişti. Tek bir yara izi bile almamıştı.
Kimse kendisi kadar iyi silah kullanamıyordu. Kimse kendisi kadar iyi nişancı değildi.
İşini uzatmıyordu. Bulduğu her boşluktan kendisine yöneltilen silahları indirmek için tek bir atış şansı tanıyordu kendisine. Karşısındakileri insan olarak görmüyordu her zamanki gibi. Nefes alıp veren, bir yerlerde aileleri olan adamlar değildi onun için. Onlar sadece büyük bir kötülüğe bile isteye ortak olmuş çirkin yaratıklardı. Hepsi yok edilmeliydi.
Tuhaf bir döneme girmiş gibiydi Sezen. Hedefine tam manasıyla odaklanmış olan insan hassasiyeti vardı üzerinde. Kafasında dönen bin bir plan varken gözünde bir damla uyku yoktu. Maja'nın ona bulduğu eve gece geliyor sabah da erkenden evden ayrılıyordu.
Depo basmadığı ya da bunun sonucu olarak adam öldürmediği günlerde Oktay'ı takip etmeye devam ediyordu. Adamın evden pek ayrıldığı yoktu ama eve girip çıkanlar çok renkli ve çok çeşitli olabiliyordu.
Bir iki iş adamı gelip gitmişti. Fazla büyük işlerle uğraşmayan Oktay'ın on beş yıl öncesinden kalma hayatının bir parçası olduğunu anladı bu insanların Maja sayesinde. Bunların harici geceleri kadınlar geliyordu. Sokağın bir parçası olan değil gayet pahalı eskortlardı bunlar. Oktay parasına acımıyordu.
Diğer ilginç kısım da buydu.
Oktay'ın parası yoktu. Hesabındaki hareketlenmeler Maja'yı yeteri kadar meşgul edecek şekilde fazlaydı ama gelen para hızlı bir şekilde uçup gidiyordu. Birkac antikanın ve altın varaklı koca tabloların evden ayrıldığını görmüştü Sezen. Oktay birkaç hafta önce özenle sergilediği tarihi eşyalarını satıyordu. Belki de o partinin yegane amacı kendisi göstermekten ziyade alıcı bulmaktı.
Arabanın içinde gözlerini yalıya dikmiş ikindi üzeri otururken Maja aradı.
"Buldum," dedi heyecanın en ufak tanısını taşımadan. "Para Rus bir oligarka gidiyor. Son iki yıldır bu hesaba büyük paralar yatırılıyor."
