Deniz "Bu,nasıl olabilir?"dedi. Ben pek inanmamıştım doğrusu. Nil" Bence bu yalan."dedi. Ben" Aynen. Çünkü lanetli bir mezarın üzerine aptal gibi okul yapmazlar."dedim. Nil" Peki bunların hepsi bir kamera şakası filan mıydı sence Rüya?"dedi. Doğruydu. Neden düşünememiştim ki? Bu tabiiki bir kamera şakasıydı! İkisini de kolundan tuttum ve " Birinci binaya geri dönüyoruz kızlar. Bu bir kamera şakasıydı!" dedim. Deniz " Peki ama kameralar
,nerde?"dedi. Çığlık attık. Arda uyandı ve "Susun yaaa!"dedi. Kuzey ve Mert meraklı gözlerle " Ne oldu?"dediler. "Bu bir kamera şakası değil!"dedim. Kuzey " Günaydın!"dedi. Oflayarak "Şuradaki kırık dökük evde yaşasak bundan daha iyi!"dedim. Mert "İyi fikir. Haydi gidelim!"dedi. Arda" Kafayı mı yedin sen?!?"dedi. Nil'in gözlerindeki ışığı gördüm. Nil "Bir planım vaarrr! Beden eğitimi salonundaki trambolini birisi getirsin camın önüne(birinci binadan), sonra sıra sıra camdan atlayıp o eve gidebiliriz!"dedi. Deniz" Süpeer fikir!"dedi. Kuzey"Trambolini ben getiririm."dedi. Merdivenlerden iniyordu. Tek yapabileceğimiz arkasından el sallamaktı. 5 dakika sonra Kuzey trambolini aşağıya bırakıp yukarı çıkmıştı bile. Sıra sıra ve sessizce camdan atladılar. Ama bir şeyi unutmuştum... Benim yükseklik korkum vardı! Ne yapacaktım? Herkes aşağıda benim atlamamı bekliyordu. Onlara sessizce "Benim yükseklik korkum var!"dedim. Mert kafasını kaşıyarak "Ne yapacağız şimdi?" dedi. O sırada kapı hafifçe kıvrıldı. Kapıda Tuana vardı! Ne yapacaktım ben? Hepsi aynı anda tramboline sıçradılar ve beni belimden çektiler. Kuş gibi süzülüyorduk. "Süpersiniz yaaa!"dedim. Aşağı indik. Kırık dökük eve doğru koşuyorduk. Hepimiz adrenalinle dolmuştuk. Az kalmıştı. Sabretmeliydik...