-16-

523 37 3
                                    

Dakikalarca Emir ve kim olduğunu bile bilmediğim sürtüğün bu iğrenç halini izliyordum. Pardon, yanlış söyledim. Bu iğrenç hallerini izlemiyordum. Havada asılı duran görünmez bir noktayı yakalamış olan gözlerim dakikalarca o boşluğa bakıyordu.

Bir an bilincimin kapandığını bile hissettim. Fakat bu hissim tezgahtan yere düşen bir sürahinin kırık parçalarından birinin ayağımın ucuna gelmesiyle anında uçup gitmişti. Ayağımın ucundaki kırık parçayı elime aldım. Şimdi bu parçayı Emir'e saplasam ne olurdu acaba? Hırsımı alabilir miydim? Üzüntüm gider miydi? Aylardır kurtulduğumu sandığım, fakat hâlâ içinde bulunduğum boşluktan kurtulabilir miydim?

Düşüncelerimle beraber gelen sinir eşliğinde evde yankılanan çığlığıma engel olamadım.

"Orospu çocuğu!"

Dökülen gözyaşlarıma lanet ederek elimin tersiyle gözlerimi sildim. Emir sesimi duyar duymaz kızın kalçasında dolanan elini durdurdu. Ardından irileşmiş olan gözleriyle arkasına dönüp bana baktı. Ağzı hafif aralanmıştı ve gözlerindeki korkuyu kilometrelerce uzaktan bile farkedebilirdim.

Neyin korkusuydu bu?

Bu haliyle afalladım. Sarhoş olup bilinçsizce böyle bir şey yaptığını zannediyordum. Oysa hiçte öyle görünmüyordu. Dinç ve ayıktı. Fakat kız için aynı şeyi söyleyemezdim.

Üzerindeki askılının askıları omuzlarından düşmüş, dantelli sütyeni gözler önüne serilmiş haldeydi. Bacak bacak üstüne atmış, sırtını duvara yaslayarak gözleri kapalı bir şekilde aptal aptal sırıtıyordu.

Kızın bilinci yerinde değildi, fakat Emir... cidden, bilinçli bir şekilde mi böyle bir şey yapmıştı? Gözlerim tekrar sulanırken hızlıca odama çıkıp sırt çantama birkaç parça kıyafet attım ve fermuarı gürültülü bir şekilde kapatarak komodinin üstündeki telefonumu cebime attım.

Gözyaşlarım gözlerimden kontrolsüzce akarken aşağı kata indim. Emir mutfak kapısının önünde ifadesizce yere bakıyordu. Hareket bile etmeden öylece duruyordu. Bu haline daha fazla sinirlenerek durup ona döndüm.

"Senden her şeyi yapmanı beklerdim ama böyle bir orospu çocukluğunu aklımdan bile geçirmezdim. Tebrikler, sana karşı olan nefretimi büyütmeme gün geçtikçe daha da yardımcı oluyorsun." Duraksadım. Şu durumda asıl söylemek istediklerim bunlar değildi.

"Ve son olarak, geri döndüğümde bu evde tek bir saç telini bile görmeyeceğim orospu çocuğu. Anladın mı beni? Hayatımdan siktir olup git artık!" Ona tiksinerek baktım ve kapıyı sertçe çarpıp evden çıktım. Evet, asıl söylemek istediğim bunlardı.

Sitenin çıkışına oldukça emin adımlarla yürüdüm. Fakat bu emin adımlar bir müddet sonra kararsız kalarak olduğu yerde durdu.

Şimdi ne yapacaktım?

Birkaç oflayıp puflamadan sonra iç çekişlerimle beraber sahilden ters istikamete doğru yürümeye başladım.

Emin olun, benim yerimde olmayı asla istemezdiniz. Dışarıdan bakan birisine göre hayatım mükemmel görünebilir. Kendime ait bir ev ve yakışıklı sevgilimle aynı evde kalıp mutlu günler geçirmem. Vaov! Hayatım ne kadar da güzel görünüyor! Keşke her şey göründüğü gibi olsaydı. Suratımı buruşturdum.

Keşke.

Ne kadar da iğrenç ve küçük düşürücü bir kelime öyle. Artık bu kelimeyi kendime yasaklıyorum. Bu kelime zavallılara göre.

İsterik bir şekilde güldüm. "Şu durumda sen ne oluyorsun Deniz? Şu hayatına bir bak! Zavallıdan başka bir şey değilsin."

Bilinçaltımın çoktan beri söylettirmek istediği kelimelere engel olamamış ve dudaklarımdan dökülmesine izin vermiştim.

Zavallı.

Yeni kural. Bu kelimeyi de kendime yasaklıyorum. Çünkü, ben güçlü bir kızım, zavallı değil. Acıyla gülümsedim. Bunlar hangi gerçeği değiştirecekti ki!

Zavallının teki olduğum gerçeğini mi, yoksa hâlâ keşkelere bağlı kalan bir aptal olduğum gerçeğini mi? Hangi gerçeği?

"Kabul et Deniz, zavvalısın."

Zavallıyım! Emir'in değiştiğine inanacak kadar zavallıyım hem de.

Olduğum yerde durdum ve nefes kesici İzmir manzarasına dönerek bağırdım. "Ben tam bir zavallıyım, İzmir!" Sesli bir şekilde ağlamaya başladığımda kaldırıma çöktüm.

Ben tam bir zavallıyım.

Turuncu loş ışığın aydınlattığı kaldırımda bir süre sonra ifadesiz bir şekilde belirli bir noktaya dalıp gitmiştim. Saatlerdir ne bir insanın, ne de bir arabanın geçtiği sokaktan oldukça lüks olan siyah bir araba geçip gitti. Fakat bir süre sonra bu arabanın geri geri gelip önümde durması beni fazlasıyla kuşkulandırdı.

Arabanın sol camı aşağıya doğru kaydı ve kaşları çatık bir şekilde oldukça yakışıklı olan çocuk sağ koltuktan bana baktı.

İrkilerek soğuk kaldırım taşından kalktım ve korkulu gözlerle yirmili yaşlarındaki genç adama baktım. "Bu saatte burada ne işin var küçük?"

Sorusuyla olduğum yerde titrememek için kendimi zor tuttum. Buz gibi sesinin yanında karanlık gece bile üşümüş olmalıydı.

"Hava alıyordum." Korkulu gözlerle ona bakmaya devam ederken çatık olan kaşları daha da bir çatıldı.

"Gecenin 3'ünde mi?" O kadar geç miydi? Şaşkınlığımı gizlemeye çalıştım. "Sadece, hava almak istedim." Kaşlarını daha çok çattı. Şu an ne kadar tuhaf göründüğünün farkında mıydı acaba?

"Evini mi kaybettin?"

"Hayır."

"O zaman ailenle kavga ettin?"

"Alakası yok."

"Sevgilinden mi ayrıldın?"

Yüzümü buruşturdum. "Sevgilisiyle kavga edip de gecenin bu saatinde sokaklarda dolanıcak gibi mi duruyorum?"

"Gecenin bu saatinde sokaklarda neden dolanıyorsun?"

Allah aşkına bu da kimdi? Durduk yere nereden çıkmıştı? Zarar vericek bir tip olmadığını dakikalar öncesinden anlamıştım. Derdi neydi?

"Hava alıyorum." Dudağı kıvrıldı. "Şu an bitkiler karbondioksit veriyorken hava alman pek mantıklı değil, küçük." Küçük değilim ben! "Ne yaptığımdan sanane."

Önüne döndü ve arabadan tok bir kilit sesi duyuldu. "Atla, belli ki bu gece kalıcak bir yerin yok, bu geceliğine benim evimde kalabilirsin,"

Bu züppe bana ne teklif etmişti? Tanımadığım birinin evine gidecek kadar gerizekalı mı duruyordum? Sinirle havayı soludum.

"Ne diyorsun sen be! Ne demek benim evimde kal? Orospu mu sandın sen beni?"

Ağzımdan çıkan kelimelerin farkına vardığımda utancımdan yerin dibine girecektim. Nasıl söyleyebildim? Çocuk göz devirdi.

"Göründüğünden de küçüksün sen, merak etme ailemle kalıyorum. Hem, o kelime de ne öyle? Utanmıyor musun?"

Kızardım. Başımı önüme eğip beklemeye başladım. Çocuk sonunda pes edip ofladı. "Yardım etmek istedim, yanılmışım. Ne halin varsa gör küçük kız." Başımı kaldırıp arabaya doğru koştum.

"Dur! Tamam, geliyorum."

Çocuk memnun bir şekilde gülümseyip ben arabaya biner binmez gazı kökledi. Korkma, korkma, korkma. Hem, ailesiyle kalıyormuş. Beni küçük bir kız çocuğu olarak görüyor. Zarar vericek olsa ne yapabilirdi ki? En fazla tecavüz ederdi. Ürperdim.

Umarım iyi yapıyorumdur.

Senden nefret ediyorum Emir.

ÇÖMEZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin