bölüm 44

8.7K 774 168
                                    


100 yorum sınır.
İyi okumalarr

Tayfa grubu

Cihat:
Altana ne oldu
Eve bir geldi surat beş karış
Terör estirdi

Ferit:
Ya müco uyandı

Arem:
Uyandı mııı
Hemen geliyoruz hastaneye

Ferit:
Ya işte uyandı ama hafıza gitmiş
Annemi istiyorum diyor
Öldüğünü yeniden nasıl söyleyeyim
Bende oturup ağlayacağım şimdi 0

Cihat:
Altan buna mı sinirlendi yani

Ferit:
Ya Altan buna uyanınca sarıldı sımsıkı
Seni seviyorumlu falan konuştu
Bu da döndü sen kimsin
Ben seni tanımıyorum ki dedi
Altan başta sinirli değildi

Ege:
Ama Mücahit abi biraz çıkıştı
Yaklaşma bana tanımıyorum seni falan diye
Ne olduğunu biz bile anlamadık

Arem:
🥺🥺🥺🥺🥺🥺🥺
Müco abim hafızasını mi kaybetti
Beni hatırlamıyor mu
🥺🥺🥺🥺🥺🥺🥺

Cihat:
Üzülme sevgilim
Uyandı Ya
Hatırlar zamanla

Arem:
O zaman yanına gidelim
Onu görmek istiyorum😢😞

Cihat:
Gidelim güzelim
10 dakikaya evin önündeyim

Arem:
Tamam sevgilim

Ferit:
Bekliyoruz sizi

💜🌿💜🌿💜🌿💜🌿💜🌿💜🌿💜🌿💜🌿💜

Mücahit;

Gözlerimi hastanede hiç bilmediğim bir yerde açmıştım. Neler olmuştu neden buradaydım bilmiyordum.

En önemlisi abim ve annem neredeydi. Beni niye bu insanlarla aynı yerde bırakmışlardı ki.

Karşımda iki erkek yanyana oturmuş benimle konuşmak için can atıyorlardı. Güzel olan "Ya Mücahit abi beni hatırla bari. Arem ben, favori bestie'n. Beni nasıl unutursun. Ağlayacağım ya gerçekten." Demişti hararetle.

Tatlı tatlı konuşuyor hem  yanındaki adamı hem de odadaki diğer insanlari mest ediyordu tatlılığıyla.

Ona dönüp "Ama hatırlamıyorum, ne yapayım ya. Çok üzerime geliyorsun, zilli misin sen?"

"Evet, baska sorun var mı?" Demişti kıkırdayarak.

Hakaretimi bile güzel bir lafmis gibi algılıyorsa cidden iyi arkadaştık. Gülümsedim ona. Uyandığımdan beri ilk gülümsememdi bu.

Belli ki beni çok seviyordu ki hemen üzerime çullanmış yüzümün her yerini öpmüştü. Yalanmıştım resmen.

"Ya acıttın kaburgalarımı, ne diye üstüme atlıyorsun ki?"

"Ama bana gülümsedin ki. Ondan oldu. Özür dilerim çok acıdı mı?" Diyip ağlamaklı bir şekilde kaburgalarımin olduğu yeri öpmüştü.

Diğerlerine dönüp "annemle abim nerede? Neden burada değiller?" Diye sordum.

İçlerinden yüzünü ve adını hatırladığım biri yani Cihat "kaç yılındayız Mücahit? Hatırlıyor musun? Şuan nerede okuyorsun?"

"2011 yılındayız ya aptal. Atatürk Anadolu lisesinde 9. Sınıfız. Bunları da bil yani."

"Beni yavaşça dinle Mücahit. 2011 yılında Annen ve baban Kanserden öldüler."

"Ama şuan tedavi devam ediyor. Annem iyileşecek. Söz verdi bana. Daha üniversiteye beraber gideceğiz hatta."

"Hayır işte. 2022 yılındayız Mücahit. Annen baban öldü. 2012 yılında da abin şehit oldu. Sen okulu bıraktın. Şuan çalışıyorsun. Aremin babası sana bir ev hediye etti. Düzenini kur diye. Tek başınasın. "

"Hayır değilim. "

"Biz varız. "

"Hayır abim yaşıyor. Yalan söylemeyin bana. Hem ben daha lisedeyim. "

"Eşek kadar adam olduk. Sence liselik halimiz mi var?"

"Yalan söylemeyin ama. Yalan işte. Abim ölemez ki."

"Üzgünüm Mücahit. Böyle olsun istemezdik. Biz varız ama."

"Yalnız kalmak istiyorum."

"Ama Mücahit-"

"Yalnız kalmak istiyorum dedim." Cihata hışımla.

Hepsinin odadan çıkışını izledim. Ardından da yatağa yatarak sabaha kadar ağladım.

Kimsesizliğime.




Bu kitap bir önce bitse de oburleriyle ilgilensem.🙏

Bölüm nasıldı. Müco askim beni biraz üzdü .

Sizi seviyorum 🌿💜

ağır mısın abi [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin