Chapter 14

734 98 112
                                    

.
.
.
.

[WHEN THE HANDS YOU HOLD ARE WEAPONS]

[Chapter 14]















- Yazarın bakış açısından -
















Jennifer Blake denen druid'e saldırmak için karargâhtan çıkamadan önce Stiles Stilinski, Theo Raeken tarafindan durduruldu.

"Zekiyim diye geçiniyorsun ya, hayret ediyorum," dedi elini saçlarından geçirirken.

Stiles ayağını yere vurarak sabırsızlık içinde "Ne söyleyeceksen söyle," dedi. "İşim var."

Omuzlarını silken adam arabayı işaret etti. "Seninle geliyorum."

"Hayır," Stiles kestirip attı.

"Seninle geliyorum Stiles. Ceza filan umurumda değil." Theo kaşlarını çatarak kararlı bir sesle konuştu.

Ama Stiles'ın buna vakti yoktu. Jipin kapısını açıp silahını ve çantasını arka koltuğa fırlatırken Theo'yu görmezden geldi. Sürücü koltuğuna oturup motoru çalıştırırken Theo gelip camın yanında durdu. Stiles göz devirip camı indirdi. "Ne-"

"Öldürmen gereken adamı kurtarmak için fazla çaba harcamıyor musun sence de?"

Stiles taş kesildi. Ensesinden aşağı inen buz gibi his tüylerini diken diken etti. Direksiyonu tutan parmaklarının boğumları beyaza dönmüştü. Göz pınarlarının yandığını, gözlerinin kızardığını hissetti. Theo'ya tek kelime edemiyordu, sanki konuşma yetisini de soğukkanlılığıyla birlikte kaybetmişti.

"Stiles, sorun değil. Kimseye bir şey söylemedim." Theo onun morarmaya başlayan yüzünü görmüş olacak ki yatıştırmaya çalıştı. "Yanına geldiğim gün, odanda telefonla konuştuğunu duydum. Sinyal bozucunu açmamıştın."

Kaç kere? Bu hatayı kaç kere yapmıştı? Derek? Derek de duymuş muydu?

"Ben..." Nefesi boğazında tıkandı. Gözlerini Theo'nun ela gözlerine dikti. "Neden bir şey söylemedin?"

Theo başını hafifçe yana eğerken dudakları anlayışla kıvrıldı. "Konuşmanın tamamında onu korumak için çaresizce çırpınıyordun. Ne diyecektim? Stiles seni kurtarmaya çalışıyor mu? Durumun tam olarak bu olmadığının farkındayım. Muhtemelen karışmak bana düşmez. Ama Stiles, Tanrı aşkına. Oraya tek başına giderek günahlarından arınacağını mı sanıyorsun?"

Alnını direksiyona yaslayarak küfretti. Duygularını bu kadar bariz mi yaşıyordu? Aldığı eğitimler ne zaman hiç olmaya başlamıştı? "Onları geri almalıyım."

"Biliyorum. Sana gitme demiyorum, benim de gelmeme izin ver."

Stiles iç çekip diklendi. "Yeni rütbenle hava atmayacaksan..."

Theo yolcu koltuğuna atlarken sırıttı. "Ne? Alfa olsan sen de hava atardın."

"Ah, sakin ol koca oğlan. Önemli olan işe yarayıp yaramayacağı." Stiles Jennifer'ın konumuna doğru yola çıkarken ağzının içinde geveledi.

Theo bir anda ciddileşip önüne döndü. "İşe yaramasa da bu iyiliğini asla unutmayacağım."

Stiles burun kıvırıp "Hadi oradan," dedi. "İki güne unutursun. Adi herif."

Yolcu koltuğundaki adam gülümsedi. Stiles bunun, bir şeylerin düzelmeye başladığının ilk işareti olmasını umdu.





















when the hands you hold are weapons | sterek [b×b]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin