1.7

424 40 50
                                    

Telefonda Robin'e çok kalabalık olmayacak şekilde çocukları da çağırması gerektiğini söylemiştim. Şimdi hepimiz masanın etrafında sıralı bir şekilde oturuyorduk. Sadece Robin, Mike, Dustin, Nancy ve Jonathan vardı. Diğerlerine söylemesek daha iyi olur diye düşünmüştük.
Eddie oldukça mahçup görünürken Dustin sessizlikten rahatsız olmuş gibiydi.

"Mike ve ben Eddie'nin bu işte olduğunu biliyorduk. Sadece sorunun bu kadar büyüdüğünden haberimiz yoktu." dedi. Diğerlerinin aksine ikisi oldukça sakin görünüyordu.

"Benim anlamadığım şey o kadar parayı ne yaptığın Eddie." Robin sinirle konuştuğunda Eddie gözlerini devirdi.

"Para toplayıp bu işten sıyrılamaz mıyız? Mafya işlerine girmek istemiyorum." Jonathan, Robin'e bakıp konuştuğunda Nancy susmasını işaret ederek koluna vurdu. Nancy'nin bu hareketiyle anında sesini kesip önüne dönmüştü.

"Tek sorun para değil. Eddie'nin tekrar okula dönmesini sağlamalıyız." dedim. Herkes sadece kafa sallamakla yetindi. Eddie cam kenarından dışarıyı seyrediyorken huysuz bir şekilde
"Tamam mı? Artık gidebilir miyiz?" diye bana sordu. İç çekip çocuklara baktım.
"Sanırım planı anladınız. Haberleşmeye devam ederiz. Robin ve Nancy... Bu işte en çok size ihtiyacım var." dedim. İkisi de bana sıcakkanlı olucak şekilde bir gülümseme göndermişti.

Küçük "toplantımız" bittiğinde erkekler ve kızlar olarak dağılmak üzereydik. Herkes kafeden çıktığında Eddie ve ben yalnız kalmıştık. Elimle yüzünü kavrayıp bana bakmasını sağladım.
"Bu kadar soğuk davranma. Herkes senin için elinden geldiğini yapmaya hazır." dedim. Yanağındaki elimi tutup küçük bir öpücük kondurmuştu.
"Biliyorum bebeğim, sadece hâlâ emin değilim. Sana bir şey yaparlarsa... Özellikle o Jason piçi-"
Öpücüğüm cümlesini yarıda kesmesini sağlarken güldüğünü hissedebiliyordum.
Dudaklarımızı yavaşça birbirinden ayırdım. Ardından bana hiç bırakmak istemezcesine sarıldı ve alnımı öptü.
Dışarda bizi beklediklerini hatırlayıp Eddie'den ayrıldım.
"Eğer bir şey olursa birbirimize verdiğimiz telsizden konuşuruz. Anlaşıldı mı?"
Tebessüm edip tamam dercesine gözlerini kırptı ve kafeden çıktık.
Onlar d&d oynamaya giderken biz de kızlarla dışarı da gezmeye karar verdik.

Hava yağmurlu ve kapalıydı. Ellerimi ceketimin cebine sokmuş bir şekilde Nancy ve Robin'in yanında yürüyordum.
Soğuk, içimin titremesine sebep olmuştu.

"Neden erkeklerin yerine biz gidip çeteyle bağlantı kuracağız ki? Neredeyse onlar hiçbir şey yapmayacak!" Nancy hâlâ planı düşünerek isyan ediyordu. Robin bıkmış bir şekilde oflayıp güldü ve bana baktı.
"Çünkü akıllı Nancy, biz kadınız. Erkekler bize çabuk inanır ve onların içine karışmamız daha kolay olur." Robin kısa saçlarını kulağının arkasına itip önündeki birikmiş suya atladı.
Nancy ve benim üstümüzü ıslatmış olsa da bu hareketine hepimiz gülmüştük.

"Jason'a yürümektense ölmeyi tercih ederim daha iyi!" diye bağırmıştı Nancy. Güldüm ve "Ona yürümek zorunda değilsin. İstediğini seç ve senin olsun." dedim.
Kusuyormuş taklidi yapıp gözlerini devirdi.

"Umarım bir hafta içinde hâlen yaşıyor oluruz." dedi Robin, yakınlardaki bir banka otururken.
Yanaklarımı şişirip gökyüzüne baktım.
"Birlikte olduğumuz sürece bize bir şey olmayacak." dedim.
Onlar gibi arkadaşlara sahip olduğum için oldukça şanslıydım. Kimse bir başkası için hayatını riske atmazdı ama onlar bunu göze almıştı.

Neyse ki o iki günde de kötü herhangi bir şey olmamıştı. Sonunda ilk dersin tenefüs zili çaldığında neredeyse koşar adımlarla okulun arkasına gittim. Hepsi çoktan oradaydı ve beni bekliyormuş gibi bir hâlleri vardı.
Sadece Eddie eksikti.

86's Baby. • Eddie Munson •Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin