7

84 20 5
                                    

Başka bir sabah, onsuz. Odama onu almıyor, yemeklerde ondan kaçıyor ve grup terapilerinde onunla iletişime girmemeye çalışıyordum. Kuroo da benim gibi olmuştu. Çökmüştü. Yemek yemiyor, uyku uyumuyordu. Bunu biliyordum çünkü geceleri genelde pencerede olurdu ve yemeklerde de sadece beni izlerdi. Doktora sormayı istedim ama soramadım. Aklımdaki lanet ses ise hala konuşuyordu. Hala, hala. Susmuyor, konuşuyor, beni yiyip bitiriyor. Ben de yemek yiyemiyordum, hızla kilo vermiştim. Zaten bir deri bir kemik olan ben için yeterince rezil bir durumdu. Kuroo'yu da kendime dönüştürüyordum. Onu kötü etkiliyordum.

"Hayatına bir kere girdin, artık onun senin gibi bir canavardan kaçışı yok."

Nevroz, hiç sırası değil. Yatağımda uzanıyordum ve tektim. Tekken hep daha çok içime işlerdi. Ama bu sefer öyle olmadı. Kuroo'nun odasından yine ses geliyordu. Duvara tıklatıyordu, tıklama sesleri pencereye uzanıyordu. Sanırım çıkmalıydım, üşümek istiyordum.

Pencereyi açtım, Kuroo sigara içiyordu.

"Nasıl soktun onu buraya."

"Senin yokluğun her şeyi yaptırıyor insana."
Üfledi en derinlerine dokunan dumanı.

"Özür dilerim. Kenma ben... Beni kendinden uzaklaştırma. Seni seviyorum..."

"Sevmek mi? Ne sevgisi Kuroo? Burada sevgi mi olur? Ben deliyim ben aklımı kaçırmışım sen neyden bahsediyorsun? Nevroz susmuyor, ben... Ben ne yapacağım bilemiyorum, sana zarar veriyorum!"

Sesimi yükseltmiştim. Gözlerine bakınca çığlık atma isteğini gördüm.

"Ne... Sana ben zarar verdim ama yemin ederim ilaçlarımı kullanmadığım bir dönemde olduğum içindi. Sana kendimi affettiremedim, canım ne kadar yandı. Ama inan bunları vicdan azabı yüzünden söylemiyorum. Seni seviyorum Kenma, seni seviyorum. Sen deli değilsin, hastalığının tedavisi var. İlaçların var, kurtulacaksın."

"Sana şaka geliyor... Yok, Kuroo. Öyle bir dünya yok. Ben ne sevgini ne de seni sevmeyi hak ediyorum. Özür dilerim, ama ben sadece kötü biriyim." Dedim ve camı kapattım. Yatağa yattım, oda soğumuştu. Kapım açıldı birden, kilitlememiş miydim?

"Kenma-" dedi ve üstüme atladı. Sadece sarıldı, ağladı. Elini ensemdeki yaraya götürdü ve sanki dünyanın en hassas varlığıymışım gibi dokundu, sevdi. "Bebeğim, özür dilerim..." Hıçkırdı. Kalbim parçalandı.

"Ağlama Kuroo. Ağlama, geçti. Yanındayım."

"Yanımdasın, değil mi?"

"Yanındayım..."

ama Kuroo, olması gereken bu değil. Nevroz öyle söylüyor.

listen before i go/kurokenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin