Tuzak

264 23 6
                                    

Diana : AH!
Snape : Az kaldı. Çok yakında enfeksiyon gider. Ok neyseki ciğerine çok az batıp kalbini sıyırmış. Bu defa ucuz atlattık.
Andrew : Bu oku başkasına atan Diana olsaydı benim öğrettiğim gibi tam kalbinden vururdu. Sonra attığı oku ikiye ayırarak tekrar vururdu.
Snape : Abartma Andrew.
Andrew : Abartmıyorum. Gerçekten Diana antrenman sırasında attığım oku ikiye ayıran oku ikiye ayırdı.
Barty : Kimin kardeşi?
Andrew : Bizim!
Abim ve Andrew bir beşlik çaktılar. Babam da sargımı bitirip eşyaları kaldırmaya koyuldu. Bende üzerime tişörtümü geçirip oturdum. Babam malzemeleri çekmeceye koyduktan sonra yanıma oturdu ve kolunu omzuma attı. Beni kendine doğru çekti.
Snape : İyileşmek üzeresin. Kendine ilk yardım yapabilirsen eğer enfeksiyon gider gitmez eğitimine devam etmeni istiyorum. Ben 2 hafta daha okulda olamayacağım ama abin olacak.
Diana : Peki... Dolunaya ne kadar kaldı?
Snape : Hmm... 1 buçuk hafta. Abin sana yardımcı olur.
Andrew : Dolunayda neye yardımcınız olacak?
Snape : Diana bir kurtadam. Doğrusu kurtkadın.  Dolunayda kurda dönüşüyor.
Andrew : Anladım.
Barty : Ben Andrew'dan ayrılmak istemiyorum...
Snape : Andrew senden ayrılmak istiyorsa?
Andrew bunu duyunca gülerek abime doğru yöneldi. Abim koltukta yatıyordu. Andrew da yanına yerleşip ona sarıldı.
Andrew : Yoo.
Snape : Yapacak bir şey yok. Barty okulda çalışıyor. Sadece 5 gün izinli.
Andrew : Hmm... Aklıma bir fikir geldi...
Barty : Neymiş o?
Andrew : Bende okulda çalışsam? Lord izin verir mi ki?
Barty : Seni çok kullanıyor. Büyük ihtimalle izin vermez. Avada yemek istersen sor. Onun dışında saatlerce böyle yatabiliriz.

Bu kez sabah kahvaltısında otelin yemek salonuna indim. Babam ve abilerimle bir masaya oturup sipariş verdik ve gelince sakince yemeye koyulduk.
Diana : Diğerleri nerede?
Snape : Lucius okula, Narcissa eve döndü. Sadece Lord, Bellatrix ve biz kaldık.
Diana : Anladım.
O sırada aklıma kabusum geldi.
Diana : Abi. Bellatrix sana bir şişe verdi mi?
Barty : Ah evet. Sana vermeyi unuttum.
Abim cebinden şişeyi çıkarıp bana uzattı. Alıp kendi cebime koydum. Yemeğe devam ettik.

Yemekten sonra Lord'un kaldığı odanın kapısını çaldım.
Voldemort : Gir!
Kapıyı açtım. İçeride Bellatrix ve Lord vardı.
Voldemort : Merhaba Diana. Daha iyisin anlaşılan. Yaran iyileşti mi?
Diana : Neredeyse. Enfeksiyon gitmek üzere. Bir şeyler konuşmak için geldim.
Voldemort, Bellatrix'e baktı. Ardından başıyla kapıyı işaret etti. Bellatrix sıkılarak öfkeyle bana baktı. Dışarı çıkıp kapıyı kapattı.
Voldemort : Geç otur.
Gidip koltuğa oturdum
Voldemort : Kahvaltı yaptın mı?
Diana : Evet. Az önce yedim. Bunu vermek için geldim.
Cebimden şişeyi çıkarıp ona uzattım. Şişeyi alıp inceledi. Ardından asası ile onu kaybetti.
Voldemort : Diğer eşyalar ile yanyana şuan.
Diana : Verdiğiniz kitap...
Voldemort : Okudun mu?
Diana : Daha değil. Vakit bulamadım. Ne hakkında?
Voldemort : Okursan anlarsın.
Diana : Peki. Andrew genelde ne yapıyor?
Voldemort : Şuan mı? Bakayım... Barty ile sohbet ediyor. Baban da yanlarında.
Diana : Hayır hayır. Malikane'de ne yapıyor?
Voldemort : Malikane'de takılıyor. Yeri gelince bana yardımcı oluyor. Neden sordun?
Diana : Merak ettim de.
Voldemort : Neden ona sormadın? Bana sordun? Bunu iyi bir şey olarak algılamam mı gerekiyor?
Diana : Ne hayır! Yani nasıl algılarsan algıla.
Voldemort : Peki. Sonraki görevinden bahsedeyim. Gizlice bakanlığa sızıp Dolores Umbridge'i bulman lazım. Madalyon onda. Ona Kara Melek olduğunu söylersen sana madalyonu
verecek.
Diana : Peki. Ama bana neden Kara Melek diyorsun? Ben bir melek değilim?
Voldemort : Evet öylesin. İçinde yatıyor ve açığa çıkmayı bekliyor. Onu ben yerleştirdim. Gittikçe güçleniyor. Hissediyorum. Ona çıkması için bir izin lazım. Bu izin ise çok farklı bir yol. Tehlikeli. Bu yüzden içinde bekliyor ve çıkacağı gün için planlar yapıyor.
Beni kontrolden çıkaracak bir şeydi anlaşılan.
Voldemort : Her neyse. Başka soru?
Diana : Hayır yok. Ben gideyim.
Voldemort : Neden?
Diana : Ya ne yapacağım?
Voldemort : Burada kal istersen? Abilerini yemiyorlar ve babanı köpek kovalamıyor.
O sırada babamın bağrışı duyuldu. Ses pencereden gelmişti. Koşup aşağı baktım. Gerçekten babamı bir köpek kovalıyordu. Babam hızla koşup kaçıyordu. Peşinde ise abimler onu kurtarmak için koşuyordu. Sahibi ise inanmazsınız ama Tonks'tu.
Diana : GERÇEKTEN KOVALIYOR!
Hızla aşağı fırladım. Onların olduğu tarafa koştum. Babam büyük bir çalının etrafında dönüp duruyordu. Peşinde ise abimler. Köpek büyük ve siyah bir köpekti.
Snape : Sirius! Dur! Neden beni kovalıyorsun!
Yanıma Lupin de geldi.
Lupin : Ah. Sirius. Merhaba Diana.
Diana : Merhaba. Sirius köpeğiniz mi?
Tonks : Hayır. Sirius bir animagus.
Diana : Anima-ne?
Lupin : Animagus. Animaguslar hem insan hem hayvan gibidirler. İstedikleri zaman animagusu olduğu hayvana dönüşebilir.
Diana : Tonks saçını ne zaman pembe yaptın? Mordu.
Tonks : Ben bir metamorphmagusum. Yani istediğim zaman stilimi değiştirebilirim.
Sonunda Sirius yanımıza geldi ve insan formuna döndü. Babam kendini çimenlere attı. Abim de kendini tam yanına attı ve onun tam üstüne Andrew atladı.
Snape : Neden beni kovaladın ki? Bu ikisi de yakalayamadı zaten.
Barty : Yoruldum. Of. Ah! Tam orası Andrew.
Andrew abimin üstüne oturmuş masaj yapmaya başlamıştı.
Remus : Aslında seninle bir toplantı yapmaya geldik Severus.
Snape : O zaman hadi odaya gidelim. Siz de ortadan fazla kaybolmayın.
Babamlar otele döndü.
Diana : Bunu açık alanda yapmanız ne kafar doğru?
Barty : Ah doğru. Benimle gelin...

Otelin alt katında bir spa varmış. Odadan bir havluya sarılıp abimin yanına gittim. Onlar çoktan yerleşmişlerdi.  Bir şeyler anlatıp gülüyorlardı.
Barty : Hazır mısın?
Yerime geçtim.
Diana : Evet.
İçeri 3 tane kadın geçti. Biri başıma gelip yatmamı işaret etti. Uzandım. Kadın omuzlarımı sıkarak masaja başladı.
Barty : Ah! Çok iyi.
Andrew : İhtiyacımız varmış.
Diana : Evet. Güzel.
Gözlerimi kapattım. Mayışmıştım.

Andrew : Ama sen her yerde uyursan olmaz ki?
Gözümü açtım. Andrew bana bakarak oturmuş bir şeyler yiyordu. Abim yoktu. 2 kadın gitmişti.
Diana : Diğerleri nerde?
Andrew : 3 kadın mı? Gittiler.
Diana : O zaman?...
Arkama baktım. Bana masaj yapan abimdi.
Barty : Oh ne güzel değil mi? Abiye masaj yapmak yok.
Güldüm.
Diana : Git sevgilin yapsın.
Andrew : Sevgilisi?
Barty : Abisini çok iyi tanıyor. Senden bahsediyor. Hadi sevgilim bana masaj yap.
Abim gidip yattı. Andrew da ona masaj yapmaya başladı. Sırtına çıkıp oturduğu sırada kafama biraz havluyu çektim.
Barty : Ah evet. Sevgilim olduğunu kabullendi ve sevgilisini mutlu yapıyor.
Andrew'ın kafasına bir terlik çarptı.
Andrew : Ah!
Snape : Diana'ya ne güzel örnek oluyorsunuz ya? Kalkın bakalım! Bana masaj yapacaksınız.
Babam da bir havlu alıp gelmişti. Gidip yattı. Abim doğrulup ona masaj yapmaya gitti.
Snape : Ah! Sağ omzum Barty.
Barty : Baya ihtiyacın varmış senin.
Snape : Evet. En son ne zaman rahat uyudum hatırlamıyorum. 3 gün Diana'ya baktım. Ondan önce ev taşıdım. Ondan önce okulda Diana'ya baktım...
Barty : O zaman sevgilim bana masaja devam ederken kızın sana masaj yapsın.
Babam abimin sırtına bir şaplak indirdi.  Abim beni tutup kaldırdı ve babamın sırtına bıraktı.
Barty : Başla! Babana masaj yap. Sevgilim! Geliyorum!
Babam ayağındaki terliği öne fırlattı ve tutup abime yolladı. Terlik abimin kafasına çarptı.
Barty : Ah!
Snape : Her zaman on ikiden.
Andrew abime masaj yapmaya devam etti. Bende babama yaptım.

Abimler yanyana oturmuş gülüyorlardı.
Snape : Neye gülüyorsunuz?
Ben babamın yanında masum masum son kruvasan parçalarını ağzıma tıkıştırıyordum.
Barty : Dün gece çok güzeldi de. Onu konuşuyoruz.
Snape : Cidden. Dün gece ne yaptınız? Sesler geliyordu?
Andrew : Barty üstüme çıkıp çocuk yapalım diye tutturdu. İnmedi. Boynumu öpmeye çalıştı bende yatakta debelenerek kaçmaya.
Barty : Sonra beni aşağı atmaya çalıştı ama benimle düşüp kasığımın tadına baktı.
Şak! Babamın diğer terliği de abimin kafasına indi.
Snape : Ne biçim insanlar oldunuz be!
Barty : Aşık... Diana... Kaç çocuğun halası olabilirsin?
Snape : Ya hak!
Babam yerinden fırlayıp abimle Andrew'ın üzerine oturdu.
Barty : Ah! Babacığım da geldi. Şimdi bize o mükemmel kasığını tattıracak!
Snape : BARTY! DİANA'NIN YANINDA BÖYLE KONUŞMA! YOKSA GERÇEKTEN SANA BİR ŞEYLER YEDİRİRİM!
Barty : OLUR!
Başım zonklamaya başladı. Uzandım. Kulaklarımı kapadım. Babam bana bakıp havayı kokluyordu. Hızla asasını eline aldı. Ucundan mavi bir şeyler çıktı. Koku çok kötüydü. Arkamı dönüp kıvrıldım ve öksürdüm. Bir düşme sesi geldi.
Snape : Barty! Burnunuzu kapatın!
Bir tane daha.
Snape : Andrew! Kalkın! Diana'yı çıkarmamız lazım.
Barty : Baba.... Nefes... Nefes alamıyorum!
Andrew : Barty! Gel buraya.
Sürüklenme sesi. Bir tane daha düşme sesi. Birisini üstümde hissettim. Beni sıkıca sarıp kıvrıldı.
Snape : Korkma Diana. Öhhö! Yardım... Geli...
Boşluk...

Kayıp Snape'in Kızı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin