Ayrılık

281 25 7
                                    

Bölüm 80 KSJSKSNFJ

Uyandığım zaman sıkışık bir şekilde yatıyorduk. Sağımda babam, solumda Andrew ve abim. Gerindim. Oda  boştu. Bizim odadaydık. Birisi banyodan çıktı. Remus.
Remus : Günaydın.
Diana : Noldu?
Remus : Birisi size tuzak kurmuş. Girdiğiniz spadaki ateşe alev mantarı tozu atmış. Kokusu insanı bayıltır ve daha uzun sürede öldürür. Baban bayılmadan önce bir patronus yapmış.
Diana : Patron?
Remus : Kafanı yorma. Kafan hala güzel. İçtiğin zamanı hatırlıyor musun?
Diana : Hangisi?
Remus bana sırıtarak baktı.
Remus : Hangisi diye soracak kadar büyüdün mü?
Diana : Hayır ne?
Remus bir kahkaha attı.
Remus : Uyu sadece tamam mı?
Yeniden uyudum.

Tabak sesleri ile uyandım. Babam oturmuş çorba içiyordu. Abim ise bebek gibi Andrew'a sarılmış ağlıyordu.
Diana : Noldu? Abime?
Snape : Kendini bir filmde sanıyor. (sorry Barty ama sen bir filmde değil kitaptasın ~yazar) Peşinde birisi olduğunu ve onu öldürmek istediğini söylüyor. Alev mantarını anlayıp derin bir nefes çekti heralde. İkisinin kafası da güzel. Andrew da kendini onun sevgilisi sanıyor.
Andrew abimin başını öptü.
Andrew : Geçecek Sevgilim. Hepsi bitecek.
Snape : Sen sadece bayıldın. Kafan karışık. Ben daha iyiyim.
Remus : Sağlık iksiri yerine Amortentia içecek kadar. Az kalsın senin yaptığını içiyordu Diana.
Diana : Ne?
Snape : Ah. Benim de kafamı biraz güzel yaptı ama sadece başım dönüyor. Bunlar gibi aşk yaşamıyorum. Ya da senin gibi kafamı bile kaldıramayacak kadar az gücüm yok.
Diana : Bunu kim neden yapar?
Snape : Bilmiyorum. Ben senin renginin gittiğini gördüm. O an koku geldi. Sen arkanı döndün. Şu ikisini uyaracaktım ama ikiside ne olduğunu anlamak için havayı kokluyordu. Eğer böyle bir koku duyarsan burnunu kapat. Ben ne olduğunu anlamak için kokladım. Sonra bağırdım ama çok geçti. Son gücümle bir patronus yaptım ve sırt üstü yere düştüm
Tekrar yanına gelip seni sardım. Bir kez daha bana masaj yaparsın artık ama bu odada.
Remus : Dinlen Diana. Biraz su içip tükür. İstersen çorba vereyim?
Diana : Su.
Remus önüme kova ve suyla geldi. Bir kaç kez ağzımı çalkaladım. Sonra kendimi geriye bıraktım.
Andrew : Ağlama bebeğim.*öpücük* Hepsi geçecek...

Barty : Andrew gerçekten beni öpmüş! Ah keşke dudağımdan da öpseydin.
Snape : Bağırma. Diana uyanacak.
Andrew : Diana öpsün artık seni.
Snape : Barty'i yerken öyle değildin Andrew.
Kahkahalar. Kulaklarımı kapatıp başıma yorganı çektim. Yorgan havaya kalktı ve içeri biri daha geldi. O kişi bana sıkıca sarıldı ve kendini bana sürtmeye başladı.
Barty : Uyaan. Abinin bir sevgilisi var. Eniştenle tanış.
Diana : Abi... OF!
Barty : Hadi! Eniştesi! Gel şuraya.
Arka tarafıma biri geldi.
Andrew : Efendim?
Barty : Kabullendi! Sevgili olduğumuzu kabullendi!
Andrew boynuma eğildi.
Andrew : Kendimden nasıl bıktırırım. Fazla üzmeden. Eski gibi arkadaş kalacak şekilde?
Diana : Yapamazsın.
Andrew : Ah hayır...
Abim yorganı atıp Andrew'ın üstüne bindi.
Barty : Hadi ilk çocuğumuzu yapalım! Yan odada!
Bir terlik uçarak abimin kafasına indi.
Snape : BARTY! DİANA'NIN TAM DİBİNDESİN!
Barty : Ah tamam. Kaç çocuk yapalım Diana? Hala olmaya hazır mısın? Ben baba olmaya hazırım. Ailen izin verir bence Andrew. Sonuçta sende bende safkanız.
Diana : Safkan...
Snape : Diana? Noldu?
Diana : Hiç bir şey. Annem melezdi değil mi?
Snape : Evet?
Diana : Peki. Sen?
Snape : Bende Melezim.
Diana : Tamam... O zaman abim Melez.
Barty : Ama babam Senior'ın eşi Safkan.
Diana : Annen Agatha. Yani melezsin (burayı da büktük~yazar)
Andrew : Aileme takılacağımı kim söyledi?
Barty : İşte böyle! Hadi ilk çocuğumuzu yapalım o zaman.
İkinci bir terlik daha abimin kafasına isabet etti.
Barty : Ah. Tamam iki olsun.
Snape : Barty CROUCHHH!

Sersemlemiş bir şekilde Lord'un odasına gittim. Etrafta seherbazlar artmıştı ve onlardan saklanıyordu. Odasına girip kapıyı kapattım ve direkt gidip koltuğa oturdum.
Voldemort : Sonunda. Olanları duydum. Yapan kişiyi kameralardan bulabiliriz.
Diana : Gerçekten hiç önemsemiyorun.
Voldemort : Biri seni öldürmeye çalışıyor Diana. Gidip kameralara bakın. Snape'e söylerim yoksa.
Diana : Gerçekten hiç gerek. O kişi kendini illaki gösterir.
Voldemort : Lütfen Diana...

Bir görevli bizi kamera odasına götürdü. Girdiğimiz saatteki kameraları inceledik. Dikkatimi bir şey çekti. Siyah giyinimli birisi benden sonra kapı yavaşça kapanırken kolunu uzatıp kenarda yanan alevlere bir şey atıp hızla geri çekildi. Açıyı yaklaştırıp görüntüyü netleştirdim.
Diana : Bir şey göremedim.
Snape : Devam edelim.
Diana : Odamıza çıksak? Gözüm yoruldu.
Snape : Pekala. Aramaya devam edilsin mi?
Başımı iki yana salladım ve babamın kucağına çıktım. Kucağına fısıldadım.
Diana : O kişi Bellatrix.
Snape : Ne?
Diana : Bana güven...

Odamıza döndük ve eşyalarımı toplamaya başladım. Abimle beraber Hogwarts'a dönecektik. Abim üzülüyordu. Andrew gelemeyecekti.
Son kez etrafa bakarken içeri Voldemort ve Bellatrix girdi.
Voldemort : Eee?
Diana : Eee derken?
Voldemort : Baktınız mı?
Diana : Evet. Siyahı çok seven ve koluna bolca bilezik, bileklik ve yüzük takan biri.
Bellatrix kollarını arkasına saklamaya çalıştı.
Voldemort : Bellatrix? Neden?
Bellatrix :....
Diana : Ne için yaptığını ikimiz bilsek yeter. Ben onu tanıyorum. Neden yaptığını biliyorum. Kızmayacağım. Ama o beni tanıyamamış...
Kapıya gittim.
Diana : Tanısaydı bunu yapmazdı... Görüşürüz Lordum ve Bellatrix.
Kapıyı kapatıp çıktım. Aşağı indim. Abim çantamı alıp babamın arabasının arkasına koydu. Babamın zengin olduğunu düşünmeye başlamıştım. Çok lüks bir arabası vardı. Doğrusu arabamız vardı. (Diana'ya bak be. O bile parayı seviyor jskdbdjd~yazar)
Snape : Her şey hazır mı?
Kaldığımız odanın camına baktım. Voldemort oradaydı. Ona el salladım.
Diana : Evet.
Andrew'a sarıldım.
Andrew : Kendine dikkat et Prenses. Tamam mı? Sevgilimi üzme.
Güldük. Babam da Andrew'a sarıldı ve sırtını sıvazladı. Sonra abim sıkıca sarıldı.
Barty : Filmlerde sarıldıktan sonra öpüşürler...
Andrew : Biz filmde değiliz.
Abim zorla Andrew'ı bıraktı. Üzgündü... Andrew çenesini tutup dudağının altına bir öpücük verdi.
Andrew : Baban iyi bir nişancı. Bana bile çok şey öğretebilir. O yüzden burdan öpeceğim.
Güldü. Abim de.
Snape : Hadi geçin arabaya.
Barty : Ben süreyim nolur?!
Snape : Ne Fransa'yı biliyorsun ne de ehliyetin var. O yüzden ya öne ya da arkaya geç otur.
Babam sürücü koltuğuna, abim yanına ben ise arkaya geçtim. Camı açıp dışarı kafamı uzattım. Araba hareket ederken Andrew son kez yanağımdan makas aldı ve biz gidene kadar el salladı...

Diana : Sıkıldım.
Barty : Sıkıldım.
Diana : Sıkıldım.
Barty : Sıkıldım.
Diana : Sıkıldım.
Barty : Sıkıldım.
Snape : Birazdan sağa çekip ben sizi bir sıkacağım.
Barty : Ağağağağağağa!
Snape : Offf. Kafam şişti. Ormanlık alandayız. Dikkatli olacaksan arabayı vereyim.
Barty : Lütfen!
Babam sağa çekti. Abimle yer değiştiler. Abim aynayı ayarlarken babam bana döndü.
Snape : Nolur nolmaz kemerini tak. (bir başka kamu spotu~ yazar)
Dediğini yaptım. Abim yavaştan ilerledi. Ormandan çıkınca düz yolda hızlandı. Dışarıyı seyretmeye başladım. Bir tabela... Araba.... Çit... İleride inekler... Başka bir tabela... Araba... Kırmızı bir araba... Bizim arabanın aynısından bir tane daha... Tabela... Mavi araba... Siyah bir tane.... Tabela.... Çit... Başım cama düştü. Yol... Üstüme bir şey örtüldü.... Yol.... Beyaz çizgi.... Yol... Beyaz çizgi...

Kayıp Snape'in Kızı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin