Yaz gecelerini hatırlıyorum. Masum ve utangaç zamanlarımı. Yıldızları sayarak büyüdüğüm. Her gece başa dönsem de yılmadım. Bazen uykusuz kaldım. Çünkü kayan her yıldızda saymayı bıraktım ve başa döndüm. Bazen de hiç saymadım. Yıldızların kaymasını bekledim.
Her ne kadar yıldızların değil, meteorların kayıp yanarak ufalandığını bilsem de her defasında dilek tuttum. Çünkü çocuktum. Dileklerle mutlu olunur sandım. Gerçekleri erken öğrendim ama inanamadım. Mutluluklarla dolu olması gereken yaşamım yanılgılarla doldu ve ben inanmaya devam ettim. Neye inandığımı bilmesem de.Yıldızlara bakarak uyudum. Yarın yok ve gördüğüm son ışık yıldızların, diyerek. Ve tekrar bir yıldıza bakarak uyandım. Sıcak ve diğerlerinden daha parlak. Parlaklık arttıkça bunaldım ve geceyi daha çok sevdim. Parlaklık arttıkça gördüm ve görmemek istedim. İnandılarımı sorguladım ve o yıldızlar parlaklığını kaybetti. Çünkü artık ben o yıldızları sayan çocuk değildim. Ve yıldızlar. Yıldızlar sadece kayan saçma sapan taşlardı. Belki de bir gün sonumuzu getirirler. Ama gerçek yıldızlar, parlamaya devam eder. Ve ben artık inanmam.
Hiçbir şeye(.)