Betrayal or Love || VegasPete

Little Devil

Öpücükleri yavaşça kulağımın arkasına doğru kaydı ve fısıldadı
"Daha sakin bir yere gidelim. Sadece seni tüketmek istiyorum"
 
Ben daha cevap vermeye fırsat bulamadan dudaklarının sıcaklığına tezat olan soğuk eliyle elimi tutup beni çıkışa doğru sürükledi. Beynim düşünme yetisini kaybetmişti ve bir kukla gibi Vegas beni nereye çekiştirirse oraya gidiyordum. Hem de daha ilk dakikalardan.

Bir dakika ben şu an ne yapıyordum? Neden Vegas ile öpüştüm ve neden şu an kapıda valenin onun arabasını getirmesini bekliyorduk? Pekala sakin ol Pete. Kafanı topla ve göreve odaklan. Onun evine gitmek iyi bir seçenekti tabi sabahına kendimi onun kollarının arasında bulmazsam. Evine gider birkaç kadeh daha içmeyi teklif eder ve onu sarhoş edebilirdim. Ya da b planımı uygulardım. Evet harika bir plan. Afferim sana Pete.

Ben kendi düşüncelerime dalmışken İblisin adımı seslenmesiyle gerçek dünyaya döndüm. "Pete iyi misin?" Bana sorar gözlerle bakıyor ve iyi olup olmadığımı anlamaya çalışıyor gibi bir hali vardı. Kafamı sallayarak onayladım. " Evet- evet gayet iyiyim." Bana samimi gibi görünen ama altından milyonlarca anlam çıkartabileceğim gülümsemesini vererek soğuk ellerini açıkta kalan sıcak tenime yerleştirdi. Beni belimden hafifçe ittirerek arabanın yanına gittik. Gerçekten sarhoş gibiydim ve bacaklarımın titrediğini hissediyordum. Arabaya bindiğimde kısaca içeriyi inceledim. Arabası bir limuzin kadar genişti. Siyah deri koltuklar ve kapı kenarlarında mavi ışıklandırmalar vardı. Dışarıya nazaran arabanın içi oldukça ferahtı. Vegas'ın olduğu kısımda buzların içinde bir şişe şampanya bile vardı. "İçmek ister misin? Gergin görünüyorsun." Tekrardan onun sesi ile küçük araba turumu sona erdirmiştim. Gerçekten fazlasıyla gergindim ve rahatlamam gerekiyordu. "Hiç fena olmaz aslında." Cevabıma gülümseyip yan tarafında duran şampanyayı kadehlere doldurdu ve birisini bana uzattı. Direkt alıp tepeme diktim. Bu yaptığım Vegas'ı güldürmüştü. "Aman Tanrım Pete yavaşla biraz. Hemen sarhoş olmanı istemiyorum. En azından bu gece."

Ne? En azından bu gece derken?? Başka gece de mi olacaktı??? Ne diyordum ben? Beynim iyice kaymıştı. Hiçbir şey demeden gözlerimi ondan çekip yolu izlemeye başladım. Aniden sessiz ortamı telefonumun titreme sesi bölmüştü. Arm'dan ve Porsche'dan mesaj gelmişti. Üzgünüm Porsche ama şu an değil bebeğim. Hemen Arm'ın mesajını açtım. 'Hallettin mi?' Göz ucuyla Vegas'a baktığımda onun da telefonuma bakmaya çalıştığını gördüm ve hızlıca Arm'a bir şeyler yazarak telefonu sessize aldım. Ortamın gerici havasını bozmak için konuşmaya başladım. "Evine mi gidiyoruz?" Dışarıya bakan keskin ve karanlık gözleri direkt bana döndü. Nefes kesiciydi. Sorumu kafasıyla onayladı. Bu neydi şimdi. Sıkılmaya başlamıştım ve bence küçük bir oyundan kimseye zarar gelmezdi.

Elimi bacağına atıp yavaşça okşamaya başladım. "Çok gergin duruyorsun. Gevşemeyi dene. Hiçbir şey düşünme ve anı yaşa" yavaşça ona doğru yaklaşıp dudağına yakın bir yere minik bir öpücük kondurdum. Bedenini bana çevirdi ve sol eliyle çenemi tutup kendisine yaklaştırdı. Gözlerim direkt olarak az önceki hararetli öpüşmemizden dolayı şişen dudaklarına kaydı. Yutkundum ve o bunu fark etti. Bacağındaki elimi yavaşça yukarı doğru çıkartmaya başladım. Elim tam kasıklarının olduğu yerde durdu ve biraz orada oyalandı. Bu hareketime karşılık Vegas derin bir nefes aldı ve koltuğa daha da yayılarak oturdu. "Belki bu konuda bana yardım edebilirsin? Hm?" Bunu derken elini enseme götürüp hafif bir baskıyla okşamaya başladı. Beynimin bana olan çığlıklarına kulaklarımı kapatarak kasıklarındaki elimi kemerine yönelttim. Ne bir şey diyordu ne de bir şey yapıyordu. Sadece ne yapacağımı izliyordu.

Tek elimle kemerin tokasını açtım. Açtığımda çıkan sesle birlikte içimden bir şeylerin akıp gittiğini hissettim. Ensemden omurgama doğru soğuk soğuk terliyordum. Sonra aynı yavaşlıkta fermuarını da açtım. Bu hareketimden sonra gözlerindeki kararmaya an be an şahit oldum. Karanlığı gerçek bir girdap gibiydi. Kaçmaya çalıştıkça seni daha da içine çekiyordu. Ve en sonunda girdaba kapılıp kocaman bir karanlıkta sürükleniyordun.