XVI

101 22 1
                                    

Ümitsizlik neyi ifade eder insan için? Yok olmak ya da tükenmek gibi mi? İnsanın kendisine küsmesidir. Anlar kendini, kendisi de kurtarmıyor bırakır artık akışına. Uğraşmaz, izler sadece hep olduğu gibi.

Şu an tam bu durumun içindeyim. Bugün doktor kontrolüm var ve benim pek umudum kalmadı artık. Her şeyi akışına bıraktım. Kalbim için doğru ilik ne zaman bulunur bilmiyorum.

Otobüsle gideceğim için evden erken  hazırlanıp çıktım. Arabam tamirdeydi. Otobüs durağına giderken bir sigara yakmıştım. Sigaraya bağımlı değildim. Ay da bir veya iki içiyordum. Bugün hava fazlasıyla sıcaktı. Sigaradan bir nefes çekip dışarı doğru üfledim. O sıra telefonumu cebimden çıkarmış saate bakıyordum. Saat 10'a geliyordu. Benim 10:30 da randevum vardı. Yetişirdim.

Bi 5, 6 dakika sonra otobüs gelmişti. Kartımı okutarak arkalara doğru yöneldim. En arka koltuğun boş olmasını görmemle oraya gidip oturdum. Can sıkıntısından telefonumu çıkarıp biraz Instagram'da dolaşmaya başladım. Ya da kafamı dağıtmaya çabaladım.

10 dakika sonra hastaneye varmıştım. Otobüsten indikten sonra girişe doğru yürümeye başladım. Kayıt alanına geldiğim zaman randevum olduğunu söyledim ve fişini verdiler.

Doktorumun odasının önüne gelip beklemeye başladım. Kısaca etrafıma göz gezdirdiğim de insanların gözünde gördüğüm tek şey yorgunluktu. Anneler kucaklarında ki çocuklarına gülümseyerek iyi olucaklarını söylüyorlardı. Ama onlarında bir umudu var mıydı tartışılırdı.

Ekrana baktığım zaman sıranın bana geldiğini gördüm. Kapıyı çalarak içeri girdim. Mehmet abi beni görmesiyle gülümsemeye başladı. O kadar çok gelip gitmiştim ki tanıyordu artık beni. İçeri girip kapıyı kapattım.

"Barkan hoş geldin. Nasılsın bakalım?"

Gülümsemeye çalışarak cevapladım. "İyiyim, her zaman ki gibi."

Gözlüklerini takarak yanıma geldi. "O zaman seni bir kontrol edelim." Diyerek sedyeyi gösterdi. Sedyeye oturduktan sonra ilk önce rutin bir kontrol yaptı.

Gözlerime bakarak "Verdiğim ilaçları içiyorsun değil mi?" 

Gözlerimi kaçırıp odanın herhangi bir  yerine baktım. İçiyordum ama ara sıra. Artık ben de sıkılmıştım.

"Anlaşıldı."

Tekrardan sandalyesine doğru ilerleyip oturdu. Ve eliyle masanın önündeki sandalyeyi işaret etti. Bende gidip oturdum.

"Bak Barkan seninle açık açık konuşacağım. Bu ilaçlar seni kurtarabilir ama sen içmiyorsun. Ve böyle içmemeye devam edersen daha kötü bir duruma düşebilirsin. Anlıyorum sen de sıkıldım artık bu durumdan ama sana uyan bir ilik buluncaya kadar bu ilaçları içmen lazım."

Hiçbir şey demiyerek suratına bakmaya devam ediyordum. Zaten ne diyebilirim ki haklıydı. Ama o da beni anlamalıydı. Hayatımın bu ilaçlara bağlı olması beni sıkıyordu artık. Nereye kadar bu ilaçlar beni kurtaracaktı? Elbet bir zaman sonra ilaçlar bile işe yaramayacaktı.

"Son zamanlarda kendini nasıl hissediyorsun?"

"2 gün önce şiddetli bir ağrıyla uyandım. Bir daha yatamadım."

"İlaçları içtin mi?

"Evet içtim o sıra."

"Peki ilaçların var mı yeteri kadar?" Mehmet abinin sorusuna başımı sallayarak karşılık verdim.

"Birkaç gün dinlen spora gitme. O da seni çok zorluyor."

Tam itiraz edicekken beni susturup konuştu.

"İtiraz istemiyorum doğru evine git dinlen."

Suratımı asarak kalkıp hoşçakal diledikten sonra odadan çıktım. Spor benim hayatımdı. Bir gün gitmesem bile kendimi suçlar evde yapardım. Şimdi 2, 3 gün boyunca dinlenmem lazımdı.

Hastaneden çıktıktan sonra telefonumu cebimden çıkarıp saate bakıcağım sırada gözüm gelen mesaja takılmıştı.

ruhdakibosluk: "Gölgene bak, beni anlamak istiyorsan. O kadar yakın, ama sana asla dokunamayan."

️🕸️

Bölüm nasıldı?

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.^^

Gümüşservi /Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin