"ahhh yoruldum" son zamanlarda zor bir koreografisi olan bir şarkı üzerinde çalışıyorduk.
"olum riki bile yoruluyorsa ben kendimi atıyorum bir yerlerden" jisung söylenerek kendini yere attığında riki heyecanla konuşmuştu.
"seonghwa'nın sırtıma çıktığı bölüm olmasa tüm koreografi çok iyiydi" ardından jisung göz devirmiş "ace olduğundan koreografi senin için iyi olmasın salak" "e zaten"
hepimiz riki'yle jisung'a gülerken yorgunluktan konuşamıyorduk bile. tam o sırada yandan jungwon ve yeonjun su atmıştı bize.
ikisine öpücük atmıştım. "kurtarıcı meleklerim ya"
"hayır gören seonghwa çok kilolu sanar." hongjoong konuştuğu sıra yeonjun sırıtarak "hongjoong en iyi sen biliyorsun zaten. ortamda sen varken seonghwa hakkında yorum yapmak ne haddimize" ben gülmekten artık etrafı duyamıyorken kızaran seonghwa sinirle bize dönmüştü.
"ya kesin sesinizi" ettiği sitem asla işe yaramamışken jungwon seonghwa'ya öpücük atıp "ayy yerim nasıl da kızardı" demişti.
konuşmanın arasında "hayır birde riki aramızda en uzun boylulardan biri sen olmasan anlayacağım. bu boyla ben mi taşıyayım seonghwa'yı?" diyerek gülmüştüm.
"işte bana boyumla olan iltifatlarla gelin" diyip mutlu olmuştu. gururlanmış gibi omuzlarını kaldırırken ben de ona gülüyordum. o sırada yeonjun yanımdan cırlamıştı.
"hah aramızda sanki 40 santim var. bir kere sevgilim senden daha uzun." yeonjun gururlanırken riki omuz silkip gülümsemişti.
ben ise suyu kafama diktiğim an odadan giren kişiyle boğazıma su kaçmıştı.
"iyi misin wooyoung" jungwon bana baktığı sıra kafamı sallamıştım.
kalkıp gelen kişiye baktığımda ilgimi çeken biri vardı. saçlarını geriye atıp etrafa bir bakış attığında üstündeki rahat kıyafetlere bakılırsa dans edecekti ve bu bizim tanışma ihtimalimizi arttırıyordu bu yüzden fazlasıyla heyecanlanmıştım.
ikilinin gözleri birbirinden ayrılmazken birden odaya mor saçlı bir çocuk dalmıştı. çok yakışıklıydı gerçekten.
"san bu sınıfın başkanısın galiba kanka"
birbirinden gözlerini ayırmayan wooyoung'un gözlerindeki heyecan ve merak taneleri tanımadığı bu mor saçlı çocuğun dediği ile tek tek kırılmıştı.
"sen... yeni başkan mısın?" neredeyse gözleri dolacak olan sorduğu sorunun cevabını sadece bir gülümseme ve tokalaşmaları için uzattığı bir el ile en iyi cevabı almıştı.
wooyoung hissettiği şeyden emin olmak için elini uzattığında elleri değdiği an bileklerinde çıkan izlerden dolayı wooyoung nefretin verdiği sinir ile elini hızla çekip saçlarını geriye atmıştı.
ruh eşinin tam insanı olması içinde oldukları durumu iyice karmakarışık bir hale gelmesi elde olmadan onu zorluyordu.
o sırada karşısındaki bileklerine bakarak gülümsemiş herkesin şok olduğu o cümleyi kurmuştu.
"ben de tanıştığımıza memnun oldum ruh eşim"
•••
bi duzenlim de yeni bi fic de atim mis
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ꜱᴏᴜʟᴍᴀᴛᴇ-ᴡᴏᴏꜱᴀɴ ✓
Fanfiction"ne yani dans klübüne bay han benim yerime bir başkan mı getirecek"