İyi okumalar, ufak satır içi yorumlar yaparsanız çok mutlu olurum bölüm sonunda görüşmek üzere❤️
The Weeknd Doja Cat- You Right
____________
Haklılık, doğruluk, bilinmezlik ve kaybediliş. Bazen bazı seyleri insanın yüzünden, gözlerinden veya haraketlerinden çıkartabilirdik ancak yanılma payı her zaman vardı.
Bilinmezlik; yorardı, üzerdi ve zorlardı.
Aklıma kazıdığım ağlama sesleri, fotoğraflar ve içimi yiyip kemiren Yoongi'nin son sözleri...
Yine yönümü kaybetmiştim ve bu sefer doğru bir yön yoktu bu yönü ben kendim bulmak zorundaydım.
Kahvemi getiren yardımcıma teşekkür etmiş ve verandada oturarak düşüncelerime devam etmek istiyordum. Çok düşünüyordum ama boşuna düşünüyordum. Çünkü düşüneceğim şeylerin cevabı bende değildi. Telefonumu elime almış ve son aramalarda isminin yazılı olduğu numarayı aramıştım.
Bunu neden yapıyorsun diye sorsam kendime verecek bir cevabım yoktu. Telefonu açmasını beklerken aramam yanıtsız kalmıştı. Oldukça cüretkar bir şekilde tekrar aramıştım. Bu sefer ikinci çalışta açılmış ve sesi kulaklarımı doldurmuştu.
"Efendim." Oldukça düz bir sesle verdiği yanıt bile içimi kıpır kıpır etmişti.
"Nasılsın?" Delirmiş olmalıydım. Bunu neden ve niye yaptığımı bilmiyordum. Belki de saçmalıktı.
"İyiyim. Sen nasılsın?"
"İyiyim." Şimdi neden aradığımı söylemem gerekecekti ve benim diyebilecek bir şeyim yoktu onu neden aradığımı ben bile bilmiyordum.
"Buluşabilir miyiz?" Demişti. Beklemiyordum, şaşırmış ve heyecanlanmıştım. Yerimden kalktım ve yutkundum.
"Buluşabilir miyiz? Evet buluşabiliriz ama neden buluşacağız?"
"Spontane gelişecek bir sevişmeye ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum." Hımlamıştım. Evet tabii bunun içindi. Bizim buluşmalarımızın sebebi hep bellidir.
"Doğru düşünüyorsun dün geceki randevumuzu sevgili erkeğin mahvetmeseydi buna ihtiyacımız olmayacaktı." Oflamış ve başka bir şey dememişti.
"Gelirken beyaz gömleğimi giyinmeyi unutma ve geç kalma en geç bir saat sonra."
"Adresi atarsın."
"Atlantic Otel 779 numaraya gel. Resepsiyona adını vermen yeterli." Adını birkaç kez duyduğum bir otel olmasına rağmen hiç gitmişliğim yoktu.
Telefonu kapatmış ve direkt duşa girmiş, en güzel bakımları yapmış ve Yoongi'nin beyaz gömleğini giyinmiş altıma dar bir siyah kot ve postal giymiş saçlarımı dağıtmıştım. Dudaklarıma nemlendirici sürmüş ve güneş gözlüğümü ve diğer eşyalarımı alarak evden çıkmıştım.
Neden kendime bu kadar özendiğimi de düşünmemeye çalışıyordum ancak biliyordum. Bunun nedenini kendi niyetimi ve amacımı. Ben Park Jimin her ne kadar masum dursam da içimde yatan oldukça arsız bir tarafım vardı.
Aynada sürekli kendime bakıyordum bana söylediği otele yaklaşınca saçlarımın ıslaklığı gitmiş hafif nemli bir görüntü kazanmıştı. Yetişmeden önce parfümümü sıkmıştım. Arabayı valeye vermiş ve tıpkı Yoongi'nin söylediği gibi resepsiyona adımı vermiş, bana bir kart vererek odanın olduğu katı söylemiş ve odanın yerini tarif etmişlerdi.
Otel oldukça ihtişamlı ve büyüktü. Dekorasyonu, planı her şeyi oldukça pahalı görünüyordu. Buraya sıradan birinin değil kalmaya sadece bakmaya bile geçmesi imkansızdı ancak Min Yoongi ve adının getirdiği tüm bu ayrıcalıklar oldukça yüksek hissettiriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pillowtalk|yoonmin
Fanfiction"Yatak arkadaşı mı olmak istiyorsun?" Demiştim kulağına doğru eğilirken fısıldayıp omzuna ellerimi atmıştım. "Ne anladıysan o ister buna yatak arkadaşlığı de ister seks ister sevişme ne istersen de yeter ki ne istediğimi anlamış ol."