hepsi jay'in dediğine bir süre şaşırmış tepki vermemişlerdi. bir süre sonra da tam tersi fazla bir şekilde tepkiler vermişlerdi.
sonrasında san abartmamalarını ve konuyu kapatmalarını söylediğinde diğerleri daha iyi tanışmak için birbiriyle konuşmaya başlamışlardı. bu sırada da san wooyoung'u izliyordu.
wooyoung hala ne olursa olsun bir şey demiyor boş boş karşıdaki aynaya bakıyordu.
san sonunda bu durumdan sıkılmış olacaktı ki ayağa kalkıp wooyoung'a bakmıştı. "wooyoung benimle iki dakika kafeteryaya gelir misin?"
etraf bu hamle ile sessizleşince san wooyoung'un hala kalkmamasına sinirlenip kendinden küçük olan bedeni kolayca kaldırıp kolundan çekiştirmeye başlamıştı.
"ya bıraksana canım acıyor. izin üstüne bastırıyorsun"
san wooyoung'u duymasıyla bırakıp tuttuğu bileğine bakmıştı. bir şey olmadığını görünce rahatlayıp kulübün kafeteryasındaki masalardan birine oturtmuştu.
"bak anlıyorum senin için yeni bir şey bu ama elimden gelen hiçbir şey yok. birbirimizden uzak kalmamalıyız belki de bir süre temas etmemek için arkadaşlarımızla aramıza mesafe koymalıyız ama bence birbirimiz için bazı fedakarlıklarda bulunmalıyız. ben mi dedim biri karşıma çıksın ruh eşim olsun diye?" san içinden geçenleri söylediğinde wooyoung çok ciddi bir şekilde kafasını kaldırıp san'a bakmıştı.
"sen sorunun bu olduğunu mu düşünüyorsun?"
"ne?" san şu an ne olduğunu bile bilmiyorken wooyoung kafasını eğmişti.
bir süre sessiz kalmasına rağmen hala kafasını kaldırmamış bileğindeki bileklikleri, parmaklarındaki yüzükleri ve bileğindeki izi incelemeye devam ediyordu.
siniri aşırı derecede bozulmuştu.
ve karşısındaki çocuk ne olduğunu ya anlamıyordu ya da anlamamazlıktan geliyordu.
"senden nefret ediyorum" wooyoung kısa ve netti ama bir cümle ile ikisinin de içinde bir şeyler kopmuştu.
san acıyan bileği ile dolan gözlerini umursamamış hala gözlerini çevirmeden karşısındaki çocuğa bakıyordu.
"senden nefret ediyorum çünkü bütün emeğim gitti. üniversite bölümü erkeklerin kulübünün başkanıydım. git mesela karma kulübün başkanı ol ya da direkt olma neden emeğim hiçe sayılıyor senin yüzünden? ben buraya yıllarımı verdim. sadece senin babanın yaptığı bir yatırım yüzünden hepsi çöp oldu şu an. senden nefret ediyorum dedikçe izim o kadar acıyor ki canımı yakıyor ama hala senden nefret ediyorum."
konuşmasını hıçkırıkları yüzünden kesen wooyoung ile san dayanamamış ayağa kalkıp yanındaki iyice minilmiş bedene sarılmıştı.
wooyoung'un ağlaması, rahatlaması için biraz saçı ile oynadıktan sonra durmuş geriye hıçkırıkları kalınca san ondan ayrılmış ve yüzlerini yaklaştırmış konuşmuştu.
"ben başkan yok sanıyordum yani böyle bir şey olduğunu bilmiyordum. hala olmaya devam edebilirsin tamam mı? hatta beraber yaparız beraber eğleniriz sen de istersen. daha fazla kendini üzme ve benden nefret ettiğini söyleme olur mu?"
wooyoung kafasını kaldırıp gözlerini buluşturdu. sabahtan beri boş bakan gözleri şu an parlıyordu. san wooyoung'un ona attığı bakışlara gülüp geri sarılmıştı.
aralarındaki sorunun bu kadar hızlı çözülmesi ve mutluluğun okunduğu gözleri onun çok hoşuna gitmişti.
•••
bana geldiler bu fici atip bitircem simdiQLWKSLSKSL
finali de yazdim oh
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ꜱᴏᴜʟᴍᴀᴛᴇ-ᴡᴏᴏꜱᴀɴ ✓
Fanfiction"ne yani dans klübüne bay han benim yerime bir başkan mı getirecek"