144- Fincan Tabağı

4 2 0
                                    

Günlerden bir gün vitrin temizliği yaparken annemin neredeyse hiç kullanmadığı sadece süs olarak tuttuğu fincan takımı gözüme çarptı. Bir yönü beşiktaşlı diğer yönü ise kıbrıslıydı. Babam Kıbrıs'a seminer için gittiğinde hatıra olarak almıştı. Ben üniversiteyi başka bir şehirde okuduğumdan mütevellit bir çok şeye ihtiyacım vardı. Hele bir Arkadaşım vardı, menengiçli türk kahvesi yapardı, tadına doyum olmazdı. Kız yurtlarını bilirsiniz belki, gece saatin bilmem bir kaçında kahve eşliğinde edilen kalabalık muhabbetin tadı hiçbir şeyde yoktur.

Neyse ben annemden bu fincanlardan sadece bir tanesini istedim. Annem katiyen vermeyeceğini dile getirdi. Hem 6′lı takım bozulmamalıymış hem babamın hediyesiymiş. Altı üstü 1 tane Türk kahvesi fincanı ve fincan tabağını istemiştim üstelik. Yine de okulumun bitmesine 2 ay kaldığından ve benim ısrarlarıma dayanamadığından fincanı sapasağlam getirmemin şartı ile takımın içinden 1 tanesini alabilmiştim.

İçtiğim kahveleri çok defa hikayelerime atmışlığım ve ailemin yorum yapmışlığı da oldu.

Günlerden bir gün sabah uyandığımda masamın üzerinden bir 10 türk lirası buldum. 'bu kimin' diye sormama gerek kalmadan arkadaşım 'temizlik görevlisi yanlışlıkla fincanı kırdı o yüzden para bıraktı' açıklamasını yaptı. Elimde kala kala bir fincan tabağı kaldı.

Okul bitmişti ve eve gelmiştim. Anneme durumu anlattığımda bağırıp çağırmasını bekliyordum ama yaptığı hareket içimi dondurdu.

Annem elimde kalan fincan tabağını hiç acımadan, bu kullanılır mı diye düşünmeden, tek bir mimik göstermeden mutfak çöpüne attı!

Aylar önce alabilmek için sürekli dil döktüğüm fincan takımının fincanı kırılınca, ardında kalan fincan tabağını gözünü kırpmadan çöpe attı.

Ben, çok garip hissetmiştim. Hala hatırlarım o anı. Kendimi bir çok şeye benzetmiştim daha önce. Sahilde üzerine oturulmamış bir banka, tek kişilik bir masaya, bitmiş bir pile, çiçeksiz bir çiçeğe, kurumuş bir ağaca, üzeri tozla kaplı yıllardır okunmamış eski ciltli bir kitaba, boş bir deftere, bitmiş bir muma, sadece külleri kalmış fotoğraflara, enkaz içindeki bir binaya, hatta bombaya...

Ben kendimi bir çok şeye benzetmiştim ama hiç aklıma gelmemişti,

kendimi, fincanı kırılmış bir fincan tabağına benzetebileceğimi hiç düşünmemiştim...

Hayat böyle arkadaşlar.

Bazılarımıza, sadece bazıları hatırına katlanılıyor.

Ve bazıları olmadan, bazılarımızın hiç bir değeri kalmıyor... 

Kapana Kısılmış Ruh (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin