Yine bir sonbahar , Yeni bir elveda...

31 1 0
                                    

Her çocuk gibi benimde bir üniverste hayalim vardı, her çocuk gibi bende okulu sevmezdim. Ama sevmemek tabiki fayda etmiyordu aksine bu işi daha da zorlaştırıyordu. Ben şu okul denilen şeyle bir anlaşma yapmıştım o benden kendini bende ondan kendimi uzak tutucaktım. Hal böyle olunca sözümü tutmaya çabaladım ama aile denen bişe var bilirmisiniz bilmem ama sülük gibi yapışkan olur hani beni rahat bırak moduna getirir otomatikman seni ha işte o aile zırvası buna engel oldu. Sonunda liseye başlicaktım sekizinci sınıf tahmin ettiğimden zor geçmişti ama annemle babamın ayrılması üzerine tüm hayatım değişti. Bu yaz pek çok tecrübe edindim belki çoğu zaman yapmamam gerekn şeyler yaptım ama kişiliğimi buldum , kendimle tanıştım ve ben artık asla eski Eylül olmicaktim!
Evet ismim Eylül. Annem bana eylül de hamile kalmış. Ve yine atlattığımız bir eylül... Annemle babam bu Eylül de ayrıldı. Eylül ayı , sonbahar ve dökülen yapraklar bana herşeyin bir sonu olduğunu anlatıyor. Sonbahar hep gözümü korkuttu. Annemin söylediğine göre doğuştan özgüvenli bir çocuk olmuşum. Ki gerçekten hep öyle oldu doğuştan cesur hissediyordum. Ama söz konusu sonbahar olunca işler değişiyor tabi.
Sonunda liseye başlamıştım ve sanki okul bu sefer yüzüme gülücekmiş gibi geliyor. İnsanlar neşe dolu , öğretmenler güler yüzlü. Okulun kocaman yemyeşil bir bahçesi var ve her yer rengarenk çiçek dolu . Anlamıyorum yani bu bahçede hiçmi top oynanmıyor. Ben tam bu bir okul olamaz derken sınıflara çağrıldık. Sıradamda yanıma bir çocuk oturdu ve onu tanıyordum. Hayal alemine dalmıştım. Çocuğun gözleri yeşil saçları kumral ve- tam bir ahmak! Onu gerçekten de hatırlıyorum. Adı Doruk. İlkokul da aynı sınıftaydık. O zaman ne kadar saçma gelsede havalıydı . İnsanlarla dalga geçmeyi ve küçümsemeyi severdi. Ama o çok yakışıklıydı hep en üsteydi hiçbir kız ona ulaşabilceğini düşünmüyordu. Onunla mezuniyette üzerime meyve suyu döktükten sonra hiç karşılaşmamıştım bile. Ama gerçeten değişmişe benziyordu. Zamanla anlardık zaten.
Bu akşam eve geldiğimde çok heycanlıydım. Abimle paylaşmak istiyordum. Fakat hiş hoş bir manzarayla karşılaşmadım. Babam hastalanmıştı , yatıyordu. Annem artık bizimle yaşamıyordu. Ve ben ne yapıcağkmı bilmiyordum. Doktora gitmek istemiyordu ama abim gizlice çağormamı söyledi , bu kararı onun veremiceğinide ekledi. Hastaneye zorda olsa geldiğimizde babamı acile aldılar. Abim bana sımsıkı sarıldı ve geçiceğine söz verdi. O sırada annemi aramamıza gerek yok mu diye sordum fakat abim ona hala çok hırslıydı onu istemiyor gibi. Acilden bi doktor çıktı ve babamızın kanser olduğunu ve çok ilerlemiş olduğunu söyledi. Ben zaten babamın hastaneye gelmek istemiyişinden anlamıştım hastalığını bildiğine. Ama neden bize söylemiyordu ki. Neden korkuyordu hiç anlamıyorum. Ama ben de korkuyordum. Yime bir eylül ayındaydık , babamı kaybetmekten korkuyordum. Doktor çok geç kalındığı için yapıcak bişeyin olmadığını yataklık halinden kurtulabiliceğini ama hiç strese girmemesi gerektiğini söylemişti. Babamdan ayrılmak isteyen annemdi bu yüzden bende babam mutlu olsun diye onu akşam yemeğine çağırıcam. Zaten abimde basketbol antremanında olucaktır ve ardından arkadaşlarıyla takılacaktır. Annemi arayıp eve onu özlediğim için eve gelmesini söyledim. Babama da başbaşa yemek yemek istediğimi. İkisi de hazır olucaktı.
Okula geldim ve sınıfa çıkıcaktım. Koridorda yürüyen üç kız bana çarptı ve telefonumu yere düşürdüm. Kızlar öyle havalı yürüyolardı ki burda da böyle insanlardan kurtulamadığıma inanamıyorum diye söylenirken arkadan bende diye ekleyen Doruk oldu. O birden arkadan gelince ürktüm ve sınıfa girdim. Bugün ilk dersime başlicaktım. Telefonuma bi baktım ama açılmıyordu. Bugün eve gidemezdim ama arkadaş bulma komusundada iyi değildim diye düşünüyordum ve somradan sesli düşündüğümğ farkettim Doruk bunu duymuştur eminim. Sonra Doruğu arkadaşına mesaj atarken gördüm ve tutamadım kendimi okudum. "Uzun , düz sarı saçlı kahverengi gözlü zayıf ve uzun gamzeleri ise..." . Anlattığı kız bendim. Bundan etkilenmedim desem yalan olur. Şimdiye kadar birinin beni sevme olasılığı aklıma bile gelmemişti. Beni bugün için bir parka davet etti ve bende başka çarem olmadığından evet dedim. Telefonum hala çalışmıyordu. Bi aksilik çıkıcağını da düşinmüyordum. Belki de annemlerin yemeği benim hoş bi çocukla yemek yemem için bir fırsat olmuştur.
Parka gittiğimizde nerdeyse akşam üzeri oluştu hava hafiften kararmıştı. Ben eve gitmeden direk parka gelmiştim. Doruk bir ağacın altına götürdü beni beraber oturup ilkokul anılarını hatırladık gayet güzek vakit geçirmiştim. Ama geç oluyordu artık eve gitmem gerekiyordu.
Eve geldiğimde neye uğradığımı şaşırdım. Abim evdeydi ve amnemle babamın nerde olduğunu sorunca hastaneye gittiklerini öğrendim. Babam kalp krizi geçirmiş yoğun bakımdaymış. Annem onunla kavga etmiş yeniden. Ama benim planlarıma göre onu özlemesi gerekiyordu. Abim bir yandan bana bağırıp çağırıyordu. Babamı görmek istiyordum ama göremiyordum. Abime yalvardım bu onu son görüşümüz olabilir dedim ama o beni cezalamdırmak için evde bıraktı ve kendi gitti. Kensimi ilk defa bu kadar çağresiz hissediyordum. Onu görmem gerekiyordu içimden bir his onu kaybediceğimizi söylüyordu. Ve ev telefonu çaldı haber geldi. Yine bir sonbahar yeni bir elveda...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 01, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Büyük HataHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin