18.BÖLÜM

119 9 0
                                    

Canlarım watpatt'in gazabına uğradıktan sonra yeniden yazmak zorunda olduğum bölüm karşınızda. Yakın bir zamanda yeni hikayemin tanıtımını paylaşıcam. Onun hazırlıklarıyla uğraşıyorum. Bir yandanda canımın parçası Yasemin'imi çileden çıkarıyorum. Saçını başını yolmasına az kaldı.
Burda gönlünü alayım bari :))
Kızgın bir sarışın aman allahım çok tehlikeli :DD

Çok çok öpüyorum sizleri tekrar ve tekrar iyiki varsınız.
Yeni günün ilk saatlerinde size en içten dileklerimi yolluyorum. Umarım hayatınızdaki bir takın aksilikler düzelir ve mutlu ve sorunsuz bir gün gecirirsiniz.
Dipnot: Eğlenmeyi unutmayın!!!
:))

- Off Ezra baydın yemin ediyorum. Ne bu be
Elif son 35 dakikadır sızlanıyor.
- Bak anlıyorum çok kırgınsın haklısın da ama bu ne kardeşim. Için geçmiş senin.
- Istemiyorum işte gitmiyorum oraya.
Elindeki eteği alıp birkez daha bavula koydu.
- Bana bak sen çok oldun. Küçük çocuk gibi trip atıyorsun. Böyle bir günde yanlızmı kalacaksın ayrıca zaten o gün gidiceksin erken gitsek sen babanla barışsan alışverişimizi yapsak nolurdu.
Bu kız iyice internet bebeği oldu ya
Derin bir nefes aldım. Inadını kırmak ne kadar zor bu kızın. En sonunda pes edip odadan çıktım.
- En ufak şeyde geri gelirim haberin olsun. Buna sebep olduğun icin seni boğazlarım.
Tehditlerimi sıraladaktan sonra Mert'i aradım.
- Bebeğim?
- Tamam gidiyoruz.
Bana bunu zorladıkları için ikisine de sinirliyim. Ne demek düğünün Urfa'da olucak demek. Belki hayalimde orada evlenmek olabilirdi ama çok şey değişti.
Birincisi annem..
Asıl önemli olan o zaten. Evimde ki son gece beraber sarılıp yatabileceğim bir annem yok. Ya da evden çıkarken mutluluktan ağlayacak biri. Ayrıca o evden gelin olarak çıkıp çıkmayacağıma bile karar vermedim. Her ne kadar annem onu affetmemi söylese de eskisi gibi sarılıp dertleşmek gelmiyor içimden. Bu iş ne kadar sıkıntılı böyle.
- Peki ben babamlara haber vereyim. Hazırlıklara başlasınlar.
Arkadan Ozan'ın sesini duydum.
"Ezra ya şu Elif'e söyle bir zahmet baksın telefona"
Onu takmayarak sevgilime cevap verdim.
- Olur mümkünse herşey biz gidene kadar hazır olsun.
Kulaklarıma o muhteşem kahkahası doldu tabi ben o arada küçük çapta kalp krizi geçirdim.    
- Emin olabilirsin bebeğim bize çok az iş kalacak.
Her ne kadar istediğim şeyleri duysamda sesinde ki tını hoşuma gitmedi. Bunu da sonra düşünmek üzere kafama not ettim.

- Tamam canım görüşürüz.
Ozan son bir kez daha adımı haykırırken telefonu kapattım. Tekrar odaya girdiğimde eşyalarım çoktan hazırlanmıştı.

- Telefonuna baksan iyi olur.
Önce mal mal suratıma baktı sonra jeton düşünce salona koştu. O çıkınca bende duşa girdim. Uçağa 3 saat vardı ve bu benim için duş keyfi anlamına geliyordu. Kuveti ılık suyla doldurduktan sonra içine uzandım. Kafamı arkaya yatırıp gözlerimi kapattım. Yüzümde eksik olmaya aptal bir gülümseme vardı. Kabul edeceğimden emin olan Mert bey Urfa'da nikah gününü ayarlamış. Yaklaşık bir hafta sonra onun gelini olucam. Aklıma evlenme teklifi gelince içimde kafamı suya soma isteği uyandı. O nasıl bir gerizekalılıktır.
# # # # # # # #
Doğru duyduğumdan emin olmak için birkaç kez gözümü kırpıştırdım. Yok valla evlenme teklifi. Hemde Mert hani şu yarı tanrı olan adam. Yok Ezra Orlando Bloom edicekti ama siparişte karışıklık olmuş. Ay ben biraz önce ağlamıyormuydum. Len bu adam aklımı başımdan aldı.
- Ezra nefes al bitanem.
Tabi bende ne eksik diyordum. Nefes almayı unuttum. Sahi nefes nasıl alınıyordu. Neye göre kime göre. Dur bi hatırlamaya çalışayım. Burun diyorduk birsey daha vardı.
Gözümün önünde sallanan eli şuan takmıyorum.
Beynimde ki nöronlar halaya girince islerini aksattılar.
Bir kol omzumdan sarstı. Noluyoruz ya neredeyim ben? Burası neresi? 
Aa Elif'te buradaymış da o niye bana hastalıklıymışım gibi bakıyor.
Allah o gelen beş kardeş-
Daha cümlemi tamamlamadan suratıma patlayan beş kardeşler etrafa atom bombası gibi patlayınca bende ipler koptu. Yerimden fırlayıp Elif'in üstüne atladım.
- Ne vuruyosun be. Hayvan mı var karşında?
Ben kızın üzerine rahat bir pozisyona oturmuş yakasına yapışırken belime sarılan bir çift kol üzerinden kaldırdı. Arkamı dönüp beni tutana baktım. Gülmemek için son derece çaba sarf eden erkeğim cevap bekler gibi bana bakıyordu. Lan bu bana evlenme teklifi etmişti. Unuttum ben onu. Tabi unutursun Ezra nörondu halaydı burundu derken iyice saçmaladın.
- Ezra ne nöronu o?
Ne güzel dışımdan düşünmemin sonucu iki saat açıklama yap.
-Şey sen şimdi bana şey dedin ya bende bir an şey oldum. Ondan benim nöronlar şey oldu.
3 kişi suan ki ruh halimi çözmeye çalışır gibi bana baktılar. Çözemezsiniz oğlum size hiç Mert gibi biri evleneli mi dedi mi?
- Abi sen ne dedin bu kıza iyice uçmuş bu?

- Bişey demedim ki sadece evlenme teklifi ettim.
Elif nee diye bağırırken Ozan sonunda be kardeşim gibisinden şeyler söylüyordu.
- Dur bi kardeşim önce cevabı alalım.
Sonra bir sessizlik oldu. Düşündüm taşındım ve EVET!! diye çığlık atarak boynuna atladım.
# # # # # #
Ben ne dengesiz bir insan oldum bu aralar. Kalk Ezra kalk yoksa Elif seni bıçaklar.
Suyu boşaltıp kurulundım. Yeni aldığım dizimin üzerinde askısız elbisemi giydim. Saçlarımı da doğal halimde bıraktım. Hafif bir makyaj yapıp işimi bitirdim. Salona girdiğimde herkes toplanmıştı. Gözüm parmağıma gitti. Teklif almıştım kabulde etmiştim ama yüzük daha gelmemişti. Kim inanır ki bizim sözlü olduğumuza. Zaten birşeyim de tam olsun dişimi kırıcam.
- Ben hazırım çıkalım.
Hepsi yerinden kalktılar. Erkekler çantaları alırken bizde son kez evi kontrol edip çıktık. Havaalanına geldiğimizde çantaları verip uçağa bindik. Bu sefer ki yolculuğumuz önceki kadar hareketli olmasada keyifli geçti. Bir ara hostest krizi geçirsekte sorunsuz sayılırdı.  Mert'le müzik dinlerken bir yandan da yeni yüklediğim oyunu oynuyorduk. Hayır yani anlamıyorum bu adam herşeyin en iyisini nasıl yapıyor şaşıyorum.
Ayaklarım sağlam zemine basınca nefesemi tuttum. Asıl şimdi başlıyoruz. Kapıdan geçince o adamın bizim için gönderdiği adamlar yanımıza gelip eşyalarımızı taşıdı. Mert belimden tutup kendine çevirince gözlerine baktım. Icimdeki endişeyi farkettigini biliyorum. Eğilip anlıma küçük bir öpücük bıraktı.
- Sakin ol bitanem. Unutma o senin babam.
Kaşlarımı çatarak ona bakmayı sürdürdüm. Çocuk gibi göründüğümün farkındayım ama umrumda değil. Herşeyi elinden alınan birinin normal olmasını kimse beklemesin.
Yüzümün aldığı ifadeye kahkaha atarak eğilip dudaklarıma yapıştı. Sıcacık dudakları içimde çığ kopardı sanki. Kopan kar taneleri gibi yüksekten yuvarlanan kalbim dışarıdan duyulacak şekilde atmaya başladı. Bu adam bana her ne yapıyorsa tek bir dokunuşuyla yola getiriyor beni. Bir an olgun bir kadınken bir anda küçük bir kız çocuğuna dönüyorum. Bütün hücrelerim işlevini yitirince hafif bir inilti dudaklarımdan döküldü. Ensesinde birleştirdiğim kollarımdan destek alarak parmak uçlarımda yükselip boyumuzu eşitledim. Belimden tutup daha çok kendine yapıştırdı. Yalancı bir öksürük sesiyle birbirmizden ayrılırken üzerimizde olan bakışları farkettim. Bizi almaya gelen adamlar ayıplar gibi bakıyordu. Tabi bir ciftimizde el ele bekliyordu.
- Ara mutlaka beni.
- Tamam eğer kötü olursan beni çağırıyorsun.
Kafamı sallayıp onayladım. Bunu yapmayacağımı biliyorum. Durduk yere endişelendirmeye gerek yok. Uzanıp yanağını öpüp arabaya bindim. Ardımdan Elif'te binince yola çıktık. Geçtiğimiz her sokakta ki anılarım aklıma gelince gülümsedim. Burası benim ait olduğum yerdi. Her ne kadar kısa süre sonra ayrılacak olsamda hep bir yanım burada kalacak. Acaba annemin ailesine ne olmuştu. Bunu hiç düşünmedim. Tüm sorularımın cevabı bir kişide ve ben ondan köşe bucak kaçıyorum. Yanlış birsey yapmaktan korkuyorum. En çokta haksız yere onu suçlamaktan...


Evet arkadaşlar bu bölüm Ezra'nın içindeki çocuğu çıkarmaya karar verdim. Uzun zamandır depresif olan kızımız nihayet bu durumdan kurtuluyor. Evlenmek üzere olan bir kadın değilde sokakta top oynayan bir çocuk gibi davranması tamamiyle psikolojik. Yaşadığı şeyler kolay değil.

Beni beklediğiniz için hepinize tek tek teşekkür ediyorum. Yeriniz bende ayrı :))

Yarım Kalmış Hayatlar (Düzenlenecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin