The saxophones
İf you're on the waterYazar'dan
Aldatılmanın acı nektarı; tuzlu gözyaşları bir de yürekteki o acı kıvranıştı. Ne kadar sakin de olsa lise zamanlarını deli dolu geçmesine sebep olan erkek arkadaşı Andre şimdi gözünde değeri olmayan bir pislikti! Hala canı yanıyordu bir ay geçmesine karşın, derdi aşk sevgi değildi elbet. İhanetin ebelendiği bir ömürde aşk ve sevgi aynı kişiye hissedilmezdi aksi en komik durum olan kendini kandırmak olurdu. Kiberas'ın derdi ise Andre'nin kendisine bir ruh bir birey olarak bir kadın olarak değer vermemesi idi. Neydi açıklaması yoktu işte Andre'nin de dili tutulmuş boş gözlerle bakmıştı ona o gün sahi gözlerde sönmüş bir ışığın, kendine hayrı olmayan nefes alışların en büyük anlamsızlığı hala yalan'a tutunabilmekti.
'Düşündüğün gibi değil sevgilim, kiberas bekle!'
'O o bana teşebbüste bulundu b-benim seni aldatıcağımı düşünmezsin herhalde?'
'Gitme bak lütfen sadece sadece -'
İşte o andan geriye Andre'nin bu saçmalamaları kalmıştı.
Kiberas artık yorulmuştu bu küçük taşrada hergün aynı solgun yüzleri görmekten, Andre'yi görmekten...
Canının yanmasında bir etken daha arkadaşları zannettiği arkadaşlarının onu iğneleyerek konuşmaları idi.
'Gerçekten çok üzüldüm bunu hak etmiş olamazsın.'
'Zavallı kız tanrıçaların zerafetine ve hamuruna sahip ama elinden birşey gelmedi.'
'Ben Andre ile birlikte hala ne kadar güzel göründüğünüzü düşünüyorum lütfen affet.'
'Ne aşktı ama!'
İşte bu sözler bardağı taşıran son cümle olmuştu, ve silestra cafe'den ayrılmıştı yaklaşık sekiz dakika önce. Ciğerlerine yer eden temiz hava ile kendisine geldi ve iki gün sonra üniversitenin ilk günü olacağını düşündü hemşirelik eğitimi alacaktı bu gece buradaki son gecesiydi. Bütün üzüntüsünü gözyaşını bu sisler altında kalmış kasvetli taşrada bırakıyordu.
'Sevin' diye kendine moral vermekte buldu çareyi
'Sevin ve insanlara yardım için tutkunu ortaya çıkar; eğitimine en güzel şekilde başla ve tanrının naçizane aracısı ol. Çok isteme az'a da itimat etme dengede kal ve hayata tutun bunlar ilkelerin olmalı.'Annesi yoktu. Babası yoktu.
Arkadaşları yoktu genelde yalnız olurdu sadece Andre yalnızlığına bir nebze fayda sağlıyordu. 'Pislik' demeden duramadı.Ona bu dünyada sadece büyük teyzesi Abbey'den kalma küçük bir miras vardı. Annesi ve babası öldüğünde kendisine o bakmış ve zaten hasta hali ile son dileği olan birikimim dediği mirasını biricik yeğeni kızı yerine koyduğu kiberas'a bırakmıştı.
Fakat oldukça grurlu olduğundan paranın tek kuruşuna dokunmayıp çeşitli işlerde çalışmış zaten ölen teyzesinin üstüne Andre'nin ihaneti yemeğin tuzu biberi olmuştu adeta.
Kendisine yetecek kadar kazansa da şimdi ihtiyaçları bir ergen'in değil bir yetişkininkine göre idi.
İngiltere Londra'ya gitme vaktiydi sabah erkenden için bilet almış internetten emlakçı ile işleri iki hafta önce halletmişti.
Londra'da bir de çocukluk arkadaşı leatrice vardı onunla aynı sokakta kalacaktı çok ilginç bir tesadüftü. Ne kadar leatrice ile aralarında su sızmasa da aradan yıllar geçmişti o nedenle kendisine yapılan 'birlikte kalabiliriz bende hukuk fakültesi üçüncü sınıfım' dese de kabul edememişti, teyzesinin kendisi için bıraktığı mebla kendisi için epey fazlaydı ve evi bu para ile tutmuştu eşyaları içinde ferah bir yerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ektasyan Geçidi
FantasiaKiberas Adams herkesin gıpta ile baktığı taşradan dönemin popüler ingilteresine gelen tatlı bir hanımefendi. Herkesin bir hikayesi vardı kiberas'ın ise anlatacak birden fazla hikayesi oluşacaktı. Tanrının kutsal evrenini görecek ve bir daha asla ay...