Chrissy'nin konuşmasıyla, uyuklamakta olan üçlü uyanmıştı.
Arkasından Steve'in geldiğini görüp gözlerimin büyümesine engel olamadım.
Onları bu saatte, burada ve birlikte görmek beni şoka uğratmıştı. Diğerlerinin de benden bir farkı yok gibi görünüyordu. Hepsi benim gibi şaşkındı, ne olduğunu anlamaya çalışıyorduk.Steve bıyık altından gülümseyerek duvara yaslandı. Kollarını birleştirmiş, bakışlarını benden ayırmıyordu. Rahatsız olduğumu belli etmek istermişcesine Chrissy'e döndüm ve ayağa kalktım.
"Burada ne işiniz var?" diye sordum. Steve'in aksine Chrissy, üzgün görünüyordu.
Mahçup bir hâlde gözlerini arkama dikti. Eddie'ye bakıyordu.
"Olanları duyduk. Bütün kasaba sizi konuşuyor... Eddie yaralanmış ama... iyi değil mi?"Gözlerimi devirip bir iç çektim. Şu an ona yumruk atmamak için kendimi zor tutuyordum.
"Erkek arkadaşının yanında olman gerekirken neden buradasın! Çok merak ediyorsan git ve Eddie'nin iyi olup olmadığını bence ona sor!" dedim sinirle.
Çocuklar ayaklanıp yanıma gelmişlerdi. Jonathan onlara sinirli bir bakış atarken Robin öne çıktı."Burada olmanız şu an için iyi görünmüyor, geldiğiniz yere geri dönün." dedi. Steve yaslandığı yerden kalktı ve önüme doğru adımlayarak konuştu.
"Sadece... her gece olduğu gibi, birlikte olalım istedim. Büyütmeye gerek yok.""Ne diyorsun sen be?!" Üstüne atlayacağım sıra beni tutup buna engel olmuşlardı. Amacı neydi bilmiyordum ama bildiğim bir şey varsa eğer, o da karşımdaki kişinin tanıdığım Steve olmamasıydı. O asla böyle yapmazdı.
Steve ellerini kaldırıp gülerek geri adımladı."Wow. Sakin ol, Les!"
"Çeneni kapat ve buradan git. Yoksa güvenliği çağıracağım!" Nefes almakta güçlük çekiyordum. Jonathan sanki bu anı bekliyormuş gibi Steve'i yakasından tutup yere düşürdü. Bunu yapmasını beklemediğimden dudaklarım şaşkınlıkla aralanmıştı.
Nancy durmaları için bağırıyordu.
Steve ise karşılık vermeye çalışıyordu ama başarılı olduğu söylenemezdi. Robin koşarak güvenliği çağırmaya gitti. Birbirlerine durmaksızın yumruk savuruyorlardı.
Yutkunup önümde olanları izliyordum. Kafayı sıyırmışlardı.
Tüm bunlar olurken Chrissy'nin nerede olduğuna bakmak için başımı çevirdim, içeriye girmişti.
Eddie'nin yanına oturmuş elini tutuyordu. Bize bakmıyorlardı bile, konuşuyor gibilerdi ve Chrissy başını ona doğru eğdi.
Ne olduğunu tam görememiş olsamda, öpüşmemiş olmalarını diledim..."Jonathan!"
Nancy'nin bağırışları kulaklarımda yankılanıyordu ve gözlerim kararıyordu. Tüm bu olanları kaldıramıyordum. Düşmemek için tutanacağım bir şeyler arıyordum ama çok geçti. Çoktan kendimi kaybetmiştim ve yere yığılmıştım.-----------------------------------
"Sence onu tutabilir miyim?"
"Bana sorarsan onu uyandıralım. Yeni iyileşiyorsun Eddie, deneme bile."
Eddie ve Robin konuşurken bacaklarımı uzatıp esnedim. Daha sonra bacağımla duvara tekme atmış gibi hissettiğimde panikle gözlerimi açtım.
"Ah! Ölüyorum!"
Karşımdaki açık kapıdan Robin'i görüyordum. Karnını tutup eğilmişti, sanırım... tekmelediğim şey duvar değildi.
"Tanrım, Leslie! Zaten birimiz yaraladıydı. Artık iki kişiye çıktı!"
Yüzünü buruşturup iç çekti ve arkasını döndü."Özür dilerim... Farkında bile değildim!"
Üzüldüğümü belli eder bir biçimde konuştum. Robin hâlâ karnını tutuyordu ve benimle konuşmamıştı. Cidden canını acıtmış olmalıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
86's Baby. • Eddie Munson •
Fanfiction"...Seni tüm bu karmaşaya ben bulaştırdım. Üzgünüm." dedi, dudaklarım aralanmıştı, konuşmaya devam etti. "Annenin yanında olsaydın her şey daha iyi olurdu... Hayatını mahvettim, bu bir gerçek. Seni uγuştuɾucu, seks ve metɑlin içine soktum. Seni in...