☾︎4☽︎

148 15 25
                                    


_______________________________

"Hey!" Akaza yavaş adımlarla geldiği odanın sürgülü kapısını araladı ve içeriye girdi. Pembe saçları dışarıdaki yağmurdan dolayı ıslanmışlardı. Elinin tersiyle yüzündeki su damlalarını silmeye çalıştı. Yağmurlu havalardan gerçekten nefret ediyordu.

"Amanın~ Akaza, benim yanıma uğrayacağını kırk yıl düşünsem aklıma getirmezdim." dedi Douma elindeki altın sarısı, üzerinde çiçek motifleri olan yelpazesini sallarken. Yüzündeki sırıtış, her zamanki gibi Akaza'nın sinirlerini bozacak türdendi. Douma'nın önünde duran parçalanmış kadın bedeninden akan kan, Akaza'nın çıplak ayaklarına kadar ulaşmıştı.

Üst Ay Üç, göz devirdi ve belindeki ipe sıkıştırdığı parşömeni çıkarıp Üst Ay İki'ye fırlattı.

"Efendi Muzan, bana, sana ve Kokoshibo'ya önemli bir görev verdi."

Douma merakla elindeki parşömeni açtı ve içini okumaya başladı. Keskin yüz hatları gerilmiş, rengarenk gözleri birden aydınlanmıştı.

"Ay Tanrıçası'nı yakalayıp Sonsuzluk Kalesi'ne mi getireceğiz?" diyen Douma'ya karşılık, Akaza odadan çıkmadan önce iğrentiyle arkasından seslenen adama cevap verdi.

"Bu görevi yapabilmek için sadece bir hafta süremiz var. Bir hafta içinde Ay Tanrıçası'nı bulup buraya getirmemiz gerekiyor. Alt Ay Bir de bize eşlik edecek, onun gücüne ihtiyacımız olabilir."

Akaza odadan çıktıktan sonra Douma düşünceli bir şekilde yumruk yaptığı elini çenesine koydu. Muzan'ın hamlesini az çok tahmin edebiliyordu. Ancak hazırladığı bu planın sonuçları ağır olacaktı.

Güneş Tanrıçası'nın kız kardeşini rehin almanın bedelini çok ağır ödeyeceklerdi. Muzan bu riski göze alıyordu. Savaş çıksa bile planından vaz geçmeyecekti.

Douma derin bir nefes verdi, önündeki kadının parçalanmış kollarından birini eline aldı ve yemeğine kaldığı yerden devam etti.

_______________________________

"Afedersiniz, anlayamadım. Nereye gideceğiz?"

Yuki, yavaş adımlarla Kyojuro'nun yanına yaklaştı. Alev Hashira'sı, Yuki'nin gözlerine bakmamak için çok büyük bir çaba sarf ediyordu. İnkar edemezdi, o gerçekten büyüleyici bir güzelliğe sahipti. Gözlerine bakarsa âşık olacağından korkuyordu. Bu yüzden yüzünü başka bir yöne çevirip duruyordu.

"Mugen Treni'ne gideceğiz yüce tanrıçam. Bendeniz son hazırlıkları kontrol etmek için önden gideceğim!"

Heyecanlı olduğu sesinin tonundan bile belli olan Kyojuro, gülümseyerek ayağa kalktı ve Yuki ile göz göze gelmemeye özen göstererek odadan çıktı.

Şu an odada Giyu ile yalnız kalmışlardı. Su Hashirası, Kyojuro'nun aksine Yuki'nin mavi gözlerine o kadar sert bakıyordu ki Yuki rahatsız olmaya başlamıştı.

"Sayın Su Hashirası Tomioka, lütfen bakışlarınızı düzeltin. Dik dik bakılmasından rahatsız oluyorum."

𝐒𝐀𝐔𝐃𝐀𝐃𝐄  [𝐾𝑖𝑏𝑢𝑡𝑠𝑢𝑗𝑖 𝑀𝑢𝑧𝑎𝑛]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin