14. SAKLILAR

2.2K 101 7
                                    













"Tamam, Mawa. Mallar zaten güvenli şekilde ulaşmadı ?"
"Evet, ama diğer mallar İsrail'e gidecek. Hem de bunlar silah! Anlatabiliyor muyum? İsrail!"
"Ben bir şey bulacağım. Ama benim bulmam umuduyla sakın kendini rahatlatma. Bir şeyler düşün."
"Peki."
"Mallar ne zaman gönderilecek?"
"1 ay hazırlanma süresi, 2 haftaya da ulaşma süresi verdiler."
"Harika. Malları hazırlasınlar. Tek bir pürüz dâhi çıkmaması için Alessio'nu dik başlarına." Bu dediğime kahkaha atarak:
"Peki, peki. Kapatıyorum o zaman ben telefonu minik."
"Niye bana lakap takma peşinde ki herkes? İsmim var benim, ismim!"
"Hı hı ondan. Bye bye."
"İyi geceler." Diyip telefonu kapattım.
Babamın takımıyla Alessio dışında iyi anlaşmıştık. Bana patronları değil de, sadece işlerine yardımcı olacak biri gibi yaklaşacakları kıvama getirmiştim ilişkiyi.
Fakat, Alessio bozuntusu sorun çıkarmakta ısrarcıydı. Ve bu artık sinirlerimi bozmaya başlamıştı bile.
 

Babamın sağlığıyla sıkça ilgileniyordum. Bir şey olma ihtimaline karşı babamın odasının etrafına her iki buçuk metreden bir sivil koruma koydurmuştum. O bir mafya babasıydı ve başına her an her iş gelebilirdi! Ve ya ben kuruyordum.

Arseny'nin rahatsızlığı o kadar ileri seviyeli problem değilmiş. Hatta, en düşük ihtimal 53% vermişse, kontrolden sonra 84% kurtulma şansı vermişti. Benim babam ise güçlüydü. O ameliyattan sağ çıkacaktı ve tekrar kontrolü eline alacaktı. Zaten ellerindeydi her şey. Hastanedeyken bile neler yaptığımla ilgileniyor, yanlış hamle yapma ihtimalimi gördüğünde arayarak uyarıyordu. 
 

Başımı tabletten kaldırıp odanın kenarındaki büyük boy valize gözlerim takıldığında yüzüm istemsizce hafiften buruştu. İşlerin yoğun vaktinde buradan ayrılmak istemiyordum. Alışmıştım bu tempoya. Tabii oradayken yapılacak olan ve şimdiden sekreterlerin patronlarının planında kaydettiği online görüşmelerle buradaki tempodan ne kadar uzak olacağım meçhuldü. Rahatsız olduğum da söylenemezdi. Boş durunca beynim saçma sapan şeyler düşünerek sinirlerimi zıplatıyordu.

Ve Kaan bey ile ailesi...Büyük ihtimalle merak edilen konulardan biriydi. Onlar ise 1 hafta önce dönmüşlerdi. Ara sıra buluşup konuşmak istemişlerdi. Ben de işlerim olduğunu, bazen toplantıda olduğumu ve ya olacağımı söylüyordum. Yalan değildi. Yoğunluğumu en iyi şekilde gören kişiler arasına Poyraz dahildi. Onunla da zaten sadece sözleşmenin kuralları için 2 kere görüşmüştük. Biz kendi kurallarımızın olduğu sözleşmeyi gönderdiğimizde hiddetle başka sorumlu birinin olduğunu düşünerek kapıma dayanmış, beni gördüğünde hafif bir afallama yaşamasının ardından oturarak kuralları tekrardan konuşmuştuk. Adil bir sözleşme yaptığımızda ise imzalamak için ikinci kez görüşmüş, zaten görüşmeden sonra da ben hızlıca mekanların planlarının konuşulacağı toplantıya giriş yapmıştım.

Saat 04:00 oluyordu neredeyse. Zaten 1-2 saatlik anca uyurdum. Gözlerim resmen kapanmak için savaş verirken onlara karşı çıkmak için çaba sarfetmedim. Tableti kapatıp yatağın diğer ucuna fırlatarak, yorganı üzerimden atıp rahatlıkla harelerimin görüntüsünün  kararmasına izin verdim.






Belgeleri tutan elim artık bir sinir patlamasının habercisi olduğunu haykırırcasına titriyordu.

Nasıl böyle bir sorumsuzluk yaparlardı aklım almıyor.
"Lan hala anlamıyorum! Ben sizi o kapıya ne diye aldım lan, ne diye?! Mekandaki adamdan nasıl uyuşturucu çıkar?!" Dedim sinirle soluyup,polis evrağını sertçe yere fırlatarak.
  "Ulan bu zıkkımları kullanan barlar bile baskına uğramazken nasıl böyle elit bir mekanı basarlar?!" Dedim elimi sinirden masaya vurarak. Bu yaptığımla irkildiklerinde daha da sinirlenmiştim.
"Siz kendinizden, çalıştığınız yerden fazla mı eminsiniz, salak herifler! Zaten burası fazla göze batan mekan iken nasıl böyle sorumsuzluk yaparsınız?! Dua edin lan, dua edin medyaya sızmadı bu olay. Yoksa ben sizi ananızla avradınızla 7 ceddinizi bir araya toplayıp akvaryumumdaki  piranaların önüne atmaz mıydım..." Dediğimde sertçe yutkundular. Yapardım. Biliyorlardı.
"Sizi kovmayacağım. Ama, diken üstünde yaşayın. Tek bir hatanızda dediğimi yaparım, gram acımam. Hatta, zevk alırım. Şimdi defolun!" Dedim sonda bağırarak. Hızla odamdan çıkan korumalarla kendimi yorgunca koltuğa attım.
 

BELKİ DEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin