Medya: Eray
***
Kollarımı yatakta iki yana açıp yüzümü buruşturdum. Yaram olduğunu unutup böyle bir hareket yaptığım için kendime küfür ederken yataktan doğruldum.
Serkan abi o gün ağzına geleni saymış, ağzıma sıçmıştı. Aradan iki gün geçmesine rağmen evden çıkmamıştım. Mert abi ortalarda görünürsem sıkıntı olabileceğini söylemişti. Haklıydı. Mahallede iki gündür turlayan yabancı plakalı arabalardan peşime düştükleri anlamıştım. Anlaşılan Taner piçi kendinden yaşça küçük biri tarafından yaralanmayı gururuna yedirememişti.
Güneş batalı saatler olmasına rağmen ben sanki güne yeni başlamış gibi yataktan kalkıp duşa girmiştim. Yaramı ıslatmamaya dikkat ederek duş aldıktan sonra banyodan çıktım.
Israrla çalmakta olan kapı ziline gözlerimi devirip bornoza sarılıp kapıyı açtım. Selim ve Cenk sırıtarak ellerindeki poşetleri havaya kaldırdılar. Gözlerimi devirip içeri geçmeleri için boşluk açtım.
"Lan sen dışarı çıkamam deyince biz de ayağına geldik," dedi Selim gülerek eve girerken. Hafifçe gülümsedim. Salaklardı falan ama seviyordum bu çocukları.
"Ali ve Emre nerede?" dedim. Cenk ceketini askılığa asıp oturma odasına girip koltuğa attı kendini.
"Gelirler birazdan." Selim elindeki poşetleri masaya boşaltırken mutfağa gidip beş bardak alıp içeri girdim. Birkaç bira ve rakı almışlardı.
Cenk mezelerin ambalajını açarken Selim biralardan birini bana uzattı. "Geçen ki olay ne oldu, gelemedim kusura bakmamıştır umarım Emre."
Tefecilerle ilgili olan olaya yaralandığım için gidememiştim. "Hallettik, Can abi sağ olsun koşup geldi yardımımıza."
"Harbiden lan, kolun nasıl oldu?" dedi Cenk.
"İyiyim. Orospu çocuğu Mehmet, çocuğu sahipsiz sandı tabii," dedim sinirle. Selim omuz silkeledi. "Uzun süre yaklaşamazlar, Can abi sikti belalarını." başımı salladım. Can abi abimin arkadaşlarından biriydi. Bizim çocukları da çok severdi. Ricamı kırmayıp yardım ettiği için teşekkür etmem gerektiğini kafamın bir yerine not ederken kapı çaldı. "Emrelerdir," dedi Cenk.
Ayağa kalkıp kapıyı açmak için odadan çıktı. Elimdeki biradan bir yudum alıp masaya koydum. Birkaç saniye sonra içeri Emre, Ali ve Cenk girdi. "Ooo Eray bey yüzünü gören cennetlik," dedi Ali saçlarımı karıştırmak için uzandığında. "Olum git üstüne bir şey giy lan," dedi Emre. Geri çekilip Ali'nin elinden kurtuldum.
O söyleyene kadar hala bornozla oturduğumu fark etmemiştim. Ayağa kalkıp odama gittim. Dolaptan kıyafetlerimi çıkartıp hızlıca üstümü değiştirdim ve tekrar yanlarına döndüm. Ali biralardan birini hızlıca kafasına dikerken gülümsedim. "Yavaş lan boğulacaksın," söylediğime gülümserken içmeye devam etti. Eski yerime oturup bıraktığım birayı alıp ağzıma götürdüm. "Selin mesaj atmış," Emre elindeki telefonun ekranına kaşlarını çatmış bakıyordu.
"Ne diyormuş yenge hanım?" Cenk sırıtarak kafasını Emre'nin telefonuna doğru uzattığında Emre gözlerini devirip Cenk'in kafasını itti. "Ayrılmak istiyormuş," dedi şaşkınca. Kaşlarımı kaldırdım. "Neden?"
"İlgilenmiyormuşum, ulan ebemi siktiler iki gün önce. Yataktan kalkamadım ağrıdan. Ne ilgisi lan?!" sitemli çıkan sesine Cenk ve Selim gülerken Ali sessizce Emre'yi izlemekle yetindi.
"Gülmeyin lan," Emre Selim'in kafasına hafifçe vururken Cenk Emre'nin elinden kaçıp geriye yaslandı. "Haberi yok mu olanlardan?"
"Var, olmaz mı kanka tabii ki var," bakışlarını yüzüme dikti, "Zaten son zamanlarda aramız iyi değildi üstüne bu olayda olunca kopukluk oldu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşman // BXB
Romance"Düşmanımın düşmanı dostumdur," "Düşmanımın düşmanı hiçbir şeyim değildir."