George, Dream'in konuşmasıyla kalbinin teklediğini hissetti. O burada yoktu. Onu kurtaramamışlardı. Yaptıkları onca şey boşa gitmişti. Artık yapabilecekleri bir şey kalmamıştı. Sapnap'i bir daha göremeyeceklerdi.
_____
''Tıbbi yardıma ihtiyacı olanlar sola.''
Vagondaki rehineler çıkarılmış, yemekleri verilmişti. Yaralı olanlar sol taraftaki revir çadırına doğru ilerliyorlardı.
''Gelin çocuklar!''
Bad çocukların dikkatini çekebilmek için bağırdı.
Dream yüzünden anlaşılan bir hüzünle yanındaki duvara yaslanıp etrafına baktı. Üzerinde yeşil, kısa kollu dar bir tişört vardı. Tişörtün üzerine Labirent'te koşucu olduğu zaman giydiği kemeri takmıştı. Sarı saçları rüzgarda dalgalanıyordu.
''Çok kötü şeyler yaşadınız, biliyorum.''
Dream yaslandığı duvardan Bad'in önüne oturup onu dinleyen çocuklara baktı.
''Keşke tüm dertlerimizin bittiğini söyleyebilsem. Ama henüz sona gelmedik. İSYAN hala ayakta. Vazgeçmiyorlar. Çünkü istedikleri bir şey var sizde.''
Bad bir lider gibi konuşuyordu. Ki bir bakıma öyleydi de. Buradaki bütün çocuklar Bad'i örnek alıp ona güveniyordu. Bir bakıma babaları gibiydi. Bad bunun farkındaydı. Bu yüzden bu çocukları güvende tutmak için elinden ne geliyorsa yapması gerekiyordu.
''İnsan ırkını yok eden bir hastalığa bağışıklığınız olduğu için seçildiniz. Bir tedavi bulunması umuduyla sizi feda etmeye hazırlar. Ben öyle düşünmüyorum. Bu yüzden iki gün sonra şu paslı küveti...'' Denizin üzerinde duran gemiyi gösterdi. ''...denize açılabilir hale getirdiğimizde buradan gideceğiz.''
Bad konuşmaya devam ederken Dream gözlerinin dolmasına engel olamadı. Trende onun sesini duymuştu. Ama onu kurtaramamıştı. Kim bilir Sapnap'in üzerinde ne gibi deneyler yapıyorlardır diye düşünmeden edemedi. Sapnap'in bundan sonra çekeceği acılar onun suçuydu. Eğer çatışmada onları kurtarmak için arkada kalmasaydı şu anda yanlarında olurdu. Bu onun suçuydu. Suçunu telafi etmek için denemeye devam edecekti. Sapnap olmadan buradan gitmeyeceğine yemin etti.
İçine derin bir nefes çekip yaslandığı duvardan çekildi ve kaldığı çadıra doğru ilerledi.
''İSYAN'ın sizi asla bulamayacağı bir yere gideceğiz. Her şeye yeniden başlayabileceğimiz, yuvam diyebileceğiniz yere.''
Dream üzerindeki kemeri çıkarıp ilerlemeye devam ederken yan tarafında sandalyede oturarak ona bakan kıza baktı ve burukça gülümseyerek ilerlemeye devam etti.
Corpse kızın baktığı tarafa bakıp tekrar kıza baktı ve uğraştığı işi bırakıp kızın yanına gitti. Kızın pantolonunu ayak bileği görünecek şekilde sıvayıp ısırığa baktı. İz pembeleşmişti. İyileşiyor gibi gözüküyordu.
Emma kaşlarını havaya kaldırıp ''Yardımcı olabilir miyim?'' diye dalga geçer gibi sordu.
''İyi görünüyor.'' Corpse izi gösterdi. ''Nasıl hissediyorsun?''
Emma ''Harika.'' diyerek alaycı bir şekilde cevap verdi.
''Sadece sordum.''
''Biliyorum, sadece sordun. Herkes soruyor zaten.'' Emma bıkkın bir şekilde konuştu. Artık bu sorudan bıkmıştı. Neredeyse etrafındaki herkes sanki ona her an kırılabilecek bir porselen eşya gibi davranıyorlardı.
''Merak etme. Delirince ilk sana söylerim, oldu mu?''
_____
Aimsey elindeki ıslak bezi Ranboo'nun patlayan dudağına sürerek temizlemeye çalışıyordu. Ranboo acıyla tıslayınca geriye çekildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Don't Leave Me {dnf} -Düzenleniyor-
FanficAnd I see forever in your eyes I feel okay when I see you smile The Maze Runner dnf au #1 Philza 14.02.22 #1 dnf 01.03.22 Kitap; Wilbur, George ve Punz'ın ortaya çıkan çirkin olaylarından önce yazılmış ve yayınlanmıştır. Bu kişileri asla desteklemi...