"Şükriye abla ne yapıyorsun?"
"Sesini kesip bana cevap ver Safir!"
"Ama ne sorduğunu anlayamadım?"
"Çok açık bir şekilde sordum halbuki. Sana dedim ki Çelik Yeleğini giydinmi!"Çelik yelek? Açıkçası hiç gerek duymuyordum. sadece etrafa bakınmaya gidiyorduk.
"Gerek olduğunu düşünmüyorum. Zaten sadece bakmaya gidiyoruz..."
Şükriye hanım Homurdanarak çıkmıştı odadan. Bir an başımı aşağı indirip saçlarımı karıştırmaya başlamıştım sonra açılan kapıyla kafamı tekrar kaldırmak zorunda kaldım. Gelen kişi Merih'ti
"Gelmiyormusun? Seni bekliyoruz"
Omuz silkip ayağa kalktım ve yürümeye başlayan Merih'in peşinden ilerledim.
Ön bahçeye gideceğimizi sanıyordum ama yanılmışım galiba çünkü Merih arka bahçeye çıkmıştı.
Arka bahçede siyah bir araba duruyordu. Prens arabanın içinde en kenara geçmiş başını da cama yaslayarak uyumuştu. Komutan da ordaydı arabaya yaslanmış elindeki telefonla ilgileniyordu.
Geldiğimizi hissettiki başını kaldırıp bize baktı. Yadaaa Merih'in basıp kırdığı dalın sesini de duymuş olabilir.
Çok birşey söylemedi. Gözlerini ikimizin üstünde gezdirip,"Merih sen öne geç, Safir sende bin artık gidelim."
Dedi sürücü koltuğuna geçerken. Dediğini yapıp arka koltuğa Prens'in yanına yerleştim.
Merih'te binince araba hareket etmeye başlamıştı artık.
Komutan konuşmaya başladı."Çok kalmayacaksınız. Mesainiz saat 8:45 te bitiyor."
"Şimdi saat kaç peki?"Diye sordu Merih.
"6:50"
Hangi restoranttı acaba? Ve neden şimdiye kadar hiç sormamıştık bu soruyu? Tamaamm lafı fazla dolandırmadan soruyorum...
"Peki hangi Restorant?"
Dikiz aynasından bana baktı
"Prestige."
Neden bu kadar soğudu burası birden? Neden bu kadar soğuk?
Neden bu kadar üşüyorum?
Titriyormuyum ben?
NEDEN BİRDEN DONDUM?!
Gözlerini çoktan yola doğru çevirmişti. Bense gözlerim irice açılmış, göz bebeklerim küçülmüş bir halde dona kalmıştım.
Çünkü Restorantına kadar AYNI ydı bu plan.
Yutkundum ama boğazımdaki yumru gitmedi.*
Çok sürmeden araba genelde açık mavi yada altın sarısı, beyaz renklerinde döşenmiş restoranttın önünde durmuştu.
İşte şimdi iyi bok yemiştik.___________
Yazdığım en kısa bölümdü bu. Ama bir sonraki bölüm daha güzel şeyler olacak.
Çok 'güzel' şeyler .)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İkinci Yılın Görevi(bxb)
ActionYeşil gözlü adam köpeğin beyaz tüylerini bir defa daha okşayıp arabaya dönmüştü.. Yukarıda neler yaşadığını belli etmemeye çalışyordu. Ama birazdan patlayacak olan gözyaşı kanallarıyla bu imkansızdı nerdeyse..