Çığlık

121 4 0
                                    

Kendimle savaş vermek başkasıyla savaş vermekten daha beterdi. Başkasıyla savaş verdiğin zaman kazanma olasılığın oluyor fakat kendinle savaş verdiğin zaman kazansanda kaybediyorsun. Belki de artık kendime beyaz bayrakları çekmeliydim. 21 yaşında olmama rağmen sanki 70 yaşında ölmeyi bekleyenlerden farkım yoktu. Bunları düşünüp yürürken arkamda motorsikletin çıkardığı o sesi duymamla irkilmem bir oldu. Arkamı döndüğümde Ateşi gördüm. Nereden bulmuştu bu adam beni ne dicektim şimdi ben? Pardon eski sevdiğim adam en son çok güzelsin demişti o yüzden sana tokat attım mı dicektim? Of bazen kendimi kaybetmek bana daha sonradan pişmanlık getiriyordu. Ateş bana bakarak " Gelicek misin yoksa ben mi getireyim buraya!" Diye bağırınca ona doğru yürümeye başladım. " Evet küçük şeytan bana tokatının sebebi neydi?" bende bana şeytan demesinin kızgınlığıyla "sanane!" dedim. Ve beni zorlana çekiştirmeye başladı. "Geçmişte yaptığın hataları başkalarına ödetme amacındaki salaklığı sana kendim mi göstermem lazım yoksa sen kendin yaşayarak öğrenmedin mi!!" Kekeleyerek " s-sen kimsin?" bağırarak "ecelin!" Dedikten sonra gözlerim karanlığı bulmuştu. Gözlerimi açtığımda nerede olduğuma baktım. Her yer kırmızının tonlarına boyanmıştı odanın her kısmı. Sanki cehennemde yanıyormuşum hissi veriyordu. Yatak yumuşacıktı üstümdekilerle duruyordum ve çok acıkmıştım acaba saat kaçtı.. Bunları düşünürken hizmetçi bir kadın kahvaltı tepsisiyle yanıma koymuştu. Kadına "Ben nerdeyim?" "Ateş Kılıç'ın evinde, birazdan yanınıza gelicek efendim." Derdemez kapıdan hemen çıktı. Ne tuhaf bir kadındı diye düşünürken kapı tekrardan açıldı. Ateşi görmemle bir korku saldı içimi. "Neden getirdin buraya beni gerizekalı herif!" Şeytansı gülüşünü gerçekleştirip "şiiistt seni yemicem sakin ol, sadece biraz oyun oynayalım istedim." Yüzünü incelerken birden kalbim yine hızlı atmaya başlamıştı çünkü onunla güldüğüm zamanki bakışını sergiliyordu karşımda. "Ne oyunu?" Dedim sakince. O bu sakinliğimi fark edip biraz şaşırsada eski haline geri döndü. "Eskisinden daha bir hayatın olmasını istiyor musun?" "Eski hayatımı nerden biliyorsun?" Diye bağırınca "Gerçekten bilmek istemezsin!" Bu adam kimdi bilmiyordum, içimden bir ses o cafede sadece onun olmasının benimle ilgili bir sebep olduğunu düşündürmeye başlamıştı. Gerçekten korkuyordum ve sonunda "Bana ne yapıcaksın?" Dedim. O da sinsice gülüp "görüceksin küçük şeytanım" deyip gitti. Kapıyı öyle bir çarpmıştı ki kalbim çıkıcak gibi hissetmiştim. Kahvaltı tepsisini yanıma alıp dün sabahtan beri yemek yemediğim aklıma gelip hemen yemeye başladım. Yaptıklarımın bedelini kendimle ödüyeceksem buna hazırdım. İlk olarak bedelleri ödemekle başlayacaktım yeni hayatıma bu adam sayesinde. Bu adam kimdi bilmiyordum ama karanlığının ardında bir saflık bir temizlik vardı bunu hissediyordum fakat bende saflığın bir gramı yoktu. Hikayelerdeki o kötü çocugun istemediği kızlardaki kadar içimde kötülük barındırıyordum. Saflık benim ulaşamayacağım kadar uzaktaydı. Bedeller ise yakınımda gerçekleşecek ödüllerdi. Bu bedelleri ödersem belki eski çocukluk zamanımda ki gibi bir mutluluğa kavuşurdum. Umudum vardı, umut olmasaydı yaşamanın anlamı ne olurdu? Yaşamak neydi? Bence yaşamak bir amaç doğrultusunda ilerlemekti. Benim amacım ise beni aldatmasından dolayı o çocuğa elimden gelen tüm kötülüğü yapmaktı. Pişman mıyım? Tabiikide hayır! Şimdi yapacağım iş şu Ateş denen gerzek herifle iyi geçinmek. Bakalım hatalarımın bedelini bana nasıl ödeticek. Şuan ona karşı o kadar gülesim geliyor ki beni düzgün tanımaması, yapacağım oyunlarla onu deli edicem. Kötü ne demek benle bir bir yaşıyacak. Suçu ne mi? Meleğin bu sorusu biraz da olsa vicdanımı yerine getirirken bir anda gülmeme tekrardan sebep olmuştu. Kötüler bu dünya da en sevilendir, iyiler ise unutulmaya mahkum olanlar. Bu yüzden kötü olmayı seçmiştim ben, bencil olmayı, gerekirse sevilmemeyi bile tercih etmiştim. Neden mi? Yaşadıklarım yüzünden. Güçsüzlüğüm beni iyi yaparken güçlülüğüm beni kötü yaptı. Hayatımda tek bir kişiyi sevdim o ise beni bir kız uğruna bırakıp gitti. Sevmek güçsüzlüktü bunu benden en iyi kişi bilemezdi. Bu yüzdendi insanlara olan öfkem, bu yüzdendi insanlara karşı nefretim ve bu yüzdendi kötü olma amacım. Şimdi ise son duyguma kadar intikam hırsıyla dolan bu yüreğim, geçmişte yaptığım hatalara sadece gülüyordu. Hatalar insanı güçlüleştirirmiş derdi atalarımız, doğruymuş. Güçlüyüm, hırslıyım ve kötüyüm. Bu beni yeterince korkusuz yapıyor. Düşüncelerimle uğraşırken kapının açılmasıyla Ateş odama tekrardan bir ateş gibi yakıcı gözleriyle girdi. Sinirli bir hali olması benim gülmemi sağlıyordu. Yanıma oturup "Bedellere hazır mısın küçük şeytan?" Dedi. Ben ise "hiç olmadığım kadar." demem onun daha da sinirlenmesine sebep oldu. Kolumdan birden çekmesiyle kendimi yerde bulmam bir ol oldu. "Gerizekalı adam bana iyi davranmazsan o pislik herife yaptıklarımın bin katını sana yaparım!" Bana gülmeye başladı ve "Daha yürüyemeyip düşen bir kıza göre iyi iddialısın. Görücez bakalım bu iddiaların ne kadar sürecek?" Gözlerim sinirlendiğim zaman kızarırdı ve maalesef şuan da aynısı olmuştu. Ateş kolumdan tutup tekrardan çekiştermeyi başlayınca ona iyi davranıcağım fikri aklıma gelip sakin olmaya çalıştım. "Kolumu bırakırsan daha güzel yürüyebilirim." Dedim en sakin en tatlı halimle. Ateş şaşkınlığını gizleyemeyerek "senin kadar dengesiz bir kız görmedim" dedikten sonra kolumu bıraktı. Evin içinden çıkmıştık sonunda rüzgar çok sert esiyordu ve üstümde sadece ince bir tişörtten başka bişey yoktu. Ateş üstündekini bana verince "titremeni görmek midemi bulandırıyor al şunu" dedi. Ateş'in hırkası çok güzel kokuyordu, hayatımda böyle bir kokuya rastlamamıştım sanki huzura ermiş insanların yaşıcağı tüm duyguları yaşıyormuş gibi hisler geçmişti içimden. Peki neden ya neden benden nefret ediyordu? Neden midesini bulandırıyordum? Bana neden o bedellerimi yaşatacaktı? Nedenler arasında kaybolurken Ateş "bin arabaya!" Diye bağırması beni daha da hırslandırmıştı. "Bana bağırmaya devam edersen bedellerimi tekrardan suç işlemeye teşvik edersin ve bu suç işlemeler senin aleyhine olur!" Ateş daha da sinirlenip "senin bana karşı suç işlemelerin benim daha da güçlenmemi sağlar. Bunu iyi düşün" ve ardından göz kırpmıştı. Gerizekalı salak adam birden "Sen kimsin ve benden ne istiyorsun?!" Diye bağırdım. Ateş ise en sakin haliyle "Göreceksin ama şimdi bilmene gerek yok." Birden aklıma tüm zarar verdiğim insanlar geldi ve düşüncelerime tekrardan daldım. Acaba öldürdüklerimden hangisinin yakınıydı diye düşünürken araba ani bir fren yaptı. Ateş "GELDİK KÜÇÜK ŞEYTAN" etrafıma baktığımda ormandaydık. Korkmamalıydım bu babamdan kalan tek öğüttü. Bir babanın kızına tek verdiği öğüttü KORKMA. Korkmuyorum dedim içimden indiğim an Ateş kolumu tekrardan sürükleyerek götürmeye başladı. Uzun süre yürüdükten sonra çok yorulmuştum. Ateş ise hala enerji dolu gibi gözüküyordu. "Ne yapıcaz burada?" Dedim. O ise "Neden korkmuyorsun?" Ani bir şaşırmama neden oldu. "İnan ki kaybolmaktan, kaçırılmaktan daha beter şeyler yaşadım." Birden kolumu tutup tekrardan yürümeye başladık. Arabaya doğru yürüdüğümüzü görünce ağzım açık kaldı. Birde bana dengesiz diyene bak o kadar geliyoruz ve şimdi geri dönüyor bu kadarmı yani? Arabaya binince büyük bir kahkaha attım. O ise arabanın direksiyonuna vuruyordu. "Yapamam" dedi. "Neyi?" Dedikten sonra düşünmeye başladı ve birden bana bakıp beni öpmeye başladı. Şok olmuştum sanki kımıldayamıyordum. Tanımadığım, bana hatalarımın bedelini ödeteceği yüzünden tehditler söyleyen adam şuan beni öpüyordu. Anlamıyordum neden şuan mutluydum? Ateş ağlamaya başlamıştı ve hızlıca arabayı çalıştırdı. Arkadan bir ateş sesi duyuldu sonra bu ateş sesleri arttı. Ateş ise arabayı deli gibi kullanıyordu. Arkamızdan bir araba geliyordu ve bize doğru ateşler atılmaya başladı. Ormana giriş yapmıştık ve bataklığa doğru gidiyorduk. Ateş bana bağırarak "Atla!" Diye bağırdı onu dinleyip atladığım an kafamı taşa vurmuştum ve Ateş'in "HAYIR!" Diyerek çığlığını duymamla gözlerim karanlığı buldu.

BOŞLUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin