04.04.2022
Bacaklarımda ki gücü kaybettiğimi hissediyorum.
Yatağa kadar yürümek istemiştim ve doktor kılıklı orsb da -bence garip bir şekilde- izin vermişti fakat daha yolun yarısında bacaklarım uyuşmaya başladı.
Acaba iğneyi bu yüzden mi yaptı? Ah, Tanrı aşkına! Zaten boynumdan zincirliyim, üstüne neden bir de bacaklarımı uyuşturuyor? Bu adamın derdi ne!
Kendimi zorlayarak birkaç adım daha attım. Bacaklarımda ki karıncalanma artmaya başladı. Yürümeye devam ederken, kafamı kaldırıp ona baktım. İsmi neydi bunun?
Ric'le başlıyordu galiba ama devamı neydi?
Richest? Hayır bu değildi.
Ricardo? Hayır hayır bu kesinlikle değildi.
Richardson! Tabii ya buydu. Hayır, bekle. Bu soyadıydı, ismi neydi? Kesinlikle hatırlamıyorum.
"Neden önüne bakmak yerine bana bakıyorsun?" Onun sorusunu pas geçerek farklı ve daha önemli bir soru sordum:
"Bacaklarım neden karıncalanıyor?"
"Yaptığım iğne yüzünden."
"Neden yaptın ki!" Belimi daha güçlü kavradı. Az önce de eli belimdeydi ama daha hafifti. Şu an daha güçlü tutuyor. Neyse ki yatağa yaklaştık, sayılır.
"Küfür etmemeni ve bağırmamanı söylemiştim. Kurallara uymamanın bir cezası olmalı, değil mi?" Lan ne alaka! Ne zaman küfür ettim ben? Bağırmadım bile.
Ceza adı altında daha kötü şeyler yapabileceğini fark ettiğim için hiçbir şey söylemedim. Sadece göz devirdim ve adımlarımı hızlandırdım. Kucağında olmak istemiyorum.
Sonunda yatağa ulaştığımızda, hiç beklemeden ve umursamadan kendimi yüzüstü yatağa bıraktım. Yatağın yan tarafından yattığım için belimden aşağısı dışarıda kaldı.
İki ayak bileğimin de tutulduğunu hissettim ve aynı anda yatakta biraz döndüm. Şu an vücudumun tamamı yataktaydı. Kafamı hafif çevirip ne yaptığına baktım.
"Bacaklarımı kullanamadan hiçbir şey yapamayacağımı biliyorsun, neden zincirliyorsun ki?"
"Bu kaçmaman için değil, hiçbir zaman bunu kaçmaman için kullanmadım." Bu ne demek? Ne saçmalıyor yine..
"Ne demek istiyorsun?"
"Anlayamayacak kadar aptalsın, sana bunu anlatmakla uğraşamam." Bana aptal dedi? Bana dedi? Burada olmayacaktık var ya nasıl yolardım o, Nebelung saçlarını!
Aslında bu adam gerçekten de, mavi gözlü bir Nebelung'a benziyor.
Kafamı çevirdim. "Sensin aptal." Benim boğuk çıkan sesime karşı, onun net sesi odayı doldurdu:
"Bir istediğiniz var mı Sayın Einstein?"
"Ben Einstein isem, sen ne oluyorsun?"
"Davis, tabii ki. Ben zaten bir dâhiyim aptal, başkası olmama gerek yok." Tabii ya! İsmi Davis'ti. Bunu unutmamam lazım.
Davis Richardson. Ya da şey mi demeliyim, aptal dahi.
Onun sözlerine karşı hiçbir şey söylemedim. O da bir şey söylemediğimi görünce, kol altımdan beni yukarıya asıldı. Beklemediğim için ağzımdan ufak bir çığlık kaçtı. Galiba bu ani hareketlere alışmam gerekecek. Kafamı yastığa gelecek şekilde, ayarladı ve cebinden iğnesini çıkarttı. Bir şey yapmam lazım!
"Saat."
"Ne?"
"Sordun ya, bir şey ister misin diye. Saat istiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
denek 2
Randomdenek serisi girl~ --- "Yavru, tatlış bir köpek olmaya hazır mısın?" "Değilim!" Ruh hastası! "Çokta umurumda."