AD

76 15 22
                                    

Medya: Eray

***

Sahte bir gülümseme, boş bir bakış, ruhsuz bir beden... Tam olarak altı yıldır böyleydim. En sevdiğim insanın hayatımdan bir daha dönmemek üzere çıkarken benden götürdüğü çok şey vardı. 

Ölü gibi yatağımda yatmış tavanı izlerken gözlerim yaralı bacağıma kaydı.

Akın denen adamın deposunda sakladığım günden bu yana beş gün geçmişti. Söylediğim son kelimelerden sonra ikimizde susmuş, sabah olmasını beklemiştik. Güneş doğmaya yakın bizim çocukları arayıp beni almalarını rica etmiştim. Eve geldikten sonra Serkan abinin sinirli yüzüyle karşılaşmayı beklemediğimi söylesem yalan olur. Bir ton laf saydıktan sonra bacağımı fark etmiş endişeyle kelimelerini yutmuştu. 'Daha sonra konuşacağız' demişti söylemediği hiçbir şey bırakmadığı halde.

Ertesi gün tekrar evime gelip bir sürü nutuk çekmiş, öğüt vermişti ha bir de  bir kaç ceza daha eklenmişti cezalarıma.

22 yaşında adamdım ben bu yaşta ne cezasıda diyemiyordum. On altı yaşımdan beri beni korumuş kollamıştı adam. Saygımı kazanmıştı, ters bir şeyler söyleyip de canını da sıkmak istemiyordum.

Sonuç olarak paşa paşa bana verdiği cezalara uyup evden çıkmamıştım. Bu gün cezanın son günü olmasına rağmen yine de dışarı çıkmak istemiyordum. Hoş, bu bacakla nasıl çıkacaktım ki?

Yatakta oturur pozisyona geçip komodinin üzerinde duran telefonumu elime aldım. Aklıma takılan şeyler vardı. Yaklaşık, evde olduğum beş günün üç günü bir isim üzerine araştırma yapmakla geçmişti. Akın Demir.

Ne iş yaptığını, ailesini, geçmişini vs. uzun uğraşlar sonucu bulabilmiştim. Onun hakkında bilgiler kısıtlıydı. Sanki büyük bir holdingin sahibi değilmiş gibi hakkındaki bilgiler çok azdı.

Akın Demir. 26 yaşındaydı. Abdullah Kaya'nın vefat eden eşinin ikinci oğlu, Taner Kaya'nın üvey kardeşi. Kaya holdingle hiçbir bağlantısı yok. 2014 de açtığı Demir Holding'in sahibi.

Kaya Holding de Neriman Kaya'nın - Taner ve Akın'ın annesi- hisseleri varmış. Bu hisseleri yalnızca Akın Demir'e bırakması büyük olay olmuş. Magazinde yazanlar en azından bu kadardı. Aralarında ne geçtiğini bir türlü öğrenemesemde kardeş bağlarının yalnızca annelerinin ortak olmasından ibaret olduğunu başka herhangi bir bağlarının olmadığını çok net anlamıştım. Magazin haberleri aralarında geçen çatışmalardan, küskünlüklerinden bahsedip duruyordu.

Sıkıntılı bir nefes verip Ali'yi arayıp telefonu kulağıma yasladım. Birkaç çalıştan sonra açıldı.

"Efendim kardeşim?"

"Neredesin?" arkadan gelen televizyon sesi evde olduğunu gösteriyordu.

"Evdeyim, sen?"

"Sence? Bacağım yaralı ya hani," dediğimde önce durdu sonra gülerek "Doğru kardeşim, nasıl oldun?"

"İyiyim de, bana gelsene sıkıldım yat yat otururuz biraz"

"Emre aradı az önce ona söz verdim kardeşim ama ekerim bekle hatta çıkıyorum," dedi. Emre arayıp görüşmek istemişti. Ali kim bilir ne kadar mutlu olmuştu bu mutluluğunu  bozmamalıydım.

"Tamam kardeşim sorun yok buluş sen Emreyle, ben Selim'i ararım." Birkaç dakika ısrar ettikten sonra kararımdan dönmeyeceğimi kabullenip telefonu kapattı.

Telefonu yatağın bir köşesine atıp tekrar uzandım. Deli gibi sıkılmıştım, duvarlar üstüme üstüme geliyordu. Sıkıntılı bir nefes verip bakışlarımı yatağımın hemen dibindeki pencereye çevirdim. Perdenin açık bıraktığı yerden karşı apartmanı görebiliyorum. Sevda Teyze yine çamaşır seriyordu. Kadının çamaşır sermediği tek bir gün yoktu.

Düşman // BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin