ufak bir not: geçen bölüm Johnson'ın kim olduğunu açıklama gereği duymamıştım ama bilmeyenler için eski İngiltere başbakanı. Kurgudan hala görevde olduğunu varsayarak bahsediyorum.
Keyifli okumalar..."Yeni kız IRA'denmiş."
Asahi'ye dönüp telefona bakan yüzünü inceledim. Dikkatle bakıyordu ekrana.
"Kim söyledi?"
"Amir."
Başımı salladım. İçim bu konuda hiç rahat değildi. Rosa'dan sonra ikinci bir facia olursa kafayı yememem için sebep kalmazdı.
"Bakalım bunun numarası ne olacak!"
Kendi kendime söylenerek yerimden kalktığımda Asahi'nin güldüğünü duydum. Ona döndüğümde gözleri hala telefondaydı.
"Rosa gibi değil, emin ol. O bir kere olur."
Kaşlarımı çatıp Asahi'ye baktım. Rosa hakkında benim bildiğim şeyleri o da biliyor olmalıydı. Asahi'nin en sessiz ama en akıllımız olmasından da bu çıkarımı yapabilirdim. Jihoon hakkında bile çoğu şeyin farkında olduğunu belli etmişti o geldiğinde.
"Bilemem. Amir bir kere o kızı aramıza soktu. Bir daha yapmayacağının garantisi yok."
Asahi kafasını iki yana sallarken kabullenmemekte ısrarcı olduğunu anlamıştım. Bu konu hakkında konuşmayı kessem iyi olacaktı, yine canımın sıkılmasın istemiyordum.
"Sadece sabır. Rosa'yla işlerinin bitmesine az kaldı." dediğinde duymamış gibi yapıp telefonumla ilgilenmeye devam ettim.
Rosa'nın hayatımızdan çıkacağını defalarca kez söylemişlerdi ama hala o hayatımızın merkezindeydi. Beni rahatsız ediyordu, sadece nefes alması bile.
Asahi'nin telefon sesiyle ona döndüğümde ayağa kalkıyordu. Telefonu kulağına yaklaştırırken arayanın Amir olup olmadığını anlamak için izledim onu.
Telefonu açıp birkaç saniye sessiz kaldıktan sonra gözleri benimkileri bulmuştu.
"Tamam." deyip kapattığında kafasıyla kapıyı işaret etti. "Hyunsuk çoktan geçmiş yerine, kameralar devre dışı. Çıkabiliriz."
Ayağa kalkıp kapıya yaklaştığımda o deri ceketini giymişti. Çekmeceyi açıp içindeki siyah deri eldiven çiftlerinden birini aldım ve ilk olarak sol elime geçirdim tekini. Diğer eldiveni giyerken o ceketinin yakasını düzeltmekle meşguldü.
Sonunda eldivenleri taktığında kapıyı açıp çıktım. Süslenmesinin uzun sürmesi beni deli etmişti. Johnson'a karşı bir ilgisi olup olmadığı konusunda şüphelerim oluşmaya başlamıştı.
Odadan çıktığımda sol tarafa dönüp koridor boyunca ilerledim. Koridorun sonunda sağa ve sola giden iki ayrı koridor daha vardı. Açık gri, temiz ve ufak desenli duvar kağıtları kafa karıştırıcı görünüyordu.
Sağa döndüğümde koridorun sonundaki odanın önünde Haruto ve Jaehyuk dikiliyordu. Ekip tam olarak bu kadardı: Hyunsuk, Haruto, Asahi, ben ve Jaehyuk.
Johnson'ın odasına yaklaştığımızda Haruto homurdanmaya başlamıştı. "Çok erken geldiniz ya, biraz daha bekleseydiniz keşke."
Omzumu silkip Asahi'yi işaret ettim. "Amir aralıktan sonra uzun bir süre süslendi."
Asahi sesli bir nefes verip bana dönerken gözlerinde sahte bir hayal kırıklığı vardı. "Bir daha bu kızla çalışmam ben. Çok konuşuyor."
Ben omzunu silerken Jaehyuk eğilip avucunda duran onlarca anahtardan 2759 numaralı olanını bulmaya uğraştı. Oda numarası bile çirkindi Johnson'ın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hide and seek ❧ jihoon
Fanfic❧ hide and seek Hayat seni benden kopardığından beri kanatları kesilmiş bir kuş gibiydim. Nereye uçacağımı bırak nasıl uçacağımı bile unutmuştum. ©helenrensa | 2022